Kültür ve Turizm Bakanlığı “Ocak” ayı turizm istatistiğini açıkladı, ülkemize giren yabancı turist sayısı “2 milyon 47 bin 27”, rekora rekor demeyen önceki yılın  “Ocak” ayına göre artış “yüzde 2,05”…

Kastamonu’da durum ne?

Kaç yabancı turist ağırladık?..

Yerli turist yahut?

Bakanlık “aylık” periyotta çalışıyor…

Taşra teşkilatları yıllık mı?

“Ay” bile uzun…

“Hafta” baz alınmalı ki kar ve ziyan anbean ölçülebilsin, tren kaçmasın, tempo artırılabilsin.

Kastamonu’ya giren yerli yahut yabancı turistten memura ne?..

Hele bir de “liyakat” söz konusu değilse atamalarda.

(Meşhur sözdür Kastamonu’da…

“Benim adamım olsun da varsın sabahtan akşama koltuğunda küp gibi otursun”.

Siyasilere yakıştırılır bu laf…

Yıllarca görmedik mi zaten, kamunun adeta her kurumunda, “benim adamım” da “benim adamım”.

Siyasilerin etrafında “pervane” kamu idarecileri…

El pençe.

Allah’vere değişiyor mu ne?..

Liyakat baş tacı ilimizde.)

Bizatihi sektör talep etmezse…

Memurun umurunda mı sosyoekonomik düzlemde başını havaya kaldırmış kaldırmamış Kastamonu?

“Hesap sormak” zaten yok Kastamonu’nun vatandaş geleneğinde…

İdareciler baş tacı.

(Bu gelenek de yıkılıyor…

Vatandaşın sesi daha gür çıkmaya başladı.

Hakkını arayan vatandaşlar sayesinde şehirler gelişir…

Kastamonu da bu rotaya girdi.)

Sorumuza dönelim…

Ocak ayında kaç yabancı turist giriş yaptı Kastamonu’ya?

Gecelik harcama tutarlarının ortalaması kaç dolar oldu?..

Sektörel dağılımı ne?

Yerli turist için de aynı hesabı yapabiliriz?..

Günlük harcama bariyerleri ne?  

(Kış turizmi sezonu bitti bitiyor…

Şehre katkısı ne?

Ne ders aldık geride bırakmakta olduğumuz sezondan?..

Kayak tesislerinde geceleyenler şehir merkezine indiler mi?

Güya, kış turizminin meyvesini şehirdeki işletmeler de yiyecekti, ezelden beri söylenir durur bu…

Yediler mi?

Şehir sakinlerinin kış turizm tesisleriyle bağı ne?..

Memlekette kayak yapabilen az bir kitle var, neden yaygınlaştırılmıyor, kış turizmi illa “varsıl eğlencesi” olmak zorunda mı?

Kış sporlarının halkın tamamını kapsaması yönünde kamunun ne planlaması var?..

Dağ, halkın tamamının değil mi?

Varsıl kayak yapsın…

Yoksun seyir etsin.)

Not: “Kırışmak” kelimesi var…

“Kavram” bir nevi aslında.

Çünkü bu kelime ile Kastamonulu, uzun uzadıya anlatılsa da bitmeyecek bir durumu anlar ve anlatır, açıklamaya mahal bırakmadan…

Olumsuz içerik taşır.

“Hiçbir eylemde bulunmadan, eli belinde, dinler dinlemez, ama mevzunun tam da ortasındaymış, emeğin çoğunu veriyormuş gibi hal ve harekette bulunmaya” denir…

Kamu idarecileri, meslek odası yetkilileri, sivil toplum örgütü temsilcileri için kullanılır genelde.

Fikir ileri sürmez…

Tırnağını dahi taşın altına koymaz.

Pişmiş aşa su katmaz…

Hoş, pişmemiş aşa da su katmaz, tencerenin tütüşünü izler.

El beldedir…

İşi bilenlerde ise el çenededir.

Dinler gibi yapar…

İçinden uyur.

Kırışmakla geçer ömürleri…

Farkına varmadan.