Gazi Stadı’nı çok gördüm çok gördüm de böylesine coşkun bir sel gibi ilk kez gördüm, “kapalı, maraton, portatif” doldu taştı, bir tribün dolusu vatandaş da dışarı da kaldı…

Tarihi bir gündü Iğdır maçı.

“GMG Kastamonuspor bir futbol kulübünün ötesinde”…

Bir kez daha kanıtlandı bu gerçek.

Spor kulübünün de fersah ilerisinde…

Mevzu spor bilimlerinin ötesinde “sosyolojik”.

Lig şampiyonluğu az gelir halkın bu sevdasını anla(t)maya…

“Bir millet uyanıyor”.

Türkiye Kupası’nda yine Gazi Stadı’nda oynanan Galatasaray maçı misal yıllar önce…

O da benzer “halk hareketi” idi.

Kastamonulular, “futboldan başka bir şey” için stattaydı, ekran başındaydı…

Bir nevi “var olma” iradesiydi.

Türkiye Kupası’nda aynı sezon Kasımpaşa’yı elediğimizde de tur atlamak az kalır o heyecanı tarif etmeye…

“İstanbul seni bir gün yeneceğim” sözünün tam da vücut bulmasıydı besbelli.

Hayatın genelindeki yoksunluğu yaşayarak üstelik…

Kasımpaşa maçının uzatma bölümünde de takımlar yenişemeyince iş penaltılara uzamıştı, gün kısa, arazöz farlarının aydınlatmasıyla kale görülebilmişti 9.15’ten.

(Iğdır sahasında gece aydınlatması var…

Gazi Stadı’nda yok.

“İstanbul bir gün seni yeneceğiz”…

Sözümüz olsun.

“Gece aydınlatmalı stat”…

Eninde sonunda Kastamonu’ya da gelecek.

Gerekçemiz var…

GMG Kastamonuspor.)

Toplumsal saflığını yitiren, aldığı ve verdiği göçle “Kastamonu Kimliği” tedavülden kalkmaya yüz tutan, sosyal hayatın her masasında eli zayıflayan Kastamonu…

GMG Kastamonuspor ile “ses” veriyor.

“Buradayım” diyor…

“Bayrak açıyor”.

Çok bir şey kalmadı günümüzde…

Kastamonu aidiyetini bünyesinde biriktirecek ve yeniden üretecek.

Her ekonomik ve sosyal kesimden Kastamonuluyu aynı katar içinde yürüten “GMG Kastamonuspor” var elde…

Siyasileri bile aynı ufukta birleştiriyor.

Kendisini Kastamonulu hissetmeyenlerin asla yüz verecekleri bir tutku değil bu…

Futbol piyasası günümüzde o kadar derin ve geniş bir coğrafya halini aldı ki, pekala, bir İngiliz kulübünün canhıraş taraftarı olmak mümkün.

GMG Kastamonuspor sadece “Kastamonuluyum” kimliğini içerenlerin kulübü…

“Sosyal çatısı”.

Yenersek “dünyayı yeniyoruz”…

Kaybedersek puandan fazlası elimizde sabun köpüğü gibi uçup gidiyor.

Mesele futbolda lig atlamak değil…

Hayatın her cephesine sancağı dikmek.

Amiral gemisidir…

Kastamonu Kimliği’nin.

Not: Aman etmeyin…

Seçim döneminde ne kamu kurumlarına siyaset bulaştırın ne de kamu kurumlarını siyasete bulaştırın.

Siyasetçiler kamu kurumlarını ayaküstü ziyaret etsinler de…

Kamu kurumlarında bağdaş kurup siyaset yapmasınlar.

Görüyoruz…

“Ne merkezi” olduğunu anlayamadığımız kamu mekanlarındaki siyaset şovlarını.

Devlet kurumunda siyasi etkinlik olmaz…

Olmamalı.

Keza…

Kamu çalışanları siyaset masalarının misafiri olmamalı.

Maşallah başa güreşen her siyasi partinin arka bahçesinde sendika gülleri…

Siyaset zamanı coşuyor bülbülleri.

Olmaz…

Kararında kalsın.