Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı M. Fatih Şerifoğlu, İnebolu Toplum Sağlığı Merkezi tarafından muhtarlara yönelik düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuştu, cümlelerini okudukça “infial” dalgaları ortasında kaldım yeminle…

Günümüzde vatandaşın sağlığa bakış ve yaklaşım fotoğrafı tüm fecaati ile ifade edilmiş yetkili ağız tarafından.

Şerifoğlu’nun söylediklerinin bir miktarına ilişkin geçmişte yazılarım oldu ama yetkili bir ağızdan bu kadar malumat ile burun buruna gelmek…

Ürküttü.

İnanamadım…

Tekrar okudum.  

Sağlık sistemi “tek taraflı” bir süreç değil, bizatihi vatandaşın da içinde olması gereken “çift taraflı” işbirliğini içeriyor, aksi halde sağlık kuruluşlarının yekun çabası havanda su dövmenin ötesine geçemez…

Geçmiyor da.

Hele, “koruyucu sağlık hizmetleri” ünitesinde, asla fayda sağlamaz…

Kamu kaynaklarının heba olması caba.

Şerifoğlu’nun açıklamaları dünkü gazetemizde boylu boyunca yayımlandı…

Lütfen okumayanlar okusun.

Bazı paragrafların üzerinden yeniden gitmekte fayda var…

2023 yılındaki hallerimiz.

Evvela…

İnebolu’da muhtarlara yönelik olarak düzenlenen bilgilendirme toplantısına 91 köy ve mahalle muhtarından yaklaşık 40’ı katıldı, yarıdan bile az, siyasetçi gelse koşar gelirler miydi?

Muhtar bigane kalınca…

Balık baştan kokuyor.

En hassas konu aşağıdaki…

Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri, bakanlığın uygulamalarından hariç olarak, ilimizde tüm TSM’lerin desteğiyle bir tarama programı yaptı, Kastamonu’nun her noktasına gidildi, 13 bin çocuğun ayağına kadar varıldı, 8 bin çocuk tarandı, 5 bin çocuğun taranmasına aileleri izin vermedi ama.

Taramada yapılan sadece çocuğun kilo, boy, kol çevresi ölçümüydü, ne iğne ne de kan alındı. Hekimler ailelere anlattılar, fayda vermedi… Bu nedir, cehalet mi, ilgisizlik mi?

Devamı var…

İnebolu’da “skolyoz” taraması yapıldı 5, 6 ve 7’nci sınıflardaki “653” çocuk tarama kapsamına alındı, “470” çocuğun ailesi izin verdi, 470 çocuğun 62’si “riskli” çıktı, 470 çocuğun fiziksel gelişim anlamında 44’ünde “fiziksel gelişim düşüklüğü” çıktı, 59’u “şişman”, 77’si “obez”.

E peki taranmalarına ailelerince onay verilmeyen “183” çocuğun durumu nedir?..

Meçhul.

Fecaat devam ediyor…

Yeni doğan bebeklerinden “topuk kanı” aldırmamak için hastane yerine evde doğumu tercih eden aileler var, e kardeşim çocuğunuza kastınız, bu nasıl cehalet?

Misal…

Kastamonu’da 32 ailemiz “aşı reddi” yaptı, 3 aile hastanede doğuma güvenmiyor.

“Tansiyon, kalp, diyabet, astım” gibi hastalıklardan ölüm oranı dünyada “yüzde 76”, Türkiye ortalaması “yüzde 88”, Şerifoğlu’nun ifadesine göre “Kastamonu’da daha da kötü”…

Başlıca sebep “yanlış beslenme ve hareketsizlik”.

Geçtiğimiz yıl “11” bebek “tamamen yanlış kararlar ya da önlenebilir durumlardan” dolayı vefat etti...

Yazık değil mi?

Kastamonu’da 300’e yakın bebeğin evinde ziyaret edilmesi gerekiyordu…

120 aile reddetti.

Kanser taraması…

İnebolu’da misal, taranması gereken her 100 kişiden sadece 15’i taranabildi, Kastamonu’da “büyük abdest” numunesi verilme oranı “yüzde 3”, ilginç değil mi kanser taramasına ilginin düşük olması.

Bağımlılıkla mücadele…

Ergen çocuklarda telefon ve bilgisayar üzerinden kumar oynamak mı ararsınız, uyuşturucu kullanımı mı, fecaat.

Yukarıda yazdıklarıma da inanamadım…

Bu devirde şikayet ettiklerimize bakar mısınız?

Bizatihi çocukları üzerinde sağlık uygulamalarına karşı çıkan ailelere yönelik kanun, yönetmelik, kamu erki ne düşünür?..

Hakikaten nedir bu cehaletin çözümü.