Ömrü Kastamonu’ya adamanın bir kanıtı da dilekçe üzerine dilekçe yazmaktır, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından yerele dair toplumsal taleplerde bulunmaktır, usanmadan anlatmaktır…

Ebediyete göçen hemşerimiz Metin Boyacıoğlu’nun son iki dilekçesini okudukça yeni baştan öğrendim vatanperverliği.

Mustafa Afacan Köşe-26

Milli olmayı yeniden talim ettirdi bana iki dilekçe…

Yerele sımsıkı sarılmayı.

Yerli olmak…

Öğrenmeyi de içerir.

Hemşerimizin kaleme aldığı iki dilekçe de Kastamonu Belediye Başkanlığı’na yazılı…

Biri doğrudan başkanlığa, diğeri belediye meclisine sunulmak üzere başkanlığa.

Boyacıoğlu ailesi önümüzdeki günlerde her iki dilekçeyi de belediye yönetimine sunacaktır…

Sürecin devamı belediye yönetimi ve meclisi ile ilgili.

İlk dilekçe…

Hepkebirler mahallesindeki Keskinler Konağı önceki yıllarda belediye tarafından satın alınmış ve restoresi gerçekleştirilmişti, ancak henüz işlevsel hale getirilemedi. Pencereleri açık, yıpranma süreci başlamış. Dilekçe ile evvela konağın muhafaza altına alınması talep ediliyor, ardından da, konağın ya Kastamonu Araştırmaları Derneği’ne tahsisi ya da Kastamonu Olgunlaşma Enstitüsü’ne eklenmesi öneriliyor.

Diğer dilekçe…

“İstiklal Savaşı’nın kazanılmasında cephe gerisinde büyük fedakarlık gösteren Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Şeyh Ziyaeddin Efendi’nin isminin bir caddeye verilmesi” konusunda.

Bir pasaj…

“Geçen yıl belediyenize müracaatta bulunmuştuk. Maalesef bugüne kadar bir sonuç alamadık.”

Olsun da…

Varsın geç olsun.

Atabey Gazi yahut Hepkebirler mahallesinde bulunan “Şamlıoğlu” sokak öneriliyor…

“Böylece ekte dosyası bulunan Şeyh Ziyaeddin Uluoğlu’nun Kastamonu için yapmış olduğu fedakarlığın, isminin yaşatılarak yeni nesillere ulaştırılmasını sağlamış olacağız. Bu vefa örneğinin sayın meclisiniz tarafından yerine getirilmesini saygılarımızla arz ederiz.”

Her iki dilekçe de…

Sunulmaya hazır şekilde otomobilinde bulundu.

Sağlığı elverse…

Kendisi verecekti.

Vefa…

Hem söz konusu dilekçede talep edilen mekan ve kişiye hem de Metin Boyacıoğlu’na.

Not: 2017 tarihli bir gazete kupürü de yer alıyor dilekçe dosyasında…

“Şemsizade Ahmet Ziyaeddin Uluoğlu Paneli Yapıldı” başlıklı bir haber.

Türk Ocağı’nda düzenlenene panel ile alakalı…

“Burhan Baltacı, Mustafa Eski, Mesut Boyacıoğlu, Metin Boyacıoğlu” konuşmacılar.

Haber metninden bir pasaj…

“Emekli inşaat mühendisi Mehmet Mesut Boyacıoğlu aile ve Ahmet Ziyaeddin Uluoğlu hakkında bilgi vererek, Mustafa Kemal Paşa’nın Kastamonu ziyaretinde Terzi Emin Ağa konağında ziyarete gelen Ziyaeddin Efendi’yi ayakta karşılayarak ‘Ben hocalara saygı gösteririm, böyle hocalara ise ayağa kalkarım’ dediğini ifade etti.”

Mustafa Eski’nin “Şeyh Ziyaeddin Efendi” yazısını da illa okumak lazım…

“Şeyh Ziyaeddin Efendi; milli davaya gönülden inanmış bir kişiydi. Her müspet oluşumun içinde yer aldı, önderlik etti. Bu arada tehditlere de maruz kaldı. Muhalif kanattan birisi Ziyaeddin Efendi’ye ‘Hilafet ordusu geliyor, ibtida sizi asacaklar’ gibi laflar edince onun verdiği cevap ilginçtir: ‘Ölüm mukadder bir hadisedir, er veya geç olacaktır. Millet ve memleket uğrunda ölürsem benim için bahtiyarlıktır.’”   

Not 2: Metin Boyacıoğlu’nun cenaze merasiminde Murat Başesgioğlu herkesin takdirini kazanan bir konuşma yaptı…

Yukarıda ifade etmek istediklerimi fazlasıyla dile getirdi.

Hem Metin Boyacıoğlu’nu hem de aile büyüğü Şeyh Ziyaeddin Efendi’yi seçkin ve vefalı sözlerle andı…

Kalbimiz çarparak dinledik.

Elbette “hümanist” olacağız…

Dünyanın da ötesinde evren için iyilikler yapacağız.

Ancak…

Evvela “milli” olacağız.

Ulusumuzu, kültürümüzü, sınırlarımızı koruyacağız…

“Yurtta sulh, cihanda sulh”.

Ve…

“Yerli” olacağız.

Sokağımız, mahallemiz, şehrimiz…

Kastamonu için fedakarlık yapacağız.