Yalçın Hoca (Koçak) 2023 Haziran’ında yalan dünyadan göç eyledi ebediyete, kendir (kenevir) soymaktan eli nasır tutmuş emeğin memleketinde “belki olur” dedirtmişti yine, hatırası yeter…

Hayal kırıklarının memleketi değil miyiz, varsın olmasın, sonuna ermeden uyandığımız ilk rüya değil ya bu.

Hem çok da dertlenmemek gerekiyor…

Mevlana’ya atfedilen şekliyle “Bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur” deyip geçelim iyisi mi?

Ya da…

“Bir şeyin somut koşulları oluşmamışsa zaten olmaz” diyelim rasyonel yaklaşımla.

Afacan (2)-1

1930’larda ülkemizin kendir üretiminin 10 bin ton olduğu kaydediliyor, bu yekunun önemli kısmının toplam kendir ekim alanının üçte birine tekabül eden üretimi ile Kastamonu’nun karşıladığı vaki olsa gerek; Marsilya, Liverpool, Hamburg, Anvers başta olmak üzere Avrupa’nın Kastamonu’dan ihraç edilen 695 ton kenevire aşina olduğu da bilimsel kaynaklarda geçiyor…

Pakistan jütü ile girdiğimiz mücadelede kalenin anahtarını verip vermediğimiz mevzusuna girmiyorum.

Yalçın Hoca ilk görüşmemiz 2017’lerin sonu olsa gerek, 2018’in Şubat ayında kendir ile ilgili bir yazı yazmışım Kastamonu Gazetesi’nde, “ekelim/biçelim”…

(T)üretmek derdi ile.

2016 yılında yayımlanan “Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkındaki Yönetmelik” kapsamında Kastamonu, kenevir ekimine izin verilen 19 ilden biriydi, “yine” demiştik…

Kendirin payitahtına da bu yakışırdı. 

Afacan (1)-1

(Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’nda (KATSO) 2018 Mart’ının sonunda kenevir konferansı yapıldı…

Şehir dışından katılan Yalçın Hoca ve kenevire dair iş insanları ve bilim insanlarının yanı sıra Taşköprülü çiftçiler başta olmak üzere yerel dinamikler salonu doldurdu. 

Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat, (kalplerdeki nurlar içinde), 4 Nisan tarihli yazısına “Kastamonulular yeniden kendir ekiminin geliştirilmesini istiyorlar” başlığını attı…

“Mart ayı sonunda kenevir/kendir ekimine izin verilen 19 ilden biri olan Kastamonu’da Ticaret Sanayi Odası ev sahipliğinde Endüstriel Kenevir İnsiyatifi tarafından ‘Kendir Paneli’ düzenlenerek, geçmişte yılda 10 ton üretilip, içeride urgan ve kağıt yapımında kullanılan, yurtdışına ilaç, tekstil hammaddesi olarak ihraç edilen, ancak bir süredir üretiminden vazgeçilen kendir ekiminin geliştirilmesi için yapılması gerekenler ele alınmış… KATSO önderliğinde yapılan Kendir Paneli, eski dönemde yapılan ekimiyle kente değer katan ürünün, yeniden ekiminin ihya edilmesini amaçlıyor… Bu konuda yeni adımların atılması ve kentin sarımsak üretiminin yanı sıra, bir başka tarım ürününü de üreterek, gelir elde etmesi ve köylünün toprağa bağlanması amaçlanıyor. KATSO’nun bu girişiminin başarı ile sonuçlanmasını ve kentte kendir üretiminin yeniden kontrollü bir şekilde ihya edilmesini dilerim.”

Konferansın üzerinden bir yıl geçti kendir üretiminin nasıl yine Kastamonu’yla buluşturulacağının kafa emeği ile…

2019 Nisan’ının ilk haftasında Kastamonu Belediyesi ev sahipliğinde Azık Kendir Kenevir Kadın Kooperatifi ve Sarıkonak Kadın Kooperatifi işbirliğinde “Kastamonu Kenevirinin Endüstriyelleşmesi Çalıştayı” yapıldı.

Öncesinde Yılanlı Camii’nde toplanıldı…

Sonrasında kenevir ekimi yapıldı.

Kastamonu Belediyesi’nin (Tahsin Babaş ve Galip Vidinlioğlu) kenevir tarımının Kastamonu’da başlamasına yönelik ve hatta atölyeler eliyle katmadeğerli ürüne yol alması için verdikleri/verecekleri desteğe şahidim…

Yerel kalkınma böyle olur.

Ekim sezonunda Kastamonulu (t)üreticiler kenevir ekimi yaptı “az/çok”…

Tohumları tuttu/tutmadı.

2019 Kasım’ının ilk günlerinde…

Kastamonu Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) Kastamonu Şubesi kendir konferansı düzenledi “Kendir Başkenti Kastamonu” başlığıyla.

Yalçın Hoca panelde yine “beylik” söz etti…

“Bunun adı Türk keneviridir. Bu Hint keneviri değildir. Malımıza sahip çıkalım, bunun başkenti burasıdır, Kastamonu’dur. Türkiye, ekilebilir tarım alanlarının yüzde 12’sine endüstriyel kenevir ektiği gün, sırf bunun yağından 100 milyar dolar enerji gelir elde etmiş olacak.”

Kastamonu Gazetesi’ndeki başlık sürecin geleceğine dair “tembih” içeriyordu…

“Tespit tamam, iş hareketlenmede”.)

(Hareket oldu mu oldu…

Ancak, Kastamonuluya düşen ne hazindir ki yine “Türk Memet nöbete” oldu, “ekim işi”.

Oysa, kooperatifleşmekten bahsetmiştik 2018 ve 2019’da, tarımdan ürünleştirmeye kadar tüm sürecin üreticinin ve yerli girişimcinin nezdinde kalmasını hedeflemiştik…

Ne gezer!)

Not: Falih Rıfkı Akay’ın “Çankaya” kitabından bir pasaj…

“Bizden Belgrat’ı aldıkları zaman, düşman delegeleri Niş kasabasını da istemişlerdi. Osmanlı delegesi ayağa kalkarak:

Ne hacet, dedi. İstanbul’u da size verelim.

Babalarımız için Niş, İstanbul’a o kadar yakındı. Biz eğer Vardar’ı, Trablus’u, Girit’i ve Medine’yi bırakırsak, Türk milleti yaşayamaz sanıyorduk.

Çocuklarımızın Avrupa’sı Marmara ve Meriç’te bitiyor.”)