Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “dokumacılık” mesleğinde verdiği “sanatçı” onuruna sahipti, ömrü “sanatkarlık” ve “zanaatkarlık” yokuşlarını tırmanmakla geçti, hep çıktı bir bir ustalık merdivenlerini…

Ne meslekte ne de insanlıkta asla tek basamak inmedi.

İnsaniyette de sanatkardı…

Karınca dahi ezmeden ömür koşusunu tamamladı.

Nasıl ki dokumacılık sanatını ölümsüz kılanlar kervanının bir neferi ise “Mustafa Temekoğlu”..

İsmi ve emeği de ölümsüz olacaktır.

“Sanatçılar ölmez”..

Eserlerinin bir kıvrımında, bir ipliğinde, bir renginde dahi olsa ilelebet yaşayacak.

Temekoğlu’nun ismi Kastamonu’nun dokumacılık sanatının envai içeriklerinde ilelebet asılı kalacak…

Tek koridorla yetinmeyen, dokumacılık alanında farklı koridorları bulan ya da kendisi açan, tek iklimle yetinmeyen bir ustaydı.

Asla gönlünden sıyırmadığı emeği ile Kastamonu tarihinin de bir köşesine oturdu…

Dokumacılık tarihi konuşulurken uzun paragraflardan biri “Mustafa Temekoğlu” olacak.

(Mustafa Temekoğlu ile dükkan komşuluğu yaptım…

Omuz başımdaki dükkandı.

Komşuluğu öğrendim…

Ağabeyliği öğrendim.

Toy zamanlarımdı…

Sabrı öğrendim.

Annesi Fikriye Temekoğlu’nun ömrü uzun olsun…

Medrese’ye dokuma tezgahını getirdi.

Medrese seneler boyu dokuma tezgahı sesi ile inledi…

Emeğin sesiydi, tarihin sesiydi, vefanın sesiydi.

Mustafa Afacan Köşe Yazısı

Temekoğlu Ailesi…

Kastamonu’nun köklü ailesidir, baba Döşemeci Tayyar Bey’den itibaren bilirim, zanaatkarlık babadan oğula.

Kastamonu bir sanatkarını/zanaatkarını ebediyete uğurladı…

Yeri dolmayacak bir evlat.

Mustafa Temekoğlu’na rahmet olsun…

Cennet mekan.)

NOT: Suyu musluktan içerim…

Suyun endüstrileşmesine karşıyım, özelleşmesine isyankarım, kamu malıdır su.

“Paket su”…

Sosyal gelişememenin en net nişanesi.

Nerede musluk görsem…

Ağzımı dayarım.

Gerçi “dayamasam” ne fayda, paket su tüketimine dayanmak kaç para, bir buçuk litre su olmuş büfede 15 TL…

Afrika mı burası birader?

Geçtiğimiz Pazar günü eşim iki şişe su getirdi odaya…

“Biri musluk, biri hazır su”.

“İçme diyorum kaç kere musluktan”...

Fırçayı yediğimle kaldım.

Sosyal medyadan paylaştım…

Güzergah verdim.

Mesele suyun “kirli” olması değil…

“Uyarılmamak”.

Nihayetinde bir arıza yahut kazı işinden dolayı su kirlenmiş olabilir…

“Kerbela” değil neticede, susuz kalmak mesele değil, kes hatta.

Güzergahlara ilişkin iletişim adresleri var su tüketicilerinin belediyede…

Su borcu bildiren sistem pekala su arızası da bildirebilir.

Suyu analiz eden kamu kurumundan soruşturdum…

Su analiz sonuçlarının belediyenin web sitesinden yayımlandığını ifade ettiler.

Sevindim…

“Şeffaf belediyecilik”.

Belediye web sitesine girdim…

“Hazırlanıyor”.

Bekledim…

Ses çıkmadı uzun dakikalar boyu.

Meselenin bir ucu “sürdürülebilirlik”…

Evimdeki musluk suyunu kaç gün daha içmeyeceğim, “göz” ile analiz ne kadar güvenli, illa paket su tüketicisi mi olayım?

Mustafa Afacan Köşe (3)-11