85 milyonluk bir ülkede; 81 ilde, 922 ilçede, yaklaşık 30 gazetenin günlük,  toplam satış tirajı; 1 milyon 500 bin bile değil. Yazılı basınımızdaki bu endişe verici kan kaybı giderek artıyor. Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan bir toplum haline geldik.

Kan kaybının en büyük nedenlerinden biri de internet ve elimizdeki cep telefonları.

Çok iyi hatırlıyorum. Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda, 60 lı ve 70 li yıllarda her eve en az bir gazete girerdi. Babalarımızın elinde yada cebinde mutlaka bir gazete olurdu. İnsanlar siyasi görüşlerine göre gazete alırlardı. Cumhuriyet, Tercüman, Milliyet, Hürriyet gibi gazeteler hemen hemen her evde okunurdu. Sokaklarda gazete satan, evlere kapı kapı gazete dağıtan insanlar vardı. Günlük 1 milyon tirajına ulaşan gazeteleri  hatırlıyorum.

Şimdi 100 bin satan bir kaç gazete anca var.

Gazetelerin 8 milyon okuyucu kitlesine ulaştığı bir Türkiye'den bugün 2 milyonun çok altına düşen bir Türkiye'ye nasıl geldik?

Düşündürücü ve çok acı bir durum.

Anadoluda büyük zorluklarla yayın hayatını devam ettirmeye çalışan yerel basının durumu ise çok daha vahim. Onlarda dijital gazetecilikle ayakta kalmaya çalışıyor. Gazetelere ilan ve reklam verme konusunda ayrımcılık yapıldığını görüyoruz.

İktidara yakın olan gazeteler reklam pastasından en büyük payı alıyor. Yerelde de durum farklı değil. Belediyeleri elinde bulunduran partilere yakın olan gazetelere ayrıcalık tanınıyor.

İnternet tüm dünyada yazılı basına büyük zarar verdi. Fakat gelişmiş toplumlarda bu zarar minimum seviyede. Bizim gibi okumayı sevmeyen, tembel  toplumlarda  kan kaybı had safhada.

Bakınız ! Japonya'da gazete tirajları hiç düşmüyor! Bu ülkede günlük gazete trajı 70 milyon seviyesinde. Nüfusu da 126 milyon! Nüfuslarının yarıdan fazlası gazete okuyor

Bizimle aynı nüfusa sahip Almanya;  Çin, Hindistan, Japonya ve ABD’nin ardından dünyanın en büyük beşinci gazete pazarına sahip. Federal Gazete Yayıncıları Birliğinin verilerine göre Almanca konuşulan ülkelerdeki basılı ve dijital gazetelerin günlük tirajı nüfusun dörtte üçüne ulaşıyor.

Almanya’da fikir ve basın özgürlüğüne verilen değer çok yüksek. Bu özgürlükler demokrasinin temeli olarak Alman anayasasının beşinci maddesiyle koruma altına alınmış: “Herkes fikrini sözlü, yazılı ve görsel olarak açıkça ifade etme ve yayma, kamuya açık kaynaklar üzerinden kısıtlanmadan bilgi edinme hakkına sahiptir. Hiçbir şekilde sansür uygulanmaz.”

Bizim anayasamızda da benzer bir madde var.

Anayasamızın 26. maddesinin 1. fıkrasında; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar." hükmü yer alıyor. Ne dersiniz? Bu madde Almanya'da olduğu gibi uygulanıyor mu? Gazeteciler Almanya’daki meslektaşları kadar özgür mü?

Almanya’daki gazete ve dergilerin oluşturduğu geniş yelpaze ülkedeki fikir çeşitliliğinin de bir göstergesi: tam 323 günlük gazete, 23 haftalık gazete ve altı pazar gazetesi, hem dünyaya hem de yerele ilişkin haberlere yer veriyor. Bu gazetelerin toplam tirajı yaklaşık 18,3 milyon. Bunlara ek olarak toplumun geneline seslenen 1.626 dergi ve günümüzde sayıları yaklaşık 5.600’i bulan ve giderek artan, uzmanlara yönelik çeşitli süreli yayınlar da yer alıyor.

İmrenmemek elde değil.

Toplum olarak; okur, araştırır ve sorgularsak inanın her şey daha güzel olacak.