Geçenlerde Yavuz Ballık anlatmıştı, yalan yok pek inanmamıştım, meğer durum anlattığından daha da vahimmiş...

Hollandalı vatandaşların günümüzdeki dertleri ineklerin çıkardıkları gazmış.

İki yoldan gaz çıkarıyor inekler...

Geğirdiklerinde çıkardıkları gaz çoğu zaman akla gelmez.

Yüzlerce gazdan söz ediliyor...

Metan gazı çıkarıyorlar en çok.

Metan gazı deyip geçmemek lazım...

Karbondioksitten 23 kat daha fena küresel ısınma faili.

Sadece Hollanda'nın kafa yorduğu bir konu değil bu...

Batılı ülkelerdeki çevreci örgütler de istim üzerinde.

İş, yeni yem icatlarına, ineklerin bağırsak hareketlerini değiştirmeye kadar uzanıyor...

Hayvancılıkta küresel bir dönüşüm hazırlığı belki de, bilemiyoruz, batının her "insani" hareketinin altında bir "art niyet" aramaya talimliyiz ne de olsa.

E bir de meselenin "koku" tarafı var...

Hollanda'da vatandaş "yılmış" resmen.

Türkiye'ye getirelim lafı...

Kastamonu'dan konuşalım hatta.

Büyükbaş, küçükbaş, kanatlı hayvan varlığımızı istatistikler üzerinden dile getiriyoruz vakit vakit...

Eksildiğinde feryat ediyoruz.

Mandamız yok denecek kadar az...

Küçükbaş hakeza.

Varsın olsun da...

Kokusuna kurban olalım.

En verimli çağlarında kesime giden anaç büyükbaşlarımız için yas tutuyoruz...

Hayvancılık işletmelerimizin sayısı arttıkça bayram ediyoruz.

Kastamonu için hayvancılığın başlıca kalkınma argümanlarından biri olduğunu savunuyoruz...

Ki doğru bir tespit bu.

Hollanda bir karar aldı...

Gaz sorununu azaltmak için çiftlik hayvanlarının sayısını yüzde 30 azaltmayı planlıyor.

Çiftçiler isyanda...

Çevreci örgütler alkışta.

Hollanda Danıştay'ı hükümeti sıkıştırıyor hayvan miktarını azaltması için...

AB mevzuatı da aynı yönde.

Uzatmayayım...

İki mesaj çıkıyor yukarıdaki onca cümleden.

İlki "magazin"...

"Hollanda ne ile uğraşıyor?" şeklinde yekun dertlerinin sadece bu kaldığına dair batıyı "yücelten" bir bakış açısı.

Ah ah...

Batı bu refaha az gelişmiş ülkeleri son raddesine kadar sömürerek ulaştı.

Misal...

Ülkemizin yerli ırk hayvanlarını yok ede ede, bunların simental vesaire ırklarını satın aldık, ardından da yemlerini.

Yabancı ırk büyükbaşları ülkemizde besleyecek mera gösterin...

Hele hele Kastamonu'da.

Neyse...

Oldu bitti.

İkinci mesaj...

"Siyasi".

El kadar Hollanda böylesi yoğun bir hayvancılık varlığına ulaşırken, tarımın ilk vatanı Anadolu nasıl bu kadar geride kaldı, yıllara sari?..

En az 75 yıllık sorgulama bu.

Dahası...

Hollanda söz konusu hayvancılık varlığının yüzde 30'undan vazgeçecek kadar tarım dışı sektörlerini büyütmüş anlaşılan.

Gerçi...

Hollandalı firmalar Almanya'daki hayvancılık işletmelerini satın almaya başladılar, belki de bu, hükümet politikasına karşı geliştirilen bir refleks.

Kastamonu ile yazıyı bitirelim...

İneklerin metan gazına kurban olalım.

Yeter ki hayvan varlığımız artsın...

Yerli ırklarla illa ki.

Not: Devrekani'de "tarım ihtisas OSB" kuruluyor...

İlimiz için büyük şans.

Kurulacak 100 tarım ihtisas OSB'den biri olsa gerek...

Bu alanda da bir yarış olacak besbelli.

Yerli yatırımcı amenna...

İlla Devrekani'yi tercih eder.

Yabancı yatırımcı en avantajlı olanı tercih edecektir...

Devrekani'nin eli bu anlamda ne kadar güçlü?

Diğer örneklere baktım...

Altyapı olarak farklı avantajları var gibi.

Devrekani tarım ihtisas OSB'de de olacaktır...

Rekabeti göz ardı etmeyecektir müteşebbis heyet.