Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz Cuma günü tüm kamu kurumlarına genelge gönderdi, harcamalarda “tasarruf” istedi, kaynakların etkili kullanılmasını hatırlattı…

Milyon milyon liralık makam aracı saltanatına son!

Deprem kaynaklı maliyetler haricindeki tüm harcamaların gözden geçirilmesi isteniyor genelgede…

“Kamu kurum ve kuruluşları, taşınmaz edinimi ve kiralanması, resmi taşıt edinimi ve kullanımı, haberleşme giderleri, personel görevlendirmeleri, basın ve yayın giderleri, kırtasiye ve demirbaş alımları gibi giderlerini tasarruf kurallarına uygun gerçekleştirecek.”

Üst amirden alt amire kadar altlarındaki makam araçları derhal satıla, nasıl ki düz memur kurum servisi yahut kendi imkanları ile işe gelip gidiyorsa amir kesimi de aynı ulaşıma tabi kılına, şehir dışına tarifeli otobüs ile gidile…

Evvela iğne kendine batırıla.  

Yerel gazete abonelikleri tez iptal edile…

Kapıdan içeri sokulmaya.

Kağıt alınmaya…

Taş tabletlere geri dönüle.

Telefon ve internet hatları kapatıla…

Dumanla haberleşile.

İlaveten…

Temsil, tören, ağırlama, tanıtım ve personel giderleri, enerji ve su alımları, personel servisi hizmetine ilişkin giderler ve diğer hususlarda da tasarrufa gidilecek.

Çiçekçinin hesabı kesile…

Bahçelerden doğal çiçek toplana.

Personel servisi sabah olsun…

Akşam iptal edile.

Kurumdaki sebiller kaldırıla…

Personel kendi suyunu kendisi getire.

Kışın kalorifer yakılmaya…

Kalın giyinile.

Bu sayede…

Bütçe denk gele.

Not: Bir “yorgun mermi” mevzusu çıktı…

Durup dururken gökten tepene mermi düşüyor.

Şakası yok…

Can aldığı vaki.

“Aklını silahla bozmak” şeklinde tabir edilen bir hastalık var…

Dibine inildiğinde ilginç psikolojik köklere ulaşmak mümkün.

Kimi çıkan sese meftun…

Kimi verdiği tahakküm gücüne.

Hastalık işte…

Farklı temellerden vücut bulabiliyor.

Balon patlatmaktan bir farkı olmasa…

Herkes bir elinde toplu iğne, bir elinde şişirilmiş balon ile dolaşır, pundunu bulduğunda patlatıp zevke erer.

Meskun mahalde patlatıyor güya…

Ormanda mantar toplayan yahut hayvan otlatan vatandaş olacağı akla gelmiyor.

İsabet ettiğini olduğu yere seriyor…

Vadesi dolmayan yaşıyor.

Ruhsatlı silah ve ruhsatsız silah ayrımı var bir de…

Silah ruhsatı vermek evvel zaman İçişleri Bakanlığı’nda idi, belli aralıklarla illerden talep dosyaları Ankara’ya giderdi, zamanlar yığılmadan yıldı bakanlık ve valilikleri görevli kıldı.

Valiliklere geçince ruhsat işi…

Talepçilerin işi kolaylaştı.

Hele bir “Fen Edebiyat Fakültesi” kurulma hikayesi var Kastamonu’nun, hiç girmeyeyim, manşet oluruz büyük basına…

Film çekilse yeri.

Kastamonu’da güvenlik güçleri haricindeki ruhsatlı silah sayısı nedir?..

Silah ruhsatına dayanak teşkil eden “can güvenliği” mevzusunu yorumdan çıkarmanın bir yolu var mıdır?

Silah karşıtı bir kampanya filan…

Olacak iş değil Kastamonu’da.

Tepemizi kollayalım…

Ne olur ne olmaz.