Hayata dezavatajlı olarak başlamış olan ya da sonradan buna maruz kalan bireyleri daha yakından tanımamız, sorunlarına, beklentilerine doğru yaklaşabilmemiz ve farkındalık yaratabilmek adına başladığımız yazı dizisi, Sakatlar Derneği ile devam ediyor.
Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu Şubesi’nin Kurucu Başkanı Serhat Yolasığmaz, dernek kurma nedeni ve sürecini şöyle anlatıyor:
“1999 yılında geçirmiş olduğum bir trafik kazası var. Eski işime devam edemeyeceğim için biraz toparlanınca, yeni iş imkanlarıyla ilgilenmeye başladım. Engelli alımıyla ilgili Ankara’daki bir sınava gittiğimde, bir şey dikkatimi çekti. Sınav için gelenler, grup grup duruyorlardı. Merak edip, sorduğumda, hepsinin şehirlerindeki dernekler aracılığıyla geldiklerini öğrendim. Bu bende bir kıvılcım oluşturdu.
Öncelikle engelli derneklerini araştırdım. Türkiye’nin en köklü derneğinin şubesi olmayı daha uygun gördüm. Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuş olan Türkiye Sakatlar Derneği’nin Kastamonu Şubesi’ni 20 Temmuz 2000 tarihinde açtık. “
Başkan Yolasığmaz, bundan 20-25 yıl önce engelliye bakış açısının çok farklı olduğunu, onların ihtiyaç sahibi olarak görüldüğünü ifade ediyor. Engellilerden çalışıp, para kazanan da yok denecek kadar azdı. O yıllarda Kastamonu’da yalnızca görme engelli bir çift Devlet Su İşleri’nde çalışıyorlardı. Bu abla ve abimizden başka kendi ayakları üzerinde durup, hayatını kazanan yoktu.
Zaten o tarihlerde okul ve hastane de dahil olmak üzere hiçbir kurumda engelli erişebilirliği (engelli giriş çıkışı vb) yoktu. Hatta derneğimizi yeni açtığımız tarihlerde bu konuda Belediye’ye bir yazı yazıp, şehirde kaç tane engelli rampası vardır? Diye sorduk. Bize, 1 tane olduğu cevabı geldi. O da Şeref Yazıhanesi diye bilinen esnafın, eşya taşımak için yapmış olduğu, engelli arabasının sığmayacağı kadar dar bir rampaydı.
İlk yılımız bu şekilde sorunlarımızı tespitle geçti. Dernek binasını açmak 1,5 senemizi aldı. Kimse yerini bize kiraya vermek istemiyordu, engellilerin birlik olup, toplanmalarına alışkın değillerdi, ürküyorlardı. Bir kooperatif binasında başlamıştık ki Nuhoğlu ailesi bize kollarını açtı. Ecz. Sait Nuhoğlu Topçuoğlu İş Merkezi’ndeki dükkanını hiç kira istemeden bize tahsis etti. 9 yıl boyunca orada kaldık.”
Sakatlar Derneği Kastamonu Şubesi Başkanı Serhat Yolasığmaz’a bu süreçte yaptıkları çalışmaları soruyorum, anlatıyor:
“24 kişi ile başladık. Şimdi kayıtlı, bin kadar aktif üyemiz var. Ayrıca ilçeler de dahil olmak üzere takip ettiğimiz beş bine yakın kayıtlı dosya var.
Bazı kararlar alarak işe başladık. Önceliğimiz; toplumdaki engelli bilincini değiştirmenin gerekliliğiydi. Engellinin; ihtiyaç sahibi, yardıma muhtaç, sorunlu insan gibi görülmesini ortadan kaldırmak için, öncelikle ‘bağış toplamayalım’ dedik.
Bu karar sonucunda da Dernek’te kalemlik, maket gemi, atık cd den saat gibi hediyelik eşyalar yaparak, bağış almadan derneğimizi ayakta tutmayı başardık. Bundan üyelerimiz de kazanıyordu ama en önemli kazanç; bakış açısının değişmesi oldu.
Engellilere fırsat verildiğinde başarılı olabileceği, topluma kazandırılabileceğini göstermiş olduk. Festival, fuar gibi her etkinliğe, kurumsal programlara katıldık. Artık yoklamada var olduk. 2003’lerde bu bilince ulaşarak, 1. Engelimizi kaldırmış olduk.”
Başkan Yolasığmaz, ikinci hedeflerinin ise isimleriyle ifade edilmek olduğunu söylüyor. Bir çok insan, ismiyle hitabı eksik bulup, illaki adının başında uzun uzun ünvanlar olsun, derken engelli kardeşlerimiz takma adlarla değil, kendi adlarıyla anılmak istiyorlar.
Bu konuyu herkesin derin derin düşünmesi gerekiyor. Sakatlar Derneği Başkanı Serhat Yolasığmaz’ın kendi cümleleri ile dinliyoruz:
“İnsanlar bizi engelli organlarımızla; tanımlamasınlar, isimlerimizle ifade etsinler. İsmimizin başına topal, kör, kambur veya sağır diye lakaplar takılmadan, işimiz, mesleğimiz, becerimiz ve yalnızca adlarımız ile hitap edilmesini istiyoruz.
Toplum ile engelli arasında bağlantı kurmak da çok önemli, gece gündüz emek verdik. Evlerde saklanılan, utanılan engellilerden, bugün topluma kazandırılmış, kabul edilmiş bireylere geldik.
Engelliler ilgili bir kurum yoktu. Tüm faaliyetleri ve bağlantıları derneğimiz kuruyordu. Sosyal yaşam, eğitim ve istihdam alanlarındaki eksikleri gidermemiz gerekiyordu. Bu aşamada mimari engellerle savaşmaya başladık.
Engellilerimiz, Devlet Hastanesi’nden heyet raporu almaya bile, bir yakınının sırtında gidebiliyorlardı. Okullarda engelli giriş çıkışı yoktu. Eğitim olmayınca iş sahibi olmak, toplumda yer almak zor. Mimari engeller ile ilgili savaşımızın karşılığını almaya başladık. 2008 yılından itibaren kanun ile zorunlu hale geldi.
O dönemdeki Kastamonu Belediye Başkanı Turhan Topçuoğlu, Derneğimizin açılışında yaptığı konuşmada;
‘Bugün burada bir perde açıldı. Artık biz engellileri görüyor, biliyor olacağız. Ve sorunlarını birlikte çözeceğiz’ demişti.
Halk Eğitim Merkezi ile birlikte okur yazarlık kursu açtık. İlkokulu bile okuyamamış bir kızımız, okuma yazma kurslarımızı bitirince, ilk okuldan başlayıp, açık liseye kadar geldi. Onu da bitirince, açık öğrenimden 3 üniversiteden mezun oldu. Şimdi Cide’de memur olarak çalışıyor.
Okutabildiğimiz arkadaşlarımızın işe girmeleri için de destek verdik. Engelleri onlara dezavantaj ise; nitelikli olmalarını sağlayarak, avantajlı bir konuma getirmeye çaba harcıyoruz. Sürekli özel teşebbüs ve kurumlardan talep edip, engellilere istihdam sağlamaya çalıştık.”
Sendikacı bir aileden gelen Türkiye Sakatlar Konfederasyonu İl Temsilcisi de olan Başkan Yolasığmaz’a 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ile ilgili düşüncesini soruyorum, yanıtlıyor:
“O gün yer gök bizi seviyor. Herkes ziyaret ediyor. Sorunlarımızı anlatmamız için bu bir fırsat ama ertesi gün unutulmazsa, 364 gün biz yokmuşuz gibi davranılmazsa çok güzel.
Engellilik, eski yıllarda Allah’ın insana bu dünyada verdiği ceza gibi görülüyordu. Allah’ım ne suç işledim de başıma geldi diye düşünülüyordu. Biz günah unsuru değiliz.
2004 ya da 2005 yılında Ankara’da katıldığım Engelli Çalıştayı’nda eski Türk filmlerinde hep böyle konular işlendiği, halkın da bundan etkilendiği gündeme geldi. Kötü bir adam, kaza geçirerek engelli olup, ya da başkalarına zarar veren kişilerin çocukları hasta, engelli doğup, yaptıklarının günahını çekiyorlar, şeklinde filmler vardı.
Çalıştay sonucunda bir heyet oluşturuldu ve film yapımcıları, senaristler ziyaret edilerek, bu konu anlatıldı.
Şimdiki filmlerde böyle değil. Engelliler de filmlerde normal insanlar olarak yer alıyorlar. Hatta çizgi filmlerde protezleriyle görünüp, kahramanlıklar yapıyorlar.”
Sakatlar Derneği Kastamonu Şubesi Başkanı Serhat Yolasığmaz, “Bu arada ilginç anılar da var” deyip, ilk aklına gelenleri paylaşıyor:
“2004 yılında Daday’da ilkokul öğrencisine tekerlekli sandalye verdik. Daha sonra ziyaret ettiğimizde, çocuğun sınıfının üst katta olduğunu gördük. Arkadaşları kocaman yürekli minicik adamlar olarak, buna çözüm üretmişler. Kendi aralarında sıra yapmışlar. Tüm ders aralarında 2’şer kişi arkadaşlarını tekerlekli sandalyesiyle birlikte bahçeye taşıyıp, geri getiriyorlarmış. Üstelik de 10 dakikalık teneffüs için yapıyorlarmış. Çocuklar gerçekten çok duyarlılar.
5-6 yıl önce ilk okullara gidip, engelliği ve rampanın önemini anlatıyorduk. Çocuklardan biri çok etkilenmiş. Akşam babasına, ‘artık senin iş yerine gelmeyeceğim baba. Dükkanında rampa yok. Engelli giremiyorsa ben de girmem’ demiş. Babası bunu bize hem gülerek hem de duygulanarak anlattı.”
“Yaklaşık çeyrek yüzyıldır başkanlığını yaptığınız Derneğin Kastamonu Şubesi’nin bir dönem birçok ticari işletmesinin de olduğu ancak şu anda bunların devam etmemesinin nedenlerini açıklayabilir misiniz?”
“Münire Medresesi, Yakupağa Külliyesi, İstiklal Parkı’nda işletmeci olarak ve tekstil, dokuma, pasta atölyelerimiz ile hediyelik eşya üretim ve satışımızla, engelli arkadaşlarımıza istihdam sağlamayı amaçlamıştık. 2018 yılına kadar sürdü.
2017 yılında Kuzeykent’te açmış olduğumuz Hababam Cafe, 1 yıl sonra kentsel dönüşüm nedeniyle yıkıldı. 3 katlı olan bu mekanı açmak için çok masraf edip, borçlanmıştık. 10 yıllık kira kontratımız olduğu için, binanın içine, dışına ve malzemelere yatırım yaptık. Ekonomikti cafemiz, öğrenciler bizi çok seviyordu.
Para kazanmanın yanı sıra üyelerimizin kedilerine güvenlerinin gelmesi ve gelen öğrencilerle kaynaşmaları da çok önemliydi. Ancak yıkım, kesinleşip, çıkmak zorunda kalınca; cafe için harcamalarımız nedeniyle, yaptığımız borcu; diğer işletmeleri devrederek, satarak kapatmak yoluna gittik. Bu süreçte 2 kez hastalık atlattım.
Şimdi toparlanma aşamasındayız. Tekrar eski ivmeyi kazandık.”
Halk Eğitim Merkezi desteğiyle açılmış olan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’na hazırlık kursundan 24 üyeleri yararlanıyor. Fen Bilimleri Öğretmeni ve aynı zamanda dernek üyesi olan Hülya Kibaroğlu’nun yanı sıra Kadı Dağı Halk Eğitim Merkezi bünyesinde görev yapan öğretmenler Rafet Aslan ile Murat Küçükahmetoğlu kursta eğitim veriyorlar.
Av. Ümit Yaşar Yılmaz da Sakatlar Derneği Kastamonu Şubesi’ne gönüllülük esasına dayalı olarak, desteğini sürdürüyor.
“Son olarak da destekler, memnuniyetleriniz ve bunun yanı sıra isteklerinizi, beklentilerinizi iletir misiniz?”
“Destekler, teşekkürler konusunda hemen ilk aklıma gelenleri ifade edeceğim. Unuttuklarım olursa kusura bakmasınlar;
Öncelikle Vali’miz Sayın Meftun Dallı’ya teşekkür ediyoruz, tüm zorluk yaşayanların yanında yer alıyor. Özel İdare’nin araç temini, kurumlarla ilişkilerimiz konularında ve dernek binamızın kirası için Vali’miz destek oluyor.
Şu anda Gaziantep Belediye Başkanı olan Sayın Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulması için çok çalıştı. Derdimizi dinledi, güzel işlere imza attı, engellilere desteği büyüktür.
Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Kastamonu’ya geldiğinde Av. Devlet Yazımcı’nın katkısıyla verilen iftar sırasında, eski Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın vesile olmasıyla kendisiyle görüşme fırsatı bulduğumuz Sayın Bakan’ımıza tekerlekli sandalye talebimizi ilettik. 1 hafta içinde 20 manuel, 20 adet de akülü sandalye geldi.
Kastamonu en çok göç veren illerden birisi. İnsanlar göç ederken yükünü götürmez. Yük olduğunu düşündükleri engellilerini de köyde, kasabada aile büyüklerinin yanında bırakıp göçüyorlardı. Şimdi ailelere verilen desteklerin ardından yaşadıkları şehirlere de getiriyorlar.
GMG Kastamonu Spor Başkanı Cengiz Aygün, her zaman engellilerin yanında yer alıyor ve destek veriyor.
İşkur’un desteği önemli, görevinden fazlasını yapıp, engelli bireyler için mücadele verdiler. Halen de devam ediyor. Halk Eğitim’in desteğinden de söz ettik.
Engellilik, hiç kimsenin seçtiği bir şey değil ama bununla yaşamak zorundalar. Bizim engelli arkadaşlarımız hiç suç ve günahları yokken, kaderleri nedeniyle evlerinde parmaksız hücrede yaşamak zorunda kalıyorlar. İhtiyaçlarının sürekliliği var. Örneğin tekerlekli sandalyeler hayat boyu kullanılamıyor, bozuluyor.
Kastamonu’daki bir AVM’de her katta engelli tuvaleti var ama kapıları kilitli Engelli bir kardeşimiz alta iniyor, üst kata çıkıyor, hepsi kilitli, zor durumda kalmış. Bunu fark eden çocuklar ortalığı ayağa kaldırmışlar, kilidi açtırmışlar ama hep açık kalması lazım.
Bir bankanın Kastamonu Şubesi, engellilere uygun olarak yeniden düzenlendi. Girişine rampa da yapıldı. Ama ruhsat alındıktan sonra giriş değişip, rampa olan yere bankamatik konuldu. Şu anda engelli rampası kullanılamıyor.
Halk otobüsleri yeterli değil. Engelli taşıyan otobüsler 3 kapılıdır. Dışarıdan engelli basınca rampa çıkar ve engelli binebilir. Buradaki halk otobüslerinin şoförlerinin rampayı indirmesi gerekiyor, o da genellikle yapılmıyor. Özellikle şarjlı sandalyeleri hiç almıyorlar.
2005-2006 yıllarında bir sarı otobüs alındı. Bunun amacı engelli bireyleri, bir yerden başka bir yere taşımaktı. Bu araç, son yıllarda yalnızca Belediye’de çalışan üstelik, çoğu tekerlekli sandalyeye mahkum olmayıp, ücretsiz halk otobüslerinden yararlanabilen engellilere servis gibi çalışmakta, zaman zaman da başka resmi dairelerdeki engellilere servis hizmeti yapmaktadır. Tekerlekli sandalye ile hareket edebilen engellilerimiz ise genellikle meşgulüz, doluyuz, cevabını alıyorlar.
Lütfen ihtiyacı olanlara hakları teslim edilsin.
İnsanın rengi, partisi, şekli olmaz. Engellilere de toplum tarafından saygı gösterilmeli, öteki olarak görülmemeliler. Bizlere ön yargılı bakmayın. Önce tanımaya çalışın, anlaşamazsanız uzak durursunuz.
Engelli birey, engelli birey ile ayağa kalkar. Sadece engellinin değil, kendisinin müsaade etmesi şartıyla ailesinin sorunlarına da eğiliyoruz. Biz çok büyük bir aileyiz.
2000 yılından bu yana hizmet veren Derneği’miz ile Kastamonu’da biz, engellilerin hafızasıyız.”