Ne zaman bir kamu mülkü satışa çıkarılsa içim “yanar, yanar”, kraterin dibinde kaynayan ama taşamayan bir lav denizi düşünün, öyle yanarım…

Kavrulurum.

Arazisini (kolayı kolayına) satmaz kamu; üzerine okul yapar, hastane inşa eder, spor sahası kondurur…

Halkın ortak kullanımına açar.

Kamusal alandır çünkü…

Bedeli ne olursa olsun, gözden ve gönülden çıkarılmasının kaidesi vardır, kamu namına ancak “çok, çok, çok” daha büyük bir fayda sağlanacak ise “belki”.

Hele hele…

Evvel zamandan gelen borçları ödemek için asla.

Kamu, söz konusu borç stokunun nasıl yığıldığını inceler evvela, bilançoya dikkat kesilir…

Eldekini avuçtaki satmaktan önce yürünmesi gereken kulvarların başına çıkar.

Bütçenin tökezlemesinin sebebi ne?..

Önce bunu anlar.

Nerede hata yapıldı?..

Yorgana göre uzatılmadı mı ayak?

Verilen sözler mi tutulmadı?..

Mülk sattıracak borç nereden birikti?

Kamuoyuna da anlatır…

Dert yanmak değil bu, halkın haber alma hakkına saygı, kamu sorumluluğu.

Ne kolay… 

Sat kurtul.

Kamu yönetiminin “süreklilik” içerdiğini aşikar…

Gelecek kuşakların hakkı üzerinde karar verirken çok ama çok düşünmek, kılı kırk yarmak, artısını ve eksisini terazide tartmak lazım gelmez mi?

“Günü kurtarmak”…

Kamu sorumluluğunda var mı?

Üstelik…

Kamuoyunda ne oranda tartışıldı, halkın onayı alındı mı, bir gazete ilanı yeterli mi toplumsal duyuru namına?

Ben olsam imzalamam…

Asla onay vermem.

(Kastamonu İl Özel İdaresi “2018” ve “2020” yıllarında “2” defa niyetlendiği “Merkez” ilçedeki iki arsasını nihayet satmak üzere…

İhale bitti, iş imzaya kaldı, sürecin son halkası.

Biri”28 milyon 500 bin TL” muhammen bedelle satışa çıkarıldı…

“28 milyon 580 bin TL” ile alıcı buldu.

Diğeri “19 milyon 500 bin TL” muhammen bedelle satışa çıkarıldı…

“19 milyon 550 bin TL” ile alıcı buldu.

Birer kişi girdi iddiası var her iki ihaleye de…

Birinde “50 bin TL”, diğerinde “80 bin TL” artış, “kapalı teklif usulü”.

“Rekabet oluştu mu?” sorusu sorulur mu bu durumda bilmem…

“Teknik” bir detay sonuçta.)

Not: “Olukbaşı” dediğimiz şehrin güney kesiminde, misal, okul alanı var mı?..

Ha deyince okul yapacak arazi?

Güney kesimde ikamet eden vatandaşlar, çocuklarını, tee şehrin kuzey ucundaki eğitim kurumlarına niye göndermek zorunda kalıyorlar?..

Şehrin “şehir planı” ne diyor, Olukbaşı’nda eğitim kurumu ihtiyacı konusunda, gelecek yılların nüfusu göz önüne alınıyor mu?

Eğitim yanı sıra…

Ne bileyim, sağlık yahut kültür, sosyal mekan ihtiyacını karşılayacak arazisi var mı kamunun bu bölgede?

“Günlük” düşünmek…

Ne oranda “kamusal”?

Sorular uzayıp gider…

Her soru yeni sorulara kapı açar.

Bütçe açığı bu iki mülkün satışı ile kapanıyor mu?..

Çukurun derinliği kaç milyon TL?