Devletin “tasarruf genelgesi” yayımladığı ve kamudan sosyal hayata her kesimin kemer sıkmaya mecbur edildiği dönemde dünyanın en pahalı teknik adamlarından birini transfer etti Fenerbahçe…

“Arabesk” hayatımızın trajikomik filmlerinden birini seyre daldık yine.

Ekibi ile birlikte maliyetinin “dudak uçuklattığı” sufle veriliyor arabesk şarkının zurna üfleyicileri tarafından…

Aldıracağı topçular hesapta yok daha haberiniz olsun.

Dünya futbol piyasasındaki gözden düşen futbol adamlarının seyrine bakıldığında…

Arabistan’dan da Katar’dan da daha “zengin” olduğumuz bu transfer ile ortaya çıktı!

İngiliz liginde “finansal sürdürülürlüğü” sakata getirdikleri için kucak kucak puanları silinen kulüpler aklıma geliyor…

Benim “Nottingham” da nerdeyse küme düşüyordu bu sebepten, öldüm öldüm dirildim, “kırmızılarıma” kıyamam.

E şimdi “Fener” bu hamleyi yapınca ezeli rakibi “Gassaray” bu hamlenin altında kalır mı?..

Arjantinli golcüsü ile ilk golü geçen sezon atmışlardı gerçi ezeli rakiplerine.

Aman “Kara Kartal” uyma bunlara…

“Çarşı her şeye karşı” olsun.

İmza törenine binlerce taraftar katıldı statta…

Cumhuriyet’in ve Gazi’nin takımının “bağımsızlık timsali” transfer harekatını avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar, milyonlar ekran başında, “Avrupa! Seni yeneceğiz” dediler.

“İsmail Kartalcı” oldum birdenbire…

Boyunlu beyaz kazağında kendimi buldum.

Yerli teknik adama, yerli futbolcuya, yerli hakeme güvenmemenin sonu yok…

Sırada “malzemeci” mi var?

Oysa tüm mevzunun “sistem”, “kurum kültürü”, “sürdürülebilirlik”  üzerinden hesap edilmesi gerektiğini akıl edemiyoruz bir türlü…

Kulüplerimiz tüm harcamalarına karşın, Orta Avrupa’nın esamesi okunmayan kasaba kulüpleri karşısında yerle bir oluyorlar, İskandinavlar zaten her maçta “favori”.

Tam da Türk ekonomisi gibi…

“Üretmeyen, tüketen” futbol dünyamız.

Emek vermek yerine…

Para saçmayı tercih ediliyor.

Burjuvazi yönetiyor…

Halk seyrediyor.