Değerli dostlar merhaba.

Bu hafta sizlere, toplumsal gelişimimiz ve geleceğimiz adına umut ve heyecan taşıdığımız bir oluşumdan, KASRAK’tan söz etmek istiyorum. Kastamonu Radyo Amatörleri ve Arama Kurtarma Derneğimizden.

KASRAK_AFIS

İzninizle, KASRAK  hakkında konuşmaya başlamadan, “dernek” kavramı üzerine düşüncelerimi paylaşmam lazım öncelikle.

Sözlükte “dernek” kavramının karşılığı, “Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk; cemiyet” şeklinde.

Felsefik olarak bir değerlendirme yapacak olursak dernek kavramı; insanların bireysel çıkarlarından ziyade toplumsal menfaatleri gözettiği, ortak değerlerin yükseltilerek yardımlaşma ve işbirliği içerisinde uzun vadeli toplumsal gelişimi hedeflediği yapı, oluşum olarak tanımlayabiliriz.

Global bir anlayışla toplumlara her şekilde bireyciliğin dayatıldığı bir dünyada, kültürel değerlerimiz, ve özümüzle varlığımızı koruyabilmemiz, gelişebilmemiz ve yöresel dinamiklerimizi canlı tutabilmemiz açısından bir Sivil Toplum hareketi olarak dernekler çok ama çok önemli.

Tabi ki kavramın taşıdığı gerçek felsefesine uygun hareket ederek!..

İşte biz de, arkadaşlarımızla birlikte bu felsefe ışığında, özellikle son yıllarda üst üste yaşadığımız afetlerde maruz kaldığımız felaketleri göz önüne alarak, şehrimiz açısından bu konuda güçlü bir Sivil Toplum Hareketi’ne ihtiyaç olduğuna karar verdik.

Bu karar doğrultusunda Mart ayında gerekli işlemleri gerçekleştirerek KASRAK, Kastamonu Radyo Amatörleri ve Arama Kurtarma Derneği’mizin kuruluşunu gerçekleştirdik.

Kuruluş’tan itibaren de yoğun bir çaba ile çalışma şeklimizi, faaliyet alanlarımızı netleştirerek KASRAK’ı 1. Olağan Genel Kuruluna taşıdık. 

Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü, yani 23 Eylül’de Uğurlu Konakları’nda Genel Kurulumuzu gerçekleştirdik.Bu toplantı ile birlikte hedeflerimize en uygun şekilde tüzüğümüzü şekillendirdik ve temel kadromuzu oluşturduk.

Buna göre, KASRAK olarak, üç temel konuda çalışmalarımız olacak.

- Amatör Telsizcilik,

- Arama Kurtarma

- Psikososyal Destek.

Temelde birbirinden bağımsız gibi görünen bu üç ana konu, bir afet durumunda aslında birbirini tamamlayan çok önemli unsurlar. Bu bakımdan hem afet öncesi eğitim ve farkındalık çalışmaları, hem de afet sonrasında yürütülecek faaliyetler açısından bu üç konunun bir arada ele alınması oldukça önemli. Ve sanırım bu şekilde bir içerikle Türkiye’de kurulmuş ilk dernek olabiliriz.

Bizlerin toplumsal olarak doğa olayları ve afetler bakımından önemli derecede bilinç eksikliği yaşadığımız kesin. Hem afet öncesi, hem de afet sonrası için uzun vadeli hedefler belirleyip, öncesinde alacağımız önlemler, sonrasında ise yapılacaklar konusunda çalışmalar yapamıyoruz. Ve afetlerde yaşadığımız felaketlerin çok önemli bir kısmına bu beceriksizliğimiz ve akılsızlığımız nedeniyle maruz kalıyoruz.

İşte biz de KASRAK olarak etki edebileceğimiz coğrfayamız sınırları içinde bu konuda bir sivil toplum hareketi olarak insiyatif alıyor ve toplumsal fayda açısından harekete geçiyoruz.

Bana göre bir bölgedeki toplumsal gelişim, ancak  o bölge bireylerinin, o bölge insanlarının isteği ve çabasıyla gerçekleşebilir. Hiçbir toplum kendisi istemedikçe dış bir etken tarafından geliştirilemez. Yani biz talep etmedikçe ve taleple birlikte çaba göstermedikçe ne Vali bir şey yapabilir, ne de Belediye.

Maalesef bizler toplum olarak, gelişimi hep dışarıdan bekleyen, hazırcı bir anlayışa sahibiz. Sorunlarımıza dair duyduğum eleştirilerden en çoğu; Vali yapmıyor, Belediye çalışmıyor. Doğrudur değildir burası ayrı bir konu. Elbette sorunlarımız yok değil. Devletin üzerine düşen sorumluluğu hakkıyla yapamadığı ortada zaten. Ancak çözüm, tüm sorumluluğu devlete atarak beklemek de değil. Toplum sorunları için bir araya gelecek, birlik olacak, kendi gücü nisbetinde çabalayacak ve bu çaba sonucu haklı taleplerini ilgili yerlere iletecek. Bu şekilde davranış biçimi ile birçok sorunumuzu daha hızlı ve daha kolay çözebiliriz. Bazen şahit olduğum öyle şeyler var ki, toplumsal yaklaşım biçimlerimiz nedeniyle kurumlar istese de bazı konularda çözüm üretemiyor. İşte burada önem vermemiz, dikkate almamız gereken şey toplumsal akıl. Küçük bireysel menfaatleri değil, büyük toplumsal faydaları dikkate almak.  Birimiz on kuruş kazanacağımıza, hepimiz yüz kuruş kazanabiliriz. Ancak sadece ben kazanayım da varsın on kuruş olsun yaklaşımı bizi güzel anlamda hiçbir yere taşımayacak. Bireysel anlamda kazanılan o on kuruş senin torunlarına, içinde neşeyle yaşayacakları bir dünya bırakmayacak.

Bizler bu düşüncelerle tüm üye arkadaşlarımızla birlikte hem topluma örnek olacak bir hareketi başlatmak hem de ülkemizin önemli sorunlarından birisi olan afetler ve afet bilinci konusunda çalışma yapmak üzere yola çıktık. Elbette bu süreç hiç kolay olmayacak. Öncelikle güçlü toplumsal farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Ki bu işin en zor kısmı gibi görünüyor. Ancak elbette bu durumun farkındayız ve bizler akılcı, öngörülebilir hedefler koyarak istikrar ve azimle çalışacak ve kesinlikle inanıyoruz ki; sonunda başaracağız.

Önceliğimiz eğitim!

Kaliteli, işi teoride bırakmadan pratiği hedefleyen bir eğitim stratejisi. Bu önemli!..

Birincil amacımız, Arama Kurtarma ekibi oluşturmaktan ziyade bu ekipleri yetiştirecek eğitim kadrosunu teşkil edip bir alt yapı kurmak. Bu sayede oluşturacağımız güçlü eğitim kadromuzla hem alanında yetkin ekipler yetiştireceğiz, hem de halkımızda afetler hakkında farkındalık ve bilinç oluşturacak organizasyonlar gerçekleştireceğiz.

Bu arada, birlikteliklerimizi baltalayan bir toplumsal bakış ve davranış biçimi açısından önemli olduğundan şunu da açıkça ifade edelim ki; bizim amacımız kimseyle rekabet etmek, kimseyle yarışmak değil. Rakip değil, tamamlayıcı olmak üzere varız. Benzer her oluşumla işbirliği yaparak şehrimizin bu konuda olabildiğince mesafe almasına katkı sunmak istiyoruz.

Şu an eğitim programı takvimimizi oluşturuyoruz. Kısa süre içerisinde temel eğitimlerimiz başlayacak. Temel eğitimler sonrasında da branş eğitimleri başlayacak. Daha önce de belirttiğimiz gibi, üç ana temel konumuz var. Amatör Telsizcilik, Arama Kurtarma ve Psikososyal Destek. Üyelerimiz bu üç alandan diledikleri alanda, diledikleri seviyede eğitim alabilecek.

Tabi ki dileğimiz inşallah bu afetler tekrarlanmasın, yaşanmasın. Ama bir bakıma bizim için felaket olan afetler, yeryüzü için olağan, sıradan ve hatta doğal yaşamın sürdürülebilirliği açısından gerekli olaylar. Yani bu olaylar binlerce, milyonlarca yıldır oluyor ve kıyamete kadar da olmaya devam edecek. Bu nedenle bize düşen bu bilinçle yaşamak ve bu doğa olaylarının hem öncesi hem de sonrasında yapacaklarımızın farkında olmak.

Son yıllarda üst üste yaşadığımız önemli afetlerle kaybettiğimiz çok sayıda canlarımızın büyük çoğunluğunu, afetler hakkında geçmiş tecrübelerden ders alamadığımız için kaybettik. Artık daha fazla vakit yok. Zaten çok ama çok gerideyiz. Bu konuda derdi birşeyler yapmak olan herkesi derneğimize birlikte çalışmak üzere davet ediyoruz…

Haftaya görüşmek üzere. Afetsiz, sağlıklı günler dileği ile…

Tplfoto2IMG_20230923_125632