1992 yılında Hocalı’da 615 Azerbaycan Türk’ü katledilmişti. 1275 Azerbaycan Türk’ü esir alındı ve 150’sinden hiç haber alınamadı. Kadınların karnı yarılarak bebekleri öldürüldü. Her türlü işkence yapıldı. Pek çok sivil yalınayak evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Ermenistan daha sonra bu topraklara Fransa, Suriye, Lübnan gibi ülkelerden getirdiği Ermenileri yerleştirdi. Şimdi ise Azerbaycan, işgal altındaki topraklarının büyük çoğunluğunu geri aldı. Ama bu sefer Azerbaycan hiçbir sivilin burnunu bile kanatmadı. Bölgedeki Ermenilere isterlerse kalıp bölgede yaşayabilecekleri söylendi. Buna rağmen sonradan bölgeye yerleştirilen Ermeniler son model lüks araçlarına atlayarak bölgeyi terk ediyorlar. Televizyonda görüldüğü gibi Mercedes, Audi, BMW, Rolls Royce gibi çeşitli markalarda otomobiller ile işgal ettikleri bölgeden çekiliyorlar. Oysa Azerbaycan Türkleri o bölgeyi yalınayak terk etmişlerdi.
Gelelim bu yazıdaki asıl konumuza… Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtardıktan sonra Zengezur koridoru açılacak. Zengezur koridoru neden önemli olduğundan bahsedelim.
Son 40-50 yıl içerisinde oldukça başarılı ekonomik performans sergileyen Çin’in 2028-2032 yılları arasında ekonomik büyüklük olarak ABD’ni yakalaması bekleniyor. Bir yanlış anlama olmasın, kişi başına milli gelirden bahsetmiyorum. Çin nüfusu çok kalabalık olduğundan kişi başı milli geliri halen ABD’nin altında kalacak ama toplam milli geliri büyük ihtimalle yakın gelecekte ABD’ni yakalayacak. Dolayısıyla ABD ve Çin arasında soğuk bir savaş yaşanmaya başladı. Yüksek ekonomik büyüme hızlarıyla dikkat çeken Çin ekonomik büyümesini sürdürmek ve ihracatını artırmak amacıyla yeni projeler açıklamaya da devam ediyor. En son olarak 2013 yılında Çin Devlet başkanı Xi, Kazakistan’da Kuşak-Yol projesini açıklamıştı.
Kuşak yol projesi, Pekin ile Londra arasında ulaşım hatlarını içeren geniş çaplı bir proje. Üç hat var. Birinci hat, Kuzeyden Rusya’dan geçiyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Rusya ile Avrupa’nın ilişkilerinin zayıflaması sonucu bu hat artık gündem dışında kaldı. Kalmasa bile Türkiye’nin bulunduğu Orta Koridora nazaran daha uzak ve maliyetli. Üstelik Rusya’nın soğuk iklimi de bir dezavantaj. İkinci hat, Türkiye’nin de yer aldığı Orta Koridor ve üçüncü hat ise Hint okyanusu ve Akdeniz bağlantılı deniz yolu. Bunların içinde en yoğun biçimde kullanılması düşünülen hat ise Türkiye’nin yer aldığı Orta Koridor. Bu arada ABD’nin Kuşak Yol projesinden hoşlanmadığını da sözlerimize ekleyelim.
2013 yılında bu proje açıklandıktan sonra Türkiye ulaşım altyapısına dair önemli projelere girişiyor ve Kuşak Yol projesine destek veriyor.
Orta Kuşak ve Zengezur koridoru arasındaki alakayı sorabilirsiniz. Çin’den kalkan tren Kazakistan’a; Kazakistan’dan Özbekistan ve Türkmenistan’a giden hat ya Hazar denizi ya da İran üzerinden Azerbaycan’a ulaşmaktadır. Azerbaycan’dan Gürcistan ve oradan Türkiye’ye uzanan bir hat var ama Zengezur koridoru açılırsa Azerbaycan’dan doğrudan Türkiye’ye ulaşılması mümkün olacak. Yani lojistik maliyetleri düşecek, daha kısa zamanda ulaşım mümkün olacak. Ermenistan, Karabağ üzerindeki son hamlesinde Rusya’dan destek bekledi ama istediği desteği bulamadı. Kuşak yol projesine sadece ekonomik açıdan bakmak da doğru değil. Zira Rusya ve Çin, Tek kutuplu Dünya’dan Çok kutuplu Dünya’ya geçiş yapmak için ABD’ne karşı beraber hareket ediyorlar. Kuşak Yol projesi de nihayetinde Çok Kutuplu Dünya’nın oluşumuna katkı sağlayacak bir proje… Yani ABD’nin Kuşak Yol projesini engellemek için yaptıklarını, CIA’nın çevirdiği dolapları bu açıdan değerlendirmek gereklidir. Zengezur koridorunun açılması ABD’nin kaybetmesi anlamını taşıyor. Zaten ABD basınında hemen Soykırım yalanlarını tekrarlamaya başladı. Rusya’nın Ermenistan’a destek vermemesi aynı zamanda Kuşak yol projesine ve Çok Kutuplu Dünya düzenine destek vermesi anlamını taşıyor. Kısaca Zengezur koridorunun açılması ile Kuşak Yol projesinin önündeki güçlüklerden biri daha bertaraf edildi.
Biraz da Kuşak Yol projesinin Türkiye’ye ne getirip ne götüreceğinden bahsedelim. Birincisi; Asya-Afrika-Avrupa kıtalarının ortasında bulunan Türkiye, bir lojistik merkez haline gelecek. Projenin 2049 yılına (Çin’in 100. Kuruluş yılı) yetiştirilmesine çalışılıyor. 2049 yılında İstanbul’a her yarım saatte bir trenin gelmesi planlanıyor. Türkiye’ye gelen her uçak ve tren ise aynı zamanda gelir demektir. Şu projeleri birer bire düşünün. Marmararay, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, Edirne-Kars Demiryolu, Ankara-İstanbul Hızlı tren projesi, Ankara-Sivas Hızlı tren projesi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Çanakkale 1915 Köprüsü, İstanbul Havalimanı… Bu projeler aslında bir bütün olarak ele alınmış bir stratejinin ufak parçalarıdır. İkincisi; Türkiye’nin diğer Türki Cumhuriyetler (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan) ile ilişkilerini geliştirecektir. Örneğin; Türk bir akademisyen veya siyasetçi, sabah İstanbul’dan trene binip akşam konferansa trenle yetişebilecektir. Türki Cumhuriyetlerden daha fazla öğrenci Türk üniversitelerinde eğitim görecektir. Altına bağlı Türk Dünyası ortak para birimi konuşulmaya başlandı. Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Yatırım Fonu kuruldu. Üçüncüsü; Türk lojistik firmaları ve THY önemli rekabet avantajına sahip olacak. Dördüncüsü; Türkiye, Dünya’nın en önemli turizm merkezi olabilecek. Çin ile Avrupa arasında seyahat eden herkes Türkiye’ye uğrayacak ve belki de birkaç gününü Türkiye’de geçirecek. Türkiye, şimdi bile Dünya’nın en önemli sekiz turizm ülkesinden biridir. Beşincisi; Türkiye’nin çeşitli bölgeleri arasındaki kalkınmışlık farklarının azalmasına katkı sağlayacak. Örneğin; en son Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren hattı açıldı. Yüksek Hızlı Tren (YHT) hatları sayesinde Konya, Sivas, Kırıkkale, Yozgat gibi illerdeki sanayi kuruluşlarının da sayısı artacak ve Uluslararası rekabete başlayacaklar. Bölgeler arası kalkınma farkları azalacaktır. Altıncısı; Türkiye’nin enerji piyasası merkezi veya finans merkezi veya bir başka merkez olmasının önü açılacaktır.
Pekiyi Türkiye için bir risk yok mu diyeceksiniz. Evet var. Çin malları karşısında Türk mallarının rekabet avantajını kaybetmesi riski var. Ama Kuşak yol projesi, coğrafi uzaklığı tamamen ortadan kaldıracak bir proje değil. Pekin’den kalkan trenin sadece 15 günde Londra’ya ulaşacağı doğru ama İstanbul’dan kalkan tren de Londra’ya artık 3 günde ulaşacak. Dikkat edecek olursanız Türkiye’de yatırım yapmayı planlayan Çin ve körfez sermayesi giderek artıyor. Xiaomi, Oppo, Vivo, TCL, Tecno Mobile gibi cep telefonu üreticileri Türkiye’de üretime başladı. Bu projeden esas etkilenecek olanlar ise Avrupa’da üretim yapan firmalar olacak. Ucuz maliyetle çalışan Çin ve Türk firmalarının malları karşısında oldukça zorlanacakları aşikar. Avrupa için bir diğer zorluk ise projenin ABD ile ilişkileri zayıflatması olacak. Böylece ABD ve Avrupa ayrı birer kutup olarak yola devam edecekler ve Çok Kutuplu Dünya düzenine katkı sağlayacaklar. Avrupa Birliği’nin endişesi ise ABD’nin askeri gücü olmaksızın hazırlıksız olarak Çok Kutuplu Dünya düzenine geçmenin ortaya çıkaracağı tehlikelerdir. Rusya-Ukrayna savaşı da Avrupa’nın bu endişelerini artırıyor.
Olası kazanç ve kayıpları alt alta topladığımızda ise Kuşak yol projesinin Türkiye için kazançlarının çok daha fazla olduğu görülmektedir. Yani Kuşak Yol projesi aslında Türkiye Yüzyılının başladığının bir işaretidir.