Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde konuştu, ekonomiye ilişkin de mesaj verdi, “Yatırım ve istihdam odaklı üretim ekonomisi” vurgusu yaptı…
Kastamonu’nun tam da ihtiyacı olan model.
“Cumhurbaşkanı” ve “Milletvekili” seçimi geride kaldı…
“Geçim vakti”.
Türkiye, her ili ile, ekonomide toparlanmanın peşine düşecek şimdi…
Rekabet boy atacak.
AK Parti’nin “Türkiye Yüzyılı” ile sembolleştirdiği yeni düzende…
Her il başköşelerden birini kapmanın derdinde olacak haliyle.
Aslına bakarsanız...
Emsal illerle rekabetin berisinde, Kastamonu’nun asıl gayreti, yoğunlukla kendi içinde dönen ekonomi işleyişini rayından çıkartarak il dışından gelir getirici hale getirmek yönünde olması lazım.
İşçi ve memur maaşları, kırsalın tarım ve orman girdisi, az sayıdaki sanayi kuruluşunun getirisi…
Başka girdimiz var mı?
Mart ayında yapılacak yerel seçim elbette seçim haletiruhiyesinden çıkmayı yine zorlaştıracak…
Dünden itibaren gözlerin Mart ayına çevrildiğine şüphe yok.
En azından önümüzdeki şu birkaç ay olsun, yaz döneminde, rehavete düşmeden…
Kastamonu’nun ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme yol haritası üzerinde kafa yormak elzem.
Kastamonu’da ekonominin hali vakti iyi değil…
Acil reçete yazılması ve ilaç peşine düşülmesi elzem.
Elbette bu görev ve sorumluluk sadece AK Parti’nin sırtına yüklenemez...
Meslek odaları öncülüğünde iş dünyası ve yerel yönetimlerin yükün asli tarafını sırtlamaları elzem.
Talep olmalı ki…
Siyaset arz etsin.
Her meslek odasının talep dosyaları ile siyasetin kapısını çalması…
Yerel yönetimlerin “üretimci” anlayış ile şehirlerini şekillendirmenin peşine düşmeleri.
Elbirliği ile yoluna girer ekonomi…
Akıl birliği ile.
Not: Seçimin ardından…
Kastamonu için de “yeni bir sayfa açıldı” diyelim.
Moraldir bu cümle…
Motivasyondur.
Bir takvim yaprağı değişir…
Hayat değişir.
Pazardan Pazartesi’ye geçerken vakit…
Kastamonu’nun yeni haletiruhiyesi nasıl olmalı?
Hepsinden önce de “ezber bozan” olmalı…
Eksikleri gören, eksiklerin üstünü pembe kelimelerle örtmeyen, tamamlamak için elbirliği çalışan.
Lafı gürültüye götürmeyen…
Eleştiriyi bizatihi içerden yapabilen.
Yüzleşen…
Sırtını dönmeyen.
“Doğruya doğru” dediği gibi…
Yanlışa da “yanlış” diyebilen.
İlin tüm kesimleri ile konuşmasına zemin hazırlayan…
Konuşanı değil, susanı eleştiren, konuşmaya teşvik eden.
Kapı arkasında değil…
Meydanda gür sesle konuşan.
Gençleri baş tacı eden…
Gençlerin gelişimleri önündeki tüm engelleri kaldıran, gençleri anlayan, bölmeyen.
Kadınlara pozitif ayrımcılık uygulayan…
Hayatın tüm alanlarında kadınları destekleyen.
Yaşlı dostu…
Sonbaharı ilkbahara çeviren.
Devam ederiz…
Laf uzun.