Yıl 1919...

    Aylardan Aralık...

    Osmanlı  Devleti’ ne zorla imzalattırılan ve adeta bu büyük İmparatorluğun idam fermanı olan Mondros Mütarekesi yürürlüğe gireli bir yıl olmuştur. İtilaf Devletleri, Osmanlı’ nın bütün ordularını  ( Kazım Karabekir’ in ordusu hariç ) dağıtmış, bütün stratejik noktalarını eline almış, İstanbul’ u ve payitahtı çepeçevre sarmıştır.

 

    Anadolu’  nun her yerinde yabancı potinler ezmektedir toprağı ve sızlamaktadır  şehit kanları...

    Anadolu insanı aç...

    Anadolu insanı sefil...

    Anadolu insanı asırlardır o cepheden bu cepheye koşmaktan bitap...

    Ama damarlarındaki asil kan çekilmemiş...

     Göğsündeki iman, adına medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın boğamayacağı kadar büyük...

    Yıl 1919...

    Aralık’  ın onuncu günü...

    Kastamonu’ da bir hareketlilik, bir kıpırdanma...

    Çarlısı sayvanlısı, peçelisi türbanlısı, sokaklar caddeler kadın kaynıyor...

    Yer Kız Muallim Mektebi bahçesi...

    Dünyada şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş bir kadın faaliyeti cereyan ediyor Kastamonu’ da... İlk Kadın Mitingi düzenleniyor Kız Muallim Mektebi bahçesinde...

    Üç binden fazla bir kadın topluluğu 10 Aralık günü tek ses tek yürek oluyor. Hep bir ağızdan haykırılıyor :

    BAYRAK İNMEZ, EZAN DİNMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ!

    Dünya kadını Türk kadınına, Türk kadını Kastamonu kadınına gıpta ediyor, hayran kalıyor.

    Ve işte Kastamonu Kadınlar Müdafaa – i Hukuk Cemiyeti Başkanı  Zekiye Hanım’ ın o gün yaptığı konuşma :

    “ Kardeşler... Hemşehriler...

    Daha bir sene evvel kırmızı rengi ile başımızda dalgalanan ulu sancağımız görüyorsunuz ki, siyahlara matemlere büründü. Muharebe meydanlarında vatan ve din uğrunda yüz binlerce evladımızı gömdükten sonra haktan adaletten bahseden Avrupalıların bir seneden beri bekledik diye başımıza  açmadıkları felaket kalmadı. Haktan en çok bahsedenler haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Daha dün bizim gibi refah ve saadeti, evi barkı olan İzmir’ deki dindaşlarımız, beyaz saçlı kadınlarımız, kundaktaki yavrularımız Yunanlıların süngüsünden geçti. Her tarafı yüksek minarelerinden beş vakitte İsmi Celalullah bağırılan Adanamız, Antalyamız, en nihayet güzel Antep, Maraş, Urfamız elimizden alınmak isteniyor.

    Hanımlar!

    Büyük felaketlerimiz önünde evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline kardeşlerimizin felaketine susacak mıyız? Hayır!

    Hanımefendiler! Mağlubuz, silahımız yok. Fakat göğsümüzde imanımız bütün dünyayı halk eden Allah’ ımız var. İşte bize imanımıza, Allah’ ımıza istinaden haksızlara haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep ederiz.

    Hanımlar!

    Ne dünyayı kanlara boğan, insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz! Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz İtilaf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse evlatlarımızın kanlarına kendi kanlarımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta dinimiz ve istiklalimiz için, haksız zalimleri tarihin lanetlerine terk ederek şehametle öleceğiz!”

    Bugün 10 Aralık....

    Bundan tam 104 yıl önce bizim analarımız Anadolu’ da bir ilki gerçekleştirerek, ilk kadın mitingini gerçekleştirdi ve haksızlığa, işgale, zulme karşı sesini Ilgaz’ ın ötelerine ulaştırdı.

    Bugün Kastamonulu kadınların onur günü...

    Tarih boyunca eri cephede vurulup tertemiz alnından uzanıp yatarken; bir hilal uğruna batan güneşlerin ardında yeni güneşleri hilallere kurban vermek üzere yetiştiren; Türk kadınının onurunu, Kastamonu kadının kahramanlığını yedi düvele duyuran ninelerime, analarıma, bacılarıma saygı, minnet ve şükranla…