Emperyalistler Kuvayi Milliye’yi yok etmek için sayısız yol denedi, bu teşebbüslerinden biri de “fetva” verdirmekti öldürülmelerinin caiz olduğu yönünde, hatta “vazife” olarak ilan edildi…

Farkındaydılar Türk Milleti’nin uyandığının.

11 Nisan 1920…

Korku daha o gün dağları sarmıştı.

Takvim-i Vekaiye’de yayımlandı, emperyalist uçaklarından atıldı, elden dağıtıldı Kuvayi Milliye karşıtı fetva…

Mustafa Sabri Efendi yazdı ve Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi imzaladı.

“Durrizade Fetvası”…

“Dünya düzeninin sebebi olan ve kıyamet gününe kadar Ulu Tanrı’nın daim eyleyeceği İslam Halifesi Hazretleri’nin veliliği altında bulunan İslam memleketlerinde bazı kötü kimseler anlaşarak ve birleşerek ve kendilerine elebaşılar seçerek padişahın sadık uyruklarını hile ve yalanlarla aldatmakta, yoldan çıkarmaktadırlar. Padişahın yüksek buyrukları olmaksızın asker toplamaktadırlar. Görünüşte asker beslemek ve donatmak bahaneleriyle, gerçekte ise mal toplamak sevdasıyla, şeriata uymayan ve yüksek emirlere aykırı bir takım haksız ödemeler ve vergiler koymakta ve çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mal ve eşyalarını zorla almakta ve yağmalamaktadırlar. Böylece insanlara zulmetmekte, suçlamakta ve padişahın ülkesinin bazı köy ve şehirlerine saldırmak suretiyle tahrip ve yerle bir etmektedirler. Padişahın sadık tebaasından nice suçsuz insanları öldürmekte ve kan döktürmektedirler. Padişah tarafından atanmış bazı dini, askeri ve sivil memurları istedikleri gibi memuriyetten çıkarmakta ve kendi yardakçılarını atamaktadırlar. Hilafet merkezi ile padişah ülkesi arasındaki ulaştırmayı ve haberleşmeyi kesmekte ve devletin emirlerinin yayılmasına engel olmaktadırlar. Böylece, hükümet merkezini tek başına bırakmak, Halifenin yüceliğini zedelemek ve zayıflatmak suretiyle yüksek hilafet katına ihanet etmektedirler. Ayrıca padişaha itaatsizlik suretiyle devletin düzeni ve asayişini bozmak için düzme yayınlar ve yalan söylentiler yayarak halkı azdırmaya çalıştıkları da açık bir gerçektir. Bu işleri yapan yukarıda söylenmiş elebaşılar ve yardımcıları ile bunların peşine takılanların dağılmaları için çıkarılan yüksek emirlerden sonra bunlar, hala kötülüklerine inatla devam ettikleri takdirde işledikleri kötülüklerden memleketi temizlemek ve kulları fenalıklardan kurtarmak, dince yapılması gerekli olup, Allah’ın ‘Öldürünüz’ emri gereğince öldürülmeleri şeriata uygun ve farzmıdır? Beyan buyrula…

Cevap: Hakikati Allah bilir ki olur. Dürrizade el-Seyid Abdullah

Böylece padişahın ülkesinde savaşma kabiliyeti bulunan Müslümanların adil halifemiz Sultan Mehmet Vahdettin Han hazretlerinin etrafında toplanarak savaşmak için yapacağı davet ve vereceği emre uymak suretiyle adı geçen asilerle çarpışmaları dince gerekir mi? Beyan buyrula…

Cevap: Hakikati Allah bilir ki gerekir. Dürrizade el-Seyid Abdullah

Bu takdirde, Halife hazretleri tarafından sözü edilen asilerle savaşmak üzere görevlendirilen askerler, çarpışmalar ve kaçarlarsa büyük kötülük yapmış ve suç işlemiş olacaklarından dünyada şiddetle cezayı, ahrette de çok acı azabı hak ederler mi? Beyan buyrula…

Cevap: Hakikati Allah bilir, ederler. Dürrizae el- Seyid Abdullah

Bu takdirde, Halife askerlerinden asileri öldürenler gazi, asilerin öldürdükleri şehit sayılır mı? Beyan buyrula…

Cevap: Hakikati Allah bilir ki sayılırlar. Dürrizade el-seyid Abdullah.”

Milli Mücadele yanlısı Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi ve 153 vatanperver müftü “Ankara Fetvası” yayımladı Durruzade’nin fetvasına karşı…

“1- Dünyanın nizamının sebebi olan İslam Halifesi Hazretlerinin halifelik makamı ve saltanat yeri olan İstanbul, müminlerin Emirinin (Padişahın) varlığının sebebine aykırı olarak, İslamların düşmanı olandüşman devletler tarafından fiilen işgal edilerek, İslam askerleri silahlarından uzaklaştırılıp, bazıları haksız olarak şehit edilmiş, Halifelik merkezini koruyan bütün istihkamlar, kaleler, savaş aletleri zaptedilmiş ve resmi işleri yürüten ve İslam ordusunu donatmakla görevli Bab-ı Aliye (Başbakanlık) ve Harbiye Nezaretine el konulmuştur. Bu suretle halife, milletin gerçek menfaatleri uğrunda tedbir almaktan men edilmiştir. Örfi idare edilip harp divanları kurulmuş, İngiliz kanunları uygulanarak kararlar verilmek suretiyle halifenin yargı hakkına müdahale edilmiştir. Yine halifenin rızası olmadığı halde, Osmanlı toprakları olan İzmir, Adana, Maraş, Antep ve Urfa taraflarına düşmanlar tarafından tecavüz edilerek oradakileri, Müslüman olamayan uyruklarla el ele vererek İslamları toptan yok etmeye, mallarını yağmalamaya ve kadınlarına tecavüze, Müslüman halkın bütün kutsal inançlarına hakarete kalkışmışlardır. Anlatılan şekilde hakarete ve esirliğe uğrayan halifelerini kurtarmak için, ellerinden geleni yapmaları bütün Müslümanlara farz olur mu?

Cevap: Hakikati Allah en iyi bilir ki, olur.

2- Bu suretle, Halifeliğin meşru hakkını elinden alanlardan kurtarmak ve fiilen saldırıya uğrayan vatan topraklarını düşmandan temizlemek için uğraşan ve çalışan İslam halkı şeriatça Allah yolundan ayrılmış olurlar mı?

Cevap: Hakikati Allah en iyi bilir ki, olmazlar.

3- Halifeliğin gasbedilen haklarını geri almak için düşmanlara karşı açılan mücadelede ölenler ‘Şehit’ kalanlar ‘Gazi’ olurlar mı?

Cevap: Hakikati Allah en iyi bilir ki, olurlar.

4- Bu suretle din uğrunda savaşan ve görevini yapan halka karşı düşman tarafını iltizam ederek İslam arasında silah kullananlar ve adam öldürenler şeriat bakımından en büyük günahı işlemiş ve fesatçılık işlemiş olurlar mı?

Cevap: Hakikati Allah en iyi bilir ki, olurlar.

5- Bu suretle aslında istemediği halde düşman devletlerinin zoru ve kandırması ile olaylara ve gerçeğe uymayarak çıkarılan fetvalar Müslümanlar için şeriatça dinlenir mi ve ona uyulur mu?

Cevap: Hakikati Allah en iyi bilir ki, uyulmaz.

Ankara Müftüsü Rıfat Efendi (Börekçi).”

Ankara Fetvası’na Kastamonu’dan imza koyan müftüler…

“Kastamonu Müftüsü Osman Nuri Efendi, Taşköprü Müftüsü Mehmet Emin Efendi, Tosya Müftüsü Mehmet Bahattin Efendi, Araç Müftüsü Hasan Tahsin Efendi, İnebolu Müftüsü Ahmet Hamdi Efendi, Daday Müftüsü Rüştü Efendi, Ulema Hacı Mümin Efendi, Ulema Ahmet Şükrü Efendi, Sıtkiye Müderrisi Salih Zühtü Efendi, Tevfikiye Müderrisi Mehmet Hulusi Efendi, Münire Müderrisi Hafız Osman Efendi, Fevziye Müderrisi Mehmet Fevzi Efendi, Ziyaiye Müderrisi Mehmet Emin Efendi, Samhiyye Müderrisi Mehmet Zühtü Efendi, Mahmudiye Müderrisi Ali Hilmi Efendi, İsfendiyar Müderrisi Mehmet Emin Efendi, Ulema Göbelekzade Bahattin Efendi, Ulema Hafız Abdullah Efendi.”

“En yoğun imza Kastamonu’dan” desem yeri…

Onur kaynağı müftülerimiz.

16 Nisan 1920 de Heyet-i Temsiliye Heyeti tarafından Anadolu’ya gönderildi “Ankara Fetvası”…

19-22 Nisan 1920’de ise fetva “milli mücadele yanlısı “Açıksöz” gazetesinde yayımlandı...

Kastamonu’nun kahraman müftülerini unutmak mümkün mü?