Ülkemizin en gözde turizm kongrelerinden biri üniversitemizce düzenlenecek, “24. Ulusal Turizm Kongresi”, ana başlığı “Tabiat Turizmi”…

Tam da Kastamonu’ya lazım gelen turizm çeşidi.

“19-21 Eylül” tarihlerinde turizm sektörünün “bilim” kalbi şehrimizde atacak…

İlimizin sektörde “iddiasını ortaya koyması” namına büyük etiket ve illa ki fırsat.

Turizme meftun üniversitelerin ev sahibi olmak için birbirleriyle yarıştıkları bir “kongre” bu…

Kapanın elinde kalmıyor, emek veren sahiplenebiliyor anca, o emek de az buz değil.

Ne emekle Kastamonu Üniversitesi’nde kaldı…

Kaç ayın koşturmacası.

Planlama…

Sabır.

Nihayetinde…

Rüştünü ispat edebilmiş fakülte olabilmek, akademisyeni ve öğrencisi, yayımları ile.

Üniversitemizin turizm akademisi dalında “lobi” gücünü göstermesi açısından dikkate değer bir “zafer” bu…

Öyle görünüyor ki turizm fakültemizin akademi dünyasında “ağırlığı” kütlesinden büyük.

Yurtdışı ve il dışından pek çok katılımcı gelecek kongreye…

“Uluslararası”.

Kastamonu turizm camiasının da, kamu ve özel sektör, kongreyi nefesini tutarak takip edeceğinden şüphe yok…

Kolayına ele geçecek fırsat değil.

“Yol haritası” diyoruz ya…

Alın bize “pusula”.

Büyük emek…

Takdir ve teşekkürle.

(Böylesi bir organizasyonu Kastamonu’ya kazandırmak için “maraton koşucusu” olmak lazım…

Kısa mesafe koşucularının altından kalkacağı iş değil.

Maratonun geçmiş kilometrelerine baktım…

“Tabiat Turizmi Sempozyumu, Lisansüstü Turizm Öğrencileri Kongresi, Uluslararası Gastronomi Kongresi, Batı Karadeniz Tabiat Turizmi Sempozyumu, Turizm Kongresi”.

  

Dahası…

Onlarca çalıştay, panel, oturum, sosyal sorumluluk projesi.

İlin birçok dinamiğini imeceye katan…

“Liseli Şefler Yarışması” misal.

Şefin liselisi mi olur?..

Emek verene has.

Her biri maratonun birer etabıydı…

Bitiş çizgisi olmayan bir maraton bu üstelik.

Koş akademisyen koş…

Aynı ritimde.

Biri bittiğinde diğer etkinliğin hazırlığının başladığı bir “akademi disiplini”…

Sürekli “koşuda kalmak”.

“Prof. Dr. Alptekin Sökmen”…

“Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı”.

Deli dolu…

Sürekli istim üstünde.

Kastamonu için sürekli koşuyor…

Ciğerine sağlık.)

Not: Yoksulluğu “görünür kılan” her siyasi anlayıştan ürperiyorum…

“Yoksul” kelamı olmasa eli “sinek ikili” siyaset esnafının.

Hele çocuklar üzerinden yürütülen “yoksul edebiyatı”…

En “para edeni”.

“Varsıldan aldım yoksula verdim”…

En berbat “Robin Hood” modifiyesi.

“Yoksul, yoksul, yoksul”…

Etiketlediğinde geri dönüşü olmaz.

Balık vermeyip de balık tutmayı öğretmek işine gelmiyor siyaset esnafının…

Özgürleşen bireyin kimseye eyvallahı kalmıyor çünkü.

Nerede “sosyal yardım” varsa…

Orada “efendi kültü” vardır.

Yıkılması gereken de odur…

Korkar Spartaküs’lerden tüm ideolojiler.