“Cumhuriyet” kavramının çokça tarifi var, tarifler elbette “nereye bakmaktan çok, nereden bakıldığı” ile alakalı, benim baktığım tepeden aydınlık bir vadi olarak gözüküyor “Cumhuriyet”…

Cumhuriyetin eğitimli kıldığı halkın gözlerindeki fer ile aydın kıldığı bir vadi.

Ve o gözlerden taşan ışık her zaman fener alayıdır Cumhuriyet’in…

Karanlığa dirhem mahal vermeyen.

Cumhuriyet aslen “halk eğitimi” rejimidir…

Milletin egemenliği elinde tutabilmesi ve belirli sürelerde seçtiği temsilcileri ile sürdürebilmesi için “halk eğitim” şarttır çünkü.

Eğitimsiz halk…

Egemenliği elinde tutamaz.

Halk kültür ve üretim alanlarında yediden yetmişe yetkinleşmeli ki…

Cumhuriyeti ve demokrasiyi sindirebilsin , sahip çıkabilsin ve koruyabilsin.

“Türkiye Cumhuriyeti” tarihi…

“Halk eğitimi” tarihidir bu yüzden.

Not: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile…

100 yıl önce yani, “halk eğitimi” konusu gündeme gelen ilk konulardan biri oldu, asıl savaş eğitim cephesinde başladı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk farkındaydı…

Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatacak olanın “halk eğitimi” olduğunun.

Sırasıyla yazalım…

“Halk Mektepleri”, “Halk Dershaneleri”, “Halk Evleri”, “Millet Mektepleri”.

Nasıl bir çaba ama…

Köylere kadar inmiş halk eğitiminden söz ediyoruz.

Dünyada eşine az rastlanır “halk eğitimi” seferberliği…

İdealist “halk eğitimcileri”.

Türkiye Cumhuriyeti, kimliğini ilk kuruluş gününden itibaren koydu, silinmez harflerle yazdı…

“Halk eğitimi”.

Türkiye Cumhuriyeti “örnek” gösteriliyor günümüzde yedi düvelde…

“Halk eğitimi” sayesinde.

Not 2: Gelelim “Halk Eğitim Merkezi” (HEM) konusuna…

Türkiye Cumhuriyeti’nin “halk eğitimi” gemisinin günümüzdeki kaptanına.    

Temeli 1951 yılında atıldı…

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde açılan “Halk Eğitimi Büroları” ile ilk kurumsallığına kavuştu, 1953 yılında köy ve kasabalarda “Halk Eğitimi Büroları” açıldı, UNESCO’dan teknik destek alındı.

Nihayetinde karar verildi…

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir eğitim teşkilatı kuruldu ve 1951 yılında kapatılan Halkevleri’ne ait binalar Halk Eğitim Merkezi’ne dönüştürüldü.

O vakitten beri “Halk Eğitim Merkezi” hayatımızda kesintisiz var…

Okuma yazma eğitimlerinden tutun da üretimde çıraklık eğitimlerine kadar.

Açılan sayısız ve çeşitli kurslar halkın emrinde…

Yediden yetmişe.

Not 3: Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Yılı…

Şehrimizde “24, 27, 28 ve 29” Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek bayram kutlama programında Kastamonu Halk Eğitim Merkezi’nin “dirhem” ismi yok.

(Gerçi, üst kuruluşu il maarif müdürlüğünün çorbada kaç dirhem tuzu var ki, alt biriminden medet umula…

Of of.)

Merkez ilçede açılan envai kursta üretilen “el emeği-göz nuru” ürünlerden bir sergi açmak çok mu zordu?..

Yahut eğitimi verilen kursları içeriğinde toplayan bir dinleti?

Köylerde açılan kurslar sayesinde yeteneklerini ürüne dönüştüren kadınların baş tacı emeği…

Sergilenemez miydi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin sene-i yüzyılında…

Hiç mi akla gelmedi?

Cumhuriyetin “halk eğitimi” olduğunun bizatihi devlet kurumu farkında değil mi?..

Değil olsa gerek.

Yazık…

Çok yazık.