Kastamonu’nun nerdeyse hemen her kamu yatırımını emsallerinden yıllar sonra aldığı “vaka-ı adiye” oldu, ardında nal toplanmadık ne “Doğu” kaldı ne “Kuzey”, “makus kader” oldu çıktı ilimizin alınyazısı…
Bari “müjde” denmesin yıllar önce gelmesi gerektiği halde bu vakit geleceği tutan kamu yatırımlarına.
Siyasetçi malını satacak elbet propaganda panayırlarında…
“Bayat” ama tezgahına koydukları.
Kastamonu bu ninnileri dinleye dinleye yaşlandı…
Hala aynı ninni kervanı.
Müjde mi kaldı verecek!...
Kaçan trenler turunu tamamladı da Kastamonu istasyonuna geri geldikçe “müjde”.
Tastamam öyle…
Hurdaya çıkmadan önce son sefer.
Kastamonu’nun seneler senesidir kamu yatırımlarının istim üzerinde alamamasının, girişim ikliminin oluşturulmasının, kendi göbeğini kesecek yetkinliğe ulaşamamasını faturasını ödemeye niyetli değil cümle siyasetçiler…
Akılları sıra bayatı taze diye yutturmanın derdindeler.
(Mevzu “Engelsiz Yaşam Merkezi”…
Kastamonu’nun nasıl geride kaldığını anlatayım bu örnek üzerinden.
Geçtiğimiz yıl yazmıştım gerçi…
Olsun bir dikiş daha atmaktan zarar gelmez.
Kastamonu’nun nasıl en az 13 yıl geriden geldiğini, siyasetçilerin “özür dilemek” yerine nasıl “müjde” verdiklerini, yerel tarihten nasıl bihaber olduklarını görelim…
Amerika’yı kendileri fethediyor akıllarınca.
Anlatayım…
Kastamonu’da “engelli” konusunun kamu katında ehemmiyet kazanması “2011” yılıdır, “Vali Erdoğan Bektaş” dönemi, ildeki kamu kurum binalarının engelli bireylerce “ulaşılabilirliği” test edilerek başlandı işe, ortaya çıkan tablo “dehşetti”, şehirde hakkı yenmeyecek bir hassasiyet oluştu, hatta bu fakirin içinde olduğu sivil toplum kuruluşu “engelli envanteri” isimli projeyi bakanlığa sundu, kabul edilmedi haliyle, altını çizeyim ilimizde henüz engelli envanteri çıkarılabilmiş değil, her neyse, işte tam da o yıllarda devletin emsalimiz illerde “engelsiz yaşam merkezi” kurduğuna ilişkin örneklere rastladık, “Vali Şehmus Günaydın” dönemi başlamıştı, konuyu kendisine açtığımda “Kastamonu’da neden olmasın?” dedi ve soluğu il müdürünün yanında almama olanak sağladı, il müdürü lafı eğdi büktü ve nihayetinde “Kastamonu’ya harcanacak bütçeye yazık olur” demeye getirdi, kavga mı edeydim, “Belediye Başkanı Tahsin Babaş” hedefe kilitlendi, görevi süresince engelsiz yaşam merkezini şehrimize kazandırmak üzere gayret verdi, bulunan yerler uymadı, “Yok efendim bakanlık yapacak” şeklinde çorbayı sulandırılanlar oldu, kısmet kapısından “Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu” girdi, hükümetin top çevirdiği projede golü attı, Kastamonu Belediyesi’ne engelsiz yaşam merkezini kazandırdı, reklamını yapamadı ne var ki, kamuoyunun haberi oldu olmadı.
16 Aralık 2020’de yazmışım aşağıdaki satırları…
“Şehrimizdeki engelli vatandaşlarımızın kullanacakları ‘Engelsiz Yaşam Merkezi’ için 2 ayrı yer tahsisi yapıldı... Birini ‘yerel’ yönetim, birini ‘merkezi’ yönetim… Yerel yönetiminki Kuzeykent'te... Hükümetinki Olukbaşı'nda…1'ini bulamazken senelerdir... Aynı yıl içinde tahsis 2 oldu.”
Hükümetin yapacağı engelsiz yaşam merkezinin yeri 2020’de tahsis edildi ve hükümetin kamu yatırımı programına geçtiğimiz yıl (2024) girdi…
Kadın Kolları Kongresi’nde AK Parti İl Başkanı “müjde” veriyor, “Kastamonu’ya bakanlık olarak gündüzlü ve yatılı engelli bakım merkezi kazandırılması yönündeki çalışmaları başlattığımızın müjdesini vermek istiyorum. Yer tahsisi yapıldı, çalışmalar devam ediyor. İnşallah kısa sürede projeyi hayata geçireceğiz” sözleriyle.
Bir de bihaber olmasanız Kastamonu tarihinden…
Kaç sene geriden geldiğinizi ah bir bilseniz.
Yapacaklarmış da…
Hayata geçirecekmişler de.
(Fotoğrafını gördüğünüz Ağrı’daki “Engelsiz Yaşam Merkezi”…
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi SOGEP’e 2019 yılında başvuruda bulundu, Bakanlık tarafından en iyi 5 projeden biri olduğu kaydedildi, hayata geçirildi.)
Not: İl Sağlık Müdürlüğü’nün geçtiğimiz yıla ilişkin paylaştığı “muayene” rakamları Kastamonu’nun “toplumsal sağlık” konusunda alarm verdiğini gösteriyor…
Nedir bu “sağlıksız” halin sebepleri.
Yaşlı nüfus, hava kirliliği, sağlıksız su, mutfak kültürü, önleyici sağlık sisteminin yetersizliği…
Devamını daha da getirmek olası.
“Birinci basamak sağlık kuruluşları” halk sağlığının hastane evvelindeki onarımı konusunda “yeteri” ve “gereği” emeği veriyorlar mı?...
“Grev” dışındaki zamanlarda elbet!
Verilerde dikkat çeken diğer bir husus…
“Normal doğum” ile “sezaryen” rakamları, kamu hastanelerinde 2024 yılında toplam “1505” doğum oldu, 720’si “sezaryen”.
Bakanlık “doğal doğum” yönünde anne adaylarını bilinçlendirmek için proje başlattı…
Kastamonu sağlık teşkilatı projeyi hakkıyla uygulayan emeğe imza atıyor.
Yine de…
“785/720” oranı yüksek.
Malumunuz, Batı Karadeniz Bölgesi oran olarak ülkemizin birinci “sezaryen” bölgesi, “açık ara” hem de…
Sezaryenin tıbbi gerekçe olması yanında “sağlık endüstrisinin para getiren bir ürünü” olduğunu unutmayalım.
Sezaryen varsa…
Huylanırım.