İLİ                    KASTAMONU

İLÇESİ            DADAY

YERİ               KARACAÖREN KÖYÜ

Halk arasında Hace Boğca türbesi denilen türbe Daday İlçe Merkezine 36 km mesafede ve günümüzde Karacaören köyü denilen yerleşim yeri içindedir.

Hace kelimesi bir unvan olarak Çobanoğulları ve Selçuklular döneminde kullanılmasına rağmen daha önceleri Yol gösteren, Sözüne güvenilen, sözünün doğru olduğuna inanılan, okumuş ve ilim sahibi insan olmuş, Kuran ilmi ve örf adetler ile gelenek ve göreneklere uygun olarak konuşan, ilmini çevresindekilere öğreten, kitap yazan ve o bölgeyi yöneten Beye yol gösteren ve beyin de onun sözüne güvenip bir çok işlerde Hacenin görüş ve düşüncelerine hürmet ederek ve onun görüşleri doğrultusunda harekat eden, düşünce ve ilim insanın gibi anlamlar taşımaktadır. Boğca kelimesi ise toplum içinde kendisine has özel giysileri olan ve çevresine de bu giysileri ile dikkati çeken ve toplum içerisinde saygı ve hürmet gösterilen kişi anlamlarını taşımaktadır.

Hace kelimesi aynı zamanda; Müderris, Medrese Hocası , Hoca,, Efendi, muallim, Aile reisi, Ailenin en yaşlı erkek büyüğü, Ailesine sahip olan en yaşlı kişisi, Dünya nimetlerine sırt çevirip ahiret alemine hazırlık yapan zat, yüksek rütbeli devlet memuru, vezir, ilim seviyesi yüksek kişi ilmin erbabı, fıkıh ve kelam hocası, nizamı mülk gibi anlamlar taşımaktadır.

Daday Karacaören köyü halk arasında Karacaeren Şeklinde telaffuz edilmekte ve buradaki türbede yatan zata da halk arasında acıboğce şeklinde telaffuz da edilmektedir.

Karacaören köyünün eski bir yerleşim yeri olduğu ve civar köylerin de merkezi olduğu bilinmekte ve günümüzde köy nüfusunun azalması ile de bu türbede yapılan yağmur duaları ve kandillerde ziyaret edilmesi gibi faaliyetler artık çok az yapılmaktadır. Eskiden bu türbenin yakınında adak ve kurbanlar kesilip etleri fakir fukaraya yedirilirmiş. Ayrıca türbenin çevresinde dolanarak da dualar edilirmiş.

Günümüzde ise bu türbenin üzerindeki ahşap çantı tamamen yok olmuş ve taşlar ile çevrilmiş bir mezar dan ibarettir. Ancak köy halkı ve civardaki köylerde halen bu makamın yeri ve önemi halk tarafından bilinmekte ve saygı ve hürmet gösterilmeye devam etmektedir.

Ülkemizde Çok sayıda Karacaören adı altında yerleşim yerleri mevcuttur. Bu yerleşim yerleri veya köylerin bazılarında da türbeleri olması ve genellikle bu türbelerde yatan zatlara eren, ermiş, veli, evliya denilmesi bu alanda ilmi çalışmalar yapmak isteyenlerce incelenmesi gereken bir konudur.

Daday ilçesi Karacaören köyü ise eskilerde küçükbaş hayvanların beslendiği bunların eti, sütü ve yününden yararlanılarak geçim temin edildiği bir yerleşim yeridir. Ancak günümüzde bu öneminin kaybolması nedeni ile göç veren köyler içerisinde olup nüfusu da günden güne azalmakta ve nerede ise köyde genç nüfusa  rastlanmamaktadır.

Köydeki hanımların kıyafetleri ise Daday civarındaki kadın kıyafetleri ile benzerlikler göstermektedir. Bu kıyafetlerin eskiden kadınlar tarafından kendi el emekleri ile üretildiği ve dokumalarının da ahşap tezgahlarda yapıldığı da anlatılmaktadır.

Köyün ne zaman kurulduğu konusu ise köye ilk gelen Türk kavimlerinin Umuroğulları soyundan geldiği konusu açıldığında doğru olabilir. Bu civarlarda bazı kişilerin umur soyadını aldıklarını biliyoruz şeklinde ifadeler kullanılmaktadır.

Daday Civarlarına Umurların yerleşmesi Danişmendliler zamanında başlamış ve Çobanoğulları döneminde bu Türk boyunun diğer boylar ile birlikte bu civarlara yerleştiği de tarihi kayıtlarda dikkati çekmektedir.

Ayrıca köyün kültürel yapısı ile ilgili olarak ise eskiden köyler arasında yüzük oyunu, berber oyunu, duvarda deri yürütmek oyunu, Çelik çomak yani met oyunu, hot oyunu gibi ereklerin oynadıkları oyunlardan bahsedilmektedir. Met oyununun ise yer meti ve Daday meti yani Kazıklı met oyunu şeklinde oynandığı ve çok kişiye güdek güttürüldüğü gülüşler ile anlatılmakta, Çocukların ise Kuyulama. Taş sektirme, parmak arasından taş geçirme, aşık atma, kör ebe gibi oyunların yanısıra gacırgaç çevirme gibi oyunların yanı sıra kış aylarında gayık yarıştırma gibi oyunların oynandığını ise emekli bir öğretmen anlatmıştı.

Bana düşen ise bu türbede yatan zata mekanın cennet ruhun da şad olsun demek düşer.