Belediye meclis toplantılarını izliyorum, belediyenin esnafa borcu haricinde bir kelam yeni dönemde geçmedi, eski dönemlerde de nadiren bahis olursa olurdu…

Kastamonu esnafı ne yer ne içer merak eden yok mu arkadaş?

“Şehir ekonomisinin yerel dayanaklarla kalkınmasına” dair belediye meclis üyeleri kendilerinde zerre yükümlülük ve sorumluluk hissetmiyorlar mı?...

Öyle görünüyor ki hissiyat namevcut.

Bakkal, berber, tuhafiyeci, kahvehaneci, pastaneci…

Halleri nice?

Bakkal kalmadı gerçi…

Sağ olsun zincir bakkallar canına okudu yerel bakkalın.

Lokantacının hali nice misal?...

Dükkan dönüyor mu?

Ha gayret…

Nerede kaldı “kent lokantası”?

Son belediye meclis toplantısında “esnaf” namına bahsi geçen “kent lokantası” ve “öğrenci pastanesi” üzerine “KESOB” ve “Kastamonu Gıda Maddeleri Odası” yetkilileri ne düşünüyor acep?...

Belediyenin bu “yatırımlarını” desteklemelerinde fayda var şüphesiz!

Şehir turizminden “kamusal” ölçekte kim mesul?...

Yerel yönetim mi, mülki idare mi, bu sorunun da cevap bulması lazım belediye meclis toplantısında.

Anladık konaklar “suç mahalli”…

“Suç unsuru” hatta.

Ya “konak turizmi”?...

Çeyrek yüzyıllık maziye nokta koymakta fayda var!

Bir ara “pansiyonculuk” dile dolanmıştı…

Belediye meclis üyelerinin bu konuda hiç mi (b)ilgileri yok?

“Kent bahçeleri” mevzusunu senelerce yazdık…

“Balkon bahçeleri” dedik.

Belediye sınırları içinde epeyce “kır” da var…

Bu alanlarda “gıda üretimi” vasıtası ile halka gelir kazandırmayı belediye meclis üyeleri düşünmezler mi?

“Kır alanı” demişken, belediyeye kanunen alan terkedilmesi gereken özel villa yapılaşmalarında asla sorun olmadığını kabul edersek, her villa bahçesi alın size bir üretim alanı…

Belediye-vatandaş işbirliği.

“Esnaf kooperatifi” kimin aklına gelsin?...

Esnaflar en azından sattıkları ürünleri tek elden daha ucuza alabilseler misal.

“Kadın kooperatifleri” yahut…

Belediye meclis üyelerinin umurunda mı?

Mevzu uzun…

Peyderpey yazarız.

(Şehir nasıl “tüketici” olmaktan çıkar?...

“Üretici şehir” nasıl olur?

“Üretimci belediye” nedir?...

Yoksulluğun asıl panzehiri “üretimi artırmak” değil midir?

“Sosyal yardım” ya da “dayanışma”…

Yoksulluğun üzerine siyasi rant devşirmek midir?

Asıl “sosyal belediyecilik”…

Üretici güçlere rehber ve destek olmak mıdır?

“Torba kömür”…

Bir paket makarna”.) 

Bağcılardaki arsa “yurt” olmayı bekliyor

Çeyrek yüzyıl kadar önce bir hemşerimiz KASDER’e İstanbul Bağcılar’da arsa bağışladı…

“Öğrenci yurdu” yapılması kaydıyla.

Aradan geçen sürede birkaç kez niyet edildi ancak olmadı…

Kastamonuluları “imecede” birlik kılmak zor.

Araya mahkeme sürecinin girmesinin de bu aksamada payı olsa gerek…

Hemşerimizin vefatı üzerine mirasçıları arsayı geri almak için hukuk yoluna gittiler ancak Yargıtay geçit vermedi.

Son günlerde “yurt” mevzusu KKV’nin de “söyleminde” var…

KKV ile KASDER işbirliğinde pekala bu arsaya yurt yapılabilir, üzerinde her ne kadar “şahıs” kaynaklı haciz olsa da, ödenir nihayetinde.

Bağcılar Belediye Başkanı’nın Kastamonulu olduğu göz önüne alınırsa, önümüzdeki günlerde daha güçlü bir makama geleceği ifade ediliyor, bu fırsat kaçmaz…

“Kastamonu Öğrenci Yurdu” için tam zamanı.

İstanbul’dan evvel Kastamonu’da bu yönde bir “kamuoyu” oluşması daha “ittirici” olabilir kuşkusuz…

Neticede yurttan yararlanacak öğrencilerin çoğunluğu Kastamonu’dan İstanbul’a gidecek.

Kastamonulu öğrenciler İstanbul’da barınma sıkıntısı çekmesin…

Özellikle dar gelirli ailelerin çocukları.

Kastamonu bu konuyu nasıl gündemine alır bilmiyorum…

Alır mı ya da!