Rüzgarın hafif esintisi, bulutlara ulaşmak istercesine göğe doğru uzanan ağaçların yapraklarını sallayarak bir ritim tutturuyor. Bu ses, ormanın ıssız yalnızlığında içimi ürpertse de, aynı zamanda derin bir huzur duygusu sarıyor benliğimi. Evet, bu ormanın ıslık sesi, sanki doğanın bana bir şarkı armağan ettiği hissiyatını uyandırıyor. Uzak yakın kuş cıvıltıları eşlik ediyor bu gelişi güzel ıslık nağmelerine, sanki onlar da bu doğa senfonisine katılmak istiyorlar.

Yükseklerde süzülen bir şahin, karizmatik büyülü sesiyle dahil oluveriyor orkestraya. Kanatlarının uğultusu, doğanın gücünü ve zarafetini bir arada yansıtıyor. Gözlerim bu muhteşem sahneye kilitlenmişken, bir taban rüzgarı yerdeki yaprakları sallayarak geçiyor. Yaprakların hışırtısı, doğanın bana fısıldadığı bir sır gibi.

Sanki durmuş bir saat gibiyim. Zaman akıyor ama ben duruyorum. Bu doğal senfoninin içinde kaybolmuşum, dünyanın tüm sıkıntılarından uzaklaşmışım. Muhteşem bir huzur ve dinginlik beni sarıyor. Bu an, beni içsel huzura ve dinginliğe götüren ve sonsuza dek yaşatmak istiyeceğim bir mucize gibi…

Zaman doldu, hatta geçti bile. Beş dakika demiştik, ama bu anın tadını biraz daha çıkarmak istiyorum. Ancak grupta huzursuz ve sabırsız olanlar olabilir. Negatif bir enerjinin bu muhteşem tabloyu bozmasını istemiyorum ve farkındalık molasını sonlandırıyorum…

DSC01769_1

Yürüyüşteyiz…

Bu hafta İnebolu Yürüyüş Grubu ile birlikte Ersizlerdere Kanyonu kayalıklarına, İpsinne Zirvesi’ne yürüyoruz. Kastamonu doğası kesinlikle muhteşem. Ancak Kastamonu doğasında en harika beş yer say derseniz, birisi kesinlikle Ersizlerdere ve çevresi olur. Bu bölge Küre Dağları’nın eşsiz bir parçası. Gerek Ersizlerdere Kanyonu gerekse çevresindeki kayalıklar Eko Turizm ve Macera Turizmi için inanılmaz fırsatlar sunuyor. Ahh, bir de görebilsek…

Evet dostlar, yürüyüşteyiz…

Yürümek…

Kırk yaşımdan sonra keşfettiğim mucize…

İnebolu’da Hasan Gündüz abimin organize ettiği bir yürüyüş grubumuz var. Ben etkinliklerine her zaman  iştirak edemesem de fırsat buldukça dahil olmaya çalışıyorum. Geçen hafta da Evrenye’den Dibek Köyü Bıçakçılar Mahallesi’ne yürümüştük.

Bu hafta İpsinne Kayası’na yürüyeceklerini duyunca katılmak istedim. Çünkü defalarca Ersizlerdere Kanyonundan geçmiş olmama ve civarda epey dolaşmış ve yürüyüş yapmış olmama rağmen o zirveye daha önce çıkmamıştım. Hazır İnebolu’dayken bu fırsatı kaçırmamalıydım.  Çünkü daha önceki gerek Kadask gerekse İnebolu Grubumuzun yürüyüşlerinde hep bir programım olduğundan bir türlü dahil olmak kısmet olmamıştı...

Pazar sabahı saat 8:30’da İnebolu Türk Ocağı binasının önünde buluştuk. Servisle Ersizlerdere Köyü İpsinne Mahallesi’ne kadar çıktık. Buradan zirveye yürüyeceğiz. Mesafe uzun değil ancak dik bir tırmanış gerekiyor. Rehberimiz Cevat abi. Cevat Canbaz.

Cevat Abi’nin evinin hemen üstünden tatlı bir orman yolundan yürüyüşe başlıyoruz. Zaman zaman sık ağaçlar içinde, zaman zamanda açıklıklarda ilerleyerek yükseliyoruz. Zemin yer yer geçen yıldan kalma ağaç yaprakları ile dolu. Bu dar ve çok eğimli patikalarda tehlikeli olabiliyor. Dikkatli yürümek gerekiyor. Bastığınız yerin altı boş olabilir…

Ağaçlık alanlar gölgelik, yürümek daha kolay. Açığa çıktığımızda güneş biraz yakıyor. Aslında sabah hava kapalıydı, bu yüzden biraz endişeliydik. Fakat İnebolu’dan çıkıp yükseldikçe gri bulutlar yerini masmavi gökyüzüne bırakmaya başladı. Yağmurun tadı ayrı, yağmurda yürümek bir başka güzel. Ancak bugün zirveye çıkacağız.  Açık hava tercihimizdir.

Evet, Ersizlerdere Kanyonu’nun çıkış noktasından Karacehennem Boğazı’na doğru uzanan muhteşem bir manzara eşliğinde yükseliyoruz. Aşağıdan bakınca devasa bir görüntü ile ulaşılamaz gibi duran dev kaya kütlesinin en tepesine varmak üzereyiz.

Yolumuzun üzerinde bir mağara var. Giriş kısmı çok dar. 2 metre kadar sürünmek gerekiyormuş. Cevat abi daha önce içine girdiğini, 2 metre kadar sonra içerisinin büyük bir salon şeklinde olduğunu, biraz ileride bir göl başladığını ve ilerledikçe derinleştiğini bu yüzden devamına gidemediğini söylüyor. Bu mağara epeydir aklımda. Cevat abinin oğlu değerli dostum Mustafa Canbaz bahsetmişti. İnşallah macera ekibimizle birlikte Kasım ayı içerisinde buraya girmeyi planlıyoruz.

Ve nihayet zirvedeyiz. Muhteşem bir his. Sağımızda Erziler Köyü, önümüzde Ersizlerdere, karşımızda Karacehennem Boğazı, ardında sıra sıra dizilmiş Küre Dağları’nın tepeleri. Bir yanımız yemşeşil deliksiz orman. Bir yanımız kanyon...

Arkadaşlar koca bir termos çay getirmiş. Yanına bir de ekmek arası peynir. Açıkçası benim için buradaki keyif, saraylardaki ziyafete değişilmez. Mutluluk nedir biliyor musunuz? İşte tam da bu. Yaşamayan bilmez…

Bu hafta Turizmden bahsetmedik pek değil mi? Bahsetmezsek olmaz.

Bakın Kastamonu’da merkez ve bazı ilçelerimizde farklı gruplarca bu yürüyüş etkinlikleri düzenleniyor. Kastamonu doğası bu etkinlikler için zaten bulunmaz nimet. Yapmamız gereken bunu misafirperver bir bakış açısı ile ticari işletme mantığı ile kurumsallaştırmak ve dışarıdan ilimize gelen ziyaretçilere etkinlik listesi içerisinde, farklı derecelerde bu yürüyüş organizasyonlarını da sunmak....

Bu konuyu zamanla daha detaylı konuşacağız. Şimdilik girişimci ruhlu dostlarımıza bir tüyo bırakalım...

Evet dostlar, siz de bu rotayı yürümek ve daha detaylı bilgi almak isterseniz, Rehber 37 mobil uygulamasını kullanabilirisiniz. Cihazınıza göre Google Play ya da App store’dan uygulamayı kolaylıkla cep telefonunuza indirebilirsiniz.

Haftaya yeniden görüşünceye kadar hoşçakalın, sağlıkla kalın… 

DSC01992DSC01972DSC01918DSC01893DSC01884DSC01847DSC01800