23 Şubat 2019’dan beri Yaşar Oktay’severler olarak ne yerde ne gökteyiz, bir garip düştüğümüz yer, yıkık dökük merdivenlerinden karanlık bir mahzene yuvarlanmış gibiyiz…
Kalkamıyoruz.
 
Bıraktı bu yalan dünyada bizi ağabeyimiz…
Yalnızlık tek kalabalığımız.
 
Ne aklımız akıl…
Ne fikrimiz fikir.
 
Pusulamız bozuk…
Şaftımız kayık.
 
Zemin buz…
Gök tuz.
 
Yaşam teması mı demeli telaşı mı yoksa, taşıması ağır bir söz katarı bıraktı giderayak bize, “kendisinden” olmamızı öğütleyerek üstü kapalı…
“Kimileri paraya, kimileri mevki makama, biz ise özgürlüğe oynadık”.
 
Bir ömrü özgürlük mavisi pula basmak ne demek?...
Kaybettikçe kazanmak.
 
Zar atmak değil bu…
Bile isteye varı yoğu özgür kılmak.

Mustafa Afacan Köşe (2) (8)
 
Rulet her defasında “özgürlük” getirdi…
Yaşar Oktay her defasında yalan dünyayı yendi, tekme tokat girişti, her sahtenin ağzı burnu “çarşı”.
 
Ne parası ne makamı ne mevkisi ağam?...
Toz kıymetinde olmadı hiç birisi Yaşar Oktay’ın gözünde/gönlünde/cebinde.
 
Zirvesine ulaşılmaz bir tekdağdı o…
Coğrafyacılar değil filozoflar tarif edebilir ancak.
 
(Pankreastan şüpheleniliyordu…
“Beni sadece bir kanser yenecekse kaldıramam bunu” dedi.
 
Pankreasın gözü kesmemişti tek başına dövüşmeyi Yaşar Oktay ile…
Akciğer, beyin, cümle metastaz ile hücum etmişti.
 
Kanser ittifakına karşı olduğunu görünce “yüzü güldü”…
Tek çeşit kansere yenilmiyordu.
 
O kadar tedavi emri karşısında tercihi  yine “özgürlük” oldu...
Tedavi kabul etmedi, Frank Sinetra şarkısındaki gibi “May Way” dedi, “Benim yolum”.
 
“My Way” her dinlediğimde vurur da vurur…
“Artık son yakındır
Son perdeye kaldık
Arkadaşım, anlatayım açık
Ahvali açıklayayım, bildiğim kadarıyla
Yaşadım hayatı tam mânâsıyla
Gezip dolaştım ne kadar yol varsa
Ve daha fazla, bundan çok daha fazla
Yaptım kendi yolumda

Evet, bazı zamanlar olur ki bilirsin
Ağzına lokma alıp da çiğneyemeyeceğin
Ama her şeye rağmen ukde kalır ya
Ben yuttum onu ve tükürdüm
Yüzleştim önümdekiyle, dik durdum
Ve yaptım kendi yolumda

Ve diz çöken adamların sözüne aldırmadan
Aldığım hasarları tarih yazar
Ve ben yaptım kendi yolumda
Evet, kendi yolumda.”)
 
Not: Yaşar Oktay sivil “hayat bilgisi öğretmeni” idi “mesleki” anlamda…
Olanak yaratırdı “adam olmak isteyene”.
 
O tekdağın eteklerine dahi varabilene aşk olsun...
“Adamlık” yolculuğunda epey yol almış demekti.
 
Yaşar Oktay “spor kültürü” deryasıydı…
O deryada yelken açanlar az mı taşıdı Kastamonu’da sporu sandallarıyla.
 
“Kastamonu Demirspor” misal…
“Demirspor ismi nereden esti?” diye sormuştum bir gün, ne alaka Kastamonu’da, “Siyami Özel’in önerisiydi, Kastamonu’ya demiryolu geleceğini düşünüyordu, raylarından önce kulübü hazır olsun istedi"  demişti.
 
“3-5-2” dünya futbolunda icat olmadan önce Demirspor’a oynattı…
Ne güzel anlatırdı kenar ortasahaların hat boyu gidip gelmelerini.
 
Kastamonuspor'un “Genel Kaptanı” idi…
Maddi yokluklar içinde “al kara” renklerin hayatın tualinden eksik edilmemesinin dersini verdi.
 
Nasrullah Gazetesi’nde “yazı işleri müdürü” idi…
Gazeteciliğin ustasıydı.
 
Aslında hepsinin toplamının bir fazlasıydı…
İnsandı; vicdanı, ahlakı, vefası ile. 

Def53867 1F22 4800 8A7D 9543Ea1D30A3