Kastamonu’ya dair hiç mi “müjdeli haber” yok, olmaz mı var elbette, konut fiyatlarını baz alan “değer artışı haritası” liginde “en fazla değerlenen 10 şehir” arasına girmeyi başardık misal…
İster satın al, ister kirala, fiyatlar uçtu gitti.
Bu büyük başarımızın faili “Şubat depremleri”…
Depremin ardından ve beklenen İstanbul depremi söylentileri neticesinde, göç edebilmeye imkanı olan varlıklı kesimin gözü depreme dayanıklı illere döndü, “talep” artınca “arz” yerinde durur mu, olan “yerli” vatandaşa oldu.
Mülk sahipleri mutlu haliyle…
Mülksüzler kara kara düşünmekte.
Kantarın topu öyle böyle kaçmış değil…
Ekonomi, vicdanı yaralar hale geldi.
Konumuza dönelim…
81 il içinde ilk 10 içine girmeyi başardık ya, keyfini sürelim, ilan edelim.
İlk 10 il…
“Kırklareli, Edirne, Hatay, Kırıkkale, Malatya, Zonguldak, Karabük, Rize, Kastamonu ve Sinop.”
Görüldüğü üzere…
“Batı Karadeniz Bölgesi” bu kez hak ettiği “değeri” buldu.
“Üretim, sağlık, teknoloji…” derken…
Konut fiyatlarında aldık başımızı gittik.
Cümleten hayırlı olsun memleketimize…
Şampiyonluğu hedefleyelim.
Not: Önceki hafta ilimizin kuzey ilçeleri yoğun yağıştan dolayı büyük sel ve heyelan riski altında inlerken…
Belediye başkanları ortada yoktu malum.
Merak etmiştik…
Sormuştuk “Neredeler cümlesi?” diye.
“Teknik gezi” için Almanya’dalarmış komple…
Hepsi “teknik adam” malum.
Kimi “inşaat mühendisi”, kimi “endüstri mühendisi”, kimi “mimar”…
Alayı “teknik”.
Almanya’da “Entegre katı atık yönetimi” üzerine incelemede bulunmuşlar…
Üç günlük teknik gezinin son gününde Almanya’nın tarihi ve doğal güzelliklerini incelemek de ihmal edilmemiş.
Sel ve heyelan gelir geçer…
Önemli olan “teknik gezi”.
Not 2: Epey yazdım…
Bir kez daha altını çizeyim.
Yoğun yağışlara karşı yeni bir “şehircilik” kavramı ortaya konuldu…
“Sünger şehir”.
“Oluşan yüzey sularının süzülmesini, emilmesini, depolanmasını ve hatta arıtılmasını sağlayacak yeşil bir altyapıya sahip bir çözümdür” şeklinde tarif ediliyor…
“Sünger şehirler, yağmur suyunun yeşil altyapısından alıp sürdürülebilir kentsel drenaj sistemleri aracılığıyla düştüğe yerde tutulacağı ve emileceği şekilde tasarlanmış şehirlerdir. Başka bir deyişle; sünger şehir konsepti sel, su baskını ve su baskını kaynaklı hasarı azaltmak için hazırlanmıştır.”
Kolay iş değil elbet…
“Yeşil altyapı” söz konusu olan.
Şehrimiz misal…
“Sünger şehir” değil.
Az süreli kuvvetli bir yağışta bile…
Yürünemeyecek hale geliyor parke caddeler.
Her yer “beton”…
“Parke taşı”.
Drenaj hak getire…
Vatandaş elinde bidon ile savunmada mekanını korumak için.
İlçelerimizin nasıl olduğu da ortada…
Her kuvvetli yağış “sel ve heyelan”.
Gerçi kime anlatıyorum…
Belediye başkanlarımızın hepsi “teknik adam”.