Anladık devlet hazinesi çeşitli iç/dış sebeplerden ötürü sallantıda, anladık geçmiş yıllara sari yanlışların faturasını bugün ödemekle mükellefiz, anladık sosyal güvenlik sistemi su alıyor...

Bu dayanakların hiçbiri emekçileri/emeklileri yoksulluğa/yoksunluğa mahkum etmeyi haklı göstermeye yetmez.

“Anladık” diyemeyiz…

Ömür kumaşı ekmek kavgasının fırtınalı güzergahında lime lime olan/olmuş emek cephesine günümüzde reva görülen kamu politikasını.

Yarım ömür devlet kapısını bekleyen memur emeklisi...

Kalan ömrünü gelecek korkusu ile yaşamamalı(ydı).

Yarım ömür sosyal güvenlik primi ödeyen esnaf…

Ödediği prim yanında “kuş” kalan emekli aylığına muhatap kılınmamalı(ydı).

Özel sektör emeklisi tam rahata erdiği günlerin geldiğini düşünürken…

Bükük bel ile yeniden/yine işe talim etmemeli(ydi).

“14 bin küsur TL” emekli aylığı…

Kaç teneke beyaz peynir ediyor?

Geçtik “çeyrek altın” hesabını…

Kaç kilogram siyah zeytin alınabiliyor?

(Bir yanda yoksulluğun/yoksunluğun ele geçirmekte olduğu halk kesimi, diğer yanda varsıllığın dibine vurmakta olan rantiye, çelişki yumağı…

Yoksulluk bir yara, Türkiye’nin gelir dağılımı fiziki haritasının ova-dağ şeklinde olması ayrı bir yara, ortada aynı gemi yok.

Yoksul gemisi…

Varsıl gemisi.

Aynı gemi ifadesi hikaye, yoksul gemisi her fırtınaya rağmen Türkiye karasularında seyrüsefer yapıyor, varsıl gemisi su aldığını hissettiğinde çok rahat farklı ülkelerin karasularına göçme teminatına sahip…

Türkiye toplumu ekonomi denizinde ismi konulmamış bir kast sistemi limanına girdi/giriyor.

Prof. Dr. Kenan Mortan ülkemizdeki yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğini "Gelir Dağılımı Nereye?" başlıklı yazısında güncel verilerle ifade ediyor…

“TÜİK’in 2024 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları Araştırması’yla ülkedeki yoksul sayısı 11.4 milyon insana ulaşmış… 2024 Gelir Dağılımı ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre toplumun en yüksek gelirli % 20’si, toplumsal hasılanın % 49’unu – gelin buna toplam hasılanın yarısı diyelim- alıyor. Toplumun en düşük gelirli % 20’si tüm hasılanın % 6’sı ile yetinmek zorunda. Kullanılabilir hane halkının geliri ortalama, 2024 asgari ücretinin biraz üstü, 18.000 TL.”

Ovada yoksullar…

Dağda varsıllar.

Ne hazin ki…

Ova da düz değil, içinde kuyular var, yoksulluğun katlandığı kör kuyular.

Dosdoğru bilelim ki gelir dağılımına dair milletler liginde küme düşmüş durumdayız ülkece…

“38 ülkeli OECD’nin üyesi olan Türkiye, gelir dağılımında nerdeyse en sonda. ‘En adaletsiz’ gelir dağılımını Kosta Rica ve Şili ile paylaşıyor.”

Hazin...

Hasbelkader gücümüzün yetebildiği Kosta Rica ve Şili ile üçlü turnuva mı yapacağız?

Prof. Dr. Mortan 2 konuya dikkat çekiyor…

“İlki, kadın-erkek arasındaki gelir uçurumu. Bu, nerdeyse 1’e 2.  İkincisi, gelir çarpıklığına ülkenin gelişmiş batı bölgelerinin de katılması. İstanbul bunların başında. Şehrin resmen 1 milyon yoksulu var.”

Toplumun en düşük gelirli yüzde 20’lik kesimindeki bir kadının halini düşünün…

Acılı arabesk.

Prof. Dr. Mortan bir konunun daha altını çiziyor, TÜİK’in gelir dağılımı araştırmasının yönteminin yanlış olduğunu kaydediyor, Kişisel Gelir Dağılımı hesabının şaşması elbette yüksek olasılık…

Mevcut yöntem hanehalkı sorumlusu beyanına güvenmek zorunda nihayetinde.

Gölge ekonomi ve yeraltı ekonomisi kavramlarını duymuş muydunuz?..

“Az gelişmiş ülkelerde, bir de ‘gölge ekonomi’ var. Bu ‘kayda girmemiş / kayıt dışı ekonomi’yi anlatıyor. Bununla kalmıyor, bir de Dr. Mahfi Eğilmez’in hep altını çizdiği sistem dışı gelirler (yeraltı ekonomisi) var… Kayda girmemiş ekonomik faaliyet sonucu oluşan kayıtdışı hasılanın mevcut ekonomik hasılanın yüzde 50’si kadar olduğu ekonomi biliminde bir genel kabul. 994 milyar $’lık bir ekonomide kayıtdışılığın büyüklüğü 467 milyar $ oluyor… Ama yeraltı ekonomisinin rakamsal boyutlarını bilmemiz mümkün değil. Burada ‘olsa olsa yöntemi’ ile rakamlar verilir. Ben işin boyutlarını bilmiyorum, bu nedenle bir rakam vermekten kaçınıyorum… Bütün bu rakamları alt alta yazdığımızda, kuşkusuz milli gelir artıyor... Ama gelir dağılımı aksi yönde, daha da bozuluyor. Zira artan bu gelirde sabit gelirlilerin payı yok denecek kadar az. Öyle ya, yurtdışında milyon dolarlık döviz hesabı olanlarda sabit gelirlilerin payı ne olabilir ki? Zaten toplumda ‘Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma Riski Altında Olanlar’ın oranının % 30’a ulaşması, gelir dağılımının çarpıklığını söylüyor.”

Ülkemizin gelir dağılımı çarpıklığının ve yoksulluk halinin çözümü ne  sosyal yardımlar ne de dayanışma....

Her ikisi de yoksulluktan siyasi rant devşirme gayreti.