Kastamonu’muzun günümüzdeki siyasete meraklı nesli yakın tarihten “uzak”, geçmişin varlığının nasıl heba edildiğini bilmediği için bugünün yokluğunun nasıl varlığa çevrileceğinden bigane, evvelden habersiz olan ebede yelken açabilir mi?..

Ne “tüme” gidebiliyor ne de “tümden” gelebiliyor?

Ansiklopediden geçtim…

Yerel gazete dahi okumayan bir siyasetçi tayfası.

Aslı astarı “12 sayfa” birader…

Geometrideki “doğru” kavramı misali, Kastamonu’nun geçmişinden geleceğine sonsuz bir yolculuk, “hap” misali bilgi emre amade.

Üzerinde domates ekmek yer…

E bari o vakit olsun gözüne iki satır takılsın.

Gerek görmez…

Doğruya değil algıya muhtaçtır ne de olsa.

Yerleşimlere “şehir” hüviyeti veren siyasetçilerdir biraz da…

Şehir kimliğine dair hassasiyette ipin ucunu kaçırdılar mı, “imam-cemaat” misali, topluma kabahat bulmak yersiz olur.

Okuyun arkadaşlar…

Kent tarihi okuyun.

Kastamonu’nun potansiyelini anlayın…

Algı ile ne peynir gemisi yürür ne de değirmen döner.

(Son yazımı “Kastamonu Et Kombinası” ile mühürlemiştim…

Yaradır sinede.

Et kombinasını kaybeden bir il…

Tarım ve hayvancılıkta kolayına belini doğrultamaz.

Kastamonu omurgasını kaybetti 1995’de…

Çeyrek asırdır “kötürüm”.

Satıldı et kombinası…

Atıldı Kastamonu oyundan.

Kıymetli hemşerimiz Yavuz Seven uzun uzadıya yazmış o günleri…

Sağ olsun yazıdaki kederi paylaşmış.

“125 çalışanı vardı” diyor, hem üreticiye hem de esnafa katkısından söz ediyor, kombinanın son müdürü İsmet Bey’i anlatıyor…

Kombinanın satış sürecini detaylı anlatıyor mesajında ancak hafızasının isim ve rakamlarda yanılabileceğini göz önünde tutarak aynen almıyorum.

Kastamonu Belediyesi ihaleye giriyor, ihalede rekabet şartları bu nedenle oluşmuyor, belediye yüzde 5 hisse sahibi olarak bir özel sektör firması ile kombinayı satın alıyor…

400 dönüm arazi, soğuk hava deposu, kesimhane.

Değer tespit davası açıyor bir hemşerimiz…

Mahkeme keşfinde kesilen bir keçi ulusal basına malzeme oluyor.

Ardından…

Kastamonu Holding satın alıyor kombinayı.

Askeriyeye satıyor…

Hikaye uzayıp gidiyor.

Bu hikayenin ana teması ne?..

“Kastamonu’da tarım ve hayvancılığın omurgasının sökülmesi.”

Olan oldu…

Bu saatte ne yapılması lazım omurgayı yerine takmak için, “kooperatifçilik” illa, “taban örgütlenmesi”.

Çok ortaklılık…

İnovasyon.

AR-GE…

Teknoloji.

Akademik bilgi?..

Üniversite nerede?)

Not: Bir belediye başkan adayının broşürleri kapıma bırakılmış, projelerinden biri “2-5” yaş çocuğu olan ailelere talep etmeleri halinde aylık 8 litre süt verileceği ve bu sütün yerli üreticilerden sağlanacağı şeklinde…

Kastamonu’nun tarım ve hayvancılık kapasitesi, süt işleme altyapısı, organizasyon gücü bu projenin gerçekleşmesine mani değil anlaşılan!

Senelerdir “tarım ve hayvancılık” yazıları yazıyorum…

Yerli üreticiden süt toplayıp tüketiciye doğrudan sunamazsınız, kanun var nizam var, olanaksız.

Ki…

Kastamonu’nun mevcut süt üretimi zaten yetersiz, ilimizdeki kimi süt işleme tesislerine il dışından süt geliyor, kilometrelerce öteden hem de.

Sütü ancak “hastalıktan ari işletme” ruhsatı olan ilimizdeki üç beş çiftlikten alabilirsiniz…

O da ne “yerli üretici” kavramının içini doldurur ne de miktar olarak yeterli gelir.

Hadi aldınız…

Pastörize tesisiniz var mı?

Soğuk zincir var mı?..

Lojistik altyapı hakeza.

Yanılmayı çok ama çok isterim iddialarımda…

Varsın şehrin çocukları belediye kaynaklı süt içsin.

Tane tane anlatılırsa sevinirim…

Çok heyecan verici bir proje neticede.