İlimizin “fark yaratan” girişimiydi, özel sektörün yerel hammaddeye dayanarak kalkınacağı ve istihdam yaratacağı “umut veren” hamleydi, devlet ve özel sektör birlikteliğinin “örnek” adımıydı…

Yolda kaldı.

Vali Erdoğan Bektaş “sanayi” ile kalkınma bakışı olan bir “yönetişimci” idi…

Hedefi gösterir ama yolu illa farklı kesimlerin birlikteliğinde yürürdü.

Göreve geldiğinde gördü ki Kastamonu hem ahşap hammaddesi hem de bu alana dair geleneksel zanaatlarda çok ama çok zengin…

Derhal büyüteç altına aldı.

Sektörün “sunta, kaplama, vesaire” kısmına ilişkin “büyük” işletmeler halihazırdı ama “katma değerli” mamul imal eden “küçük” ve “orta” işletmelerin “motivasyon”, “işbirliği” ve “vizyon eksiği” had safhadaydı…

“Misyon” edindi.

“Geleneksel ahşap işçiliği” yahut “masif mobilya” gibi kavramlarla ifade edilen Kastamonu’nun “kadim ahşap el sanatları” üzerine planını kurdu…

Harekete geçti.

KATSO, Ticaret Borsası, Kastamonu El Sanatları Müdürlüğü, Marangozlar Odası…

Üreticilerin meslek odaları ve kurumları ile çatıyı oluşturdu.

Toplantı üzerine toplantılar…

Beyin jimnastiği.

Sektörün önde gelen ulusal firmalarının patronları ile iletişime geçildi…

Sac ayakları kuruldu.

Ulusal firmalar ilimizdeki ahşap ustalarından ürün almaya başladı…

Ulusal bir firma şehrimizde atölye açtı.

KATSO liderliğinde İtalya’nın Milano ve Rimini şehirlerinde düzenlenen ahşap fuarlarına kafile halinde katılım sağlandı…

“Tasarım” derdiyle.

Derli toplu vitrine çıkmak gerekiyordu…

“Kastamonu Ahşap Fuarı” düzenlendi.

Her yıl düzenlenmesine karar verildi…

Söz tutuldu.

2019 Ekim ayında 9’uncusu düzenlendi…

Nokta konuldu.

“Pandemi” girdi araya…

Ardından da kimse oralı olmadı.

Niye?..

Düzenlenen fuarların yükünü kamu çekiyordu, özel sektör elini taşın altına koymaktan imtina etti, söylemeye dilim varmıyor ama “zorla” gelir havaları vardı kimi işletmenin.

Kulak ardı etmek resmi ve sivil tüm kesimlerin işine geldi…

Kastamonu’da sıklıkla olur böyle şeyler.

Düzenlenmesin de…

Bu halde ahşap sektörü nasıl gelişsin ve kalkınsın?

Büyük şanstı…

Vazgeçtik.

Avni Özbenli’nin 40 türküsü

Kastamonu Valiliği’nin vaktiyle kayda aldırdığı “Kastamonu Türküleri” kasetinden bahsetmiştim…

Yeniden basılsın vesaire derdiyle.

Malum olduğu üzere, “Kastamonu Türküsü” namına bohçamız boş, bir “Tiridine bandım” var…

O da düğünlerde oyun havası.

Oysa o türkü “oyun havası” değil…

Sözleri itibarıyla “filozofik” bir eser.

İş insanı Hüseyin Üster telefonla aradı…

Resmen müjde verdi.

1981 yılında rahmetli Avni Özbenli’nin “Kastamonu türküleri tespit” amacıyla kendi çalıp kendi söylediği 40 Kastamonu türküsünün kaydının kendisinde olduğunu söyledi…

O tarihte fabrikada kayda almış Üster.

Avni Özbenli onur duyduğumuz hemşerimiz…

Türk müziği üstadı.

Üster kaydı kamu ile paylaşabileceğini ifade etti…

Kastamonu kültürüne büyük katkı olacaktır bu.

Özbenli’ye rahmet diliyorum…

Üster’e şükran.

(Üniversitemize ve maarif müdürlüğüne de görev düşüyor bu konuda illa ki…

Kastamonu türkülerini günümüze taşımak biraz da bu iki kurumun sorumluluğu.)