DELİL: 22.09.2023

Prof. Dr. Burhan BALTACI

Neler Oluyor Görüşmeyeli

 

Çok şefkatli pek merhametli Allah’ın adıyla başlıyorum.        

Değerli okurlarım,

Öncelikle hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Yaklaşık iki buçuk aydır yazmıyordum. Yeniden sizlerle buluşmak benim için ayrı bir heyecan. Bu buluşmaya vesile olan Kastamonu İstiklal Gazetesi’ne ve yetkililerine şükranlarımı sunuyorum. Bundan sonra Cuma günleri birlikte olacağız sanırım. “Haydi Bismillah”

Her zaman olduğu gibi bu süre içinde de millet olarak çok şeyler yaşadık. Hepsine burada değinecek değilim. Anlaşılması için uzun izahların ve açıklamaların yapılması gereken şeyler bunlar. Her birisi için belki bağımsız yazılar kaleme alacağım.

Bugün sizlerle genel bir hasbihal etmek istiyorum.

Neleri konuştuk?

Değerli okurlarım,

Sizlerle beraber olmadığımız zaman diliminde millet olarak neleri konuştuk? İsterseniz oradan başlayalım.

Herkesin dikkati kendi uzmanlık alanına yoğunlaşıyor belli ki. İktisatçı ekonomiye dikkat ediyor fen bilimci keşiflere. Benim de dikkatimi çekenler kendi uzmanlık alanlarımla doğrudan ilgili sanırım.  

En popüler konu her zaman olduğu gibi DİN

Yıllardır laiklik yerine topluma dayatılan laikçilikten şikâyet ettik. Ama geldiğimiz noktada din yerine topluma dayatılan bir dincilikle karşı karşıya olduğumuzu açıklıkla ifade etmek isterim.

“Ne, nerede, nasıl, kim yapıyor?” diye sormayın. Hepimiz aynı sosyal yapı içerisindeyiz ve bunu görüyoruz.

Din konusunda medyatik hocalar tarafından ortaya konan aşırılıklar hepimizin malumu. Bunların bir kısmının da ilahiyatçı olmadığını, başka alanların uzmanı olduğunu hatırlatmak isterim.

Milleti din konusunda aşırı görüşlerle bölmek ve ayrıştırmak bize ne kazandıracak çok merak ediyorum. Din birlik ve beraberlikten yana mı, ayrışmadan yana mı?

Birlikte sevinelim mi?

Voleybol kadın milli takımımız Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonasını kazandı. Toplumda bazı sosyal gruplar şunu tartıştı: “Sevinelim mi, sevinmeyelim mi?”

Değerli okurlarım,

Sevinmek veya sevinmemek insani bir duygudur. İçten gelir. Zorla olmaz. Bunun da dayatması oluyormuş. Pes doğrusu.

Ben Galatasaray kazanınca sevinirim. İçimden öyle gelir. Fenerbahçe kazanırsa sevinmem, sevinemem. Maalesef böyle. (Buraya bir gülücük emojisi koymak isterdim.) Ama takımlarımızın yabancı takımlarla maçlarında her halükarda bizim tarafı tutarım. Her takımımız için sevinirim. Birisi de çıkarsa ben sevinemiyorum kardeşim derse ne yapayım. Milli maçta da sevinemiyorsa bu duruma üzülürüm. Ama yapacak bir şey yok.

Fakat şu maçta sevinmeyin, derse ona da “bir dakika kardeşim, sana ne” deme hakkımız da olsun bir zahmet.

Birbirimize din dayatmaktan duygu dayatmaya kadar geldi mesele.

İşte bu din değil, dinciliktir. Sen güçlü isen senin dindarlığını dayatırsın. Başkası güçlü olursa kendi dindarlığını din diye yutturmaya çalışır.

Canım dinim de arada kaynar gider. Olan ona olur.   

Benim dindarlığımı kim belirler

Değerli okurlarım,

Bir de benim dindarlığım senin dindarlığın tartışmaları var.

Mesela voleybol takımına sevinelim mi sevinmeyelim mi, tartışmalarına giren dindarımız dinin korunmasını emrettiği hususlarda kayıtsız kalmaktadır. Neden?

Özelde çocukların genelde de bütün toplumun insan hakları meseleleri böyledir. Özelde çocuk tacizlerine duyarsızlık buna en büyük örnektir. Bunlara tepki vermek için illa ki falan sosyal medya hocası veya fenomeni bir şey mi yazmalı. Bizim az da olsa aklımız ve salim din anlayışımız yok mu?

Var mı? –Tartışacağız.

Siyasi konularda da duyarsızlık

Değerli okurlarım,

Maalesef siyasi konularda da duyarsızlık var. Mesela Estonya başbakanı ülkesini ziyaret eden Fener Rum Patriğine “Konstantinopolis Patriği” demiş. Ülkede tık yok. Konstantinopolis neresi kardeşim, diyen yok. Dindarlardan ses yok, milliyetçilerden ses yok, devleti kuran gelenek biziz diyenlerden hiç ses yok.

Neredesiniz babacanlar. Hani her şeye maydanoz oluyordunuz.

Bu mesele voleybol maçı kadar önemli değil mi?

***

Bir Soru

Daha önceki yazılarımda Kastamonu hakkında, Kastamonu’da yapılan uygulamalar hakkında sorular soracağımı açıkça ifade etmiştim.

Bugünkü sorum şu:

Kastamonu’nun simgelerinden birisi olan saat kulesinin sesi neden kısıldı?

Yaz aylarında –çoğu zaman da il dışından misafirimiz geldiğinde- uğradığımız yerlerden birisi de saat kulesindeki çay bahçesidir. Orada otururken pek çok defa bazı çocukların, saat tam saate gelirken saat kulesi altında saatin çalmasını beklediklerini gördüm. Anlaşılan o ki, aileler çocuklarına oraya gelmeden önce anlatmışlar. Saat kaçı gösteriyor ise saat kulesinden o kadar gong sesi duyulur, demişler. Bazıları da Kastamonu dışından gelmiş olduğu anlaşılan bu çocuklar o sesi duymak için bütün masumiyetleri ile dakikalarca saat kulesine bakıyorlar. Gözlerini alırlarsa çalmayacakmış gibi.

Ama dakikalar süren bu beklemenin sonu hüsranla bitiyor. Saat gongu vurmuyor.

Saatin sesi neden kısık acaba, makul bir açıklaması varsa ilgilisinden yetkilisinden öğrenmek isteriz.

***

Ne Zaman Düzelü?

Kendimiz için istediğimizi başkası için de gönülden isteyebildiğimiz zaman.

Sağlıcakla kalın.