F 35 ler le  bir gece ansızın Ankara'ya gelecekmiş!

Yunanistan'ın Savunma Bakanı Nikos Dendias'ın KKTC deki askeri varlığımızı isgalci olarak  tanımlamasından sonra,  Sağlık bakanları Adonis Giorgiadis de "F35 ler le bir gece ansızın Ankara'ya gelebiliriz" şeklinde son derece küstah, tehditvari bir konuşma yaptı. Daha doğrusu zırvaladı.  Belli ki, ABD ve Fransa ile yaptıkları askeri ittifaka güveniyor. Sahibinden güç alıp sağa sola havlayan köpek misali...

Anlaşılan Yunanistan'ın  yine kaşıntısı tutmuş. Bunlarla iyi komşuluk ilişkileri kurmak mümkün değil.

Kıbrısta oyun bitmez.

Biz o sınırı kanlarımızla çizdik!

O topraklarda yüzlerce soydaşımız katledildi. Unutmadık, unutmayacağız.

Yaşı yetenler bilir. 1974 Barış Harekatı öncesinde neredeyse hergün soydaşlarımız katlediliyordu. Şimdi adada huzur ve güvenlik var. Bu da Türk askeri varlığı sayesinde.

Askerliğimi 1986 yılında, Lefkoşa da, yeşil hatta, sınırda yapmıştım. Kıbrıs davasının efsane lideri rahmetli Rauf Denktaş'la bir çok kez sohbet etme şansım olmuştu. Lefkoşada konutu benim görev yaptığım birliğe çok yakındı. Nöbetçi subayı olduğum gecelerde, kendi kullandığı aracıyla hiç haber vermeden, yanında korumaları da olmadan aniden çıkar gelirdi. Kıbrıs davasını, Rumların yaptıkları katliamları birinci ağızdan dinlemiş olmak benim için büyük şans. Efsane lideri yakından tanımanın gururunu ömrüm boyunca taşıyacağım.

Bazen mevzilerden, birlikte, gece görüş dürbünleriyle Rum tarafını gözetlerdik.

Rumlarla aramızda Kanada barış gücü askerleri vardı. Mevzilerimizdeki eskiyen kum torbalarını dahi değiştirmemize izin vermeyen sözde barış gücü, Rumların hergün yeni mevziler yapmasına, mevzilerini silahlandırmalarına göz yumuyordu. Bize karşı son derece katı bir tutum izlerken, Rumlara karşı tavizkar tutumları çok canımızı sıkıyordu. Yeşil hat üzerindeki BM toplantı odasında her hafta yaptığımız toplantılarda çok sert tartışmalar yaşıyorduk.

Yıl 1986, K.K.T.C'nin kuruluş yıl dönümü olan 20 Temmuza bir kaç gün kala bağlı olduğum askeri birliğe çok gizli ibareli bir istihbarat yazısı geldi. Yazıda; 20 Temmuz günü, Yunan ve Rum göstericinin Yeşil hat üzerinde sınır geçme eylemi yapacağı yazıyordu, Sınır birlikleri, gerekli önlemleri almaları konusunda uyarılıyordu. Koordinatlar benim birliğimin olduğu, sorumluluk bölgemi işaret ediyordu.

Eylemden bir gün önce,19 Temmuz günü, rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş beraberinde Kolordu Komutanımız rahmetli Doğan Beyazıt ve Alay Komutanımız olduğu halde benim takımımın sorumluluğunda olan bölgeye geldiler.

Burada yaptığı konuşmada; Kolordu Komutanı Doğan Beyazıt;

"Göstericiler yeşil hattın Türk tarafına geçmeye çalışacaklar, Rum ve Yunan televizyonlarının yanı sıra CNN ve BBC gibi TV kanalları da  bunu görüntüleyecek. Asıl önemli olan; Tüm dikkatler bu bölgede iken Rum Milli Muhafız Ordusu sınırın diğer taraflarında, vur kaç eylemleri planlıyorlar. Sizlere kat'i emrimiz şudur; Misliyle karşılık ( Misliyle mukabele) vereceksiniz. Emir kat'i idi mesajı almıştık. Misliyle mukabelenin askeri literatürde ne anlama geldiğini askerlik yapanlar bilir.

Detayına girmeyeceğim.Ertesi günü, 193. Dönem Komando Asteğmen. olarak görev yaptığım, sorumluluk sahamdaki o sınır bölgesine gelen eylemciler ve Rum Milli Muhafız Ordusu saatler süren mücadeleden sonra, amaçlarına ulaşamadan defolup gittiler. Rum milli muhafız ordusunun sınırın diğer bölgelerinde eylemde bulunmalarını da aldığımız önlemlerle engellemiştik.

Aldığımız emrin gereğini yerine getirmiş, misliyle karşılık vermiştik.

BM Barış Gücü askerleri olayları sadece izlemekle yetinmişti.

Eylemcileri sınırdan def ettikten sonra, akşam tekrar bölgeye gelen Rahmetli Rauf Denktaş ve Kolordu komutanımız Doğan Beyazıt beni alnımdan öpmüştü. Bu gururu ömrüm oldukça taşıyacağım.

Yunan ve Rum tv leri benim görüntümü günlerce işgalci Türk ordusunun faşist subayı diye vermişti. Türkiye'de de TRT'de haberlerde yer almıştık. Olaydan sonra, Türkiye'deki birliklerde askerliğini yapan dönem arkadaşlarımdan çok telefon almıştım.

Hatırlayacaksınız, bu olaydan sonra, yine aynı bölgede bayrağımızı indirmek için direğe çıkan Rum eylemci amacına ulaşamadan nöbetçi askerimiz tarafından vurularak indirilmişti. Şanlı Bayrağımıza el uzatmanın bedelini canıyla ödemişti.

Misliyle mukabele; Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluşundan bu yana geleneğinde varolan, bir düşmana karşılık verme biçimidir. TSK'nın caydırıcı gücü büyük oranda buradan gelir.

Görüyoruz ki; son günlerde Kıbrıs üzerinde yeni oyunlar sahneye konmaya çalışılıyor. BM de işin içinde. Bunlar bir yerlerden cesaret almadan efelenemezler!

Misliyle mukabele sadece silahlı kuvvetler arasında olmaz. Siviller içinde geçerlidir. Onlar konuşuyorsa;  biz anladıkları dilden, çok daha sert konuşmalıyız.

Ancak bundan anlarlar.

KIBRIS TÜRKTÜR, SONSUZA KADAR TÜRK KALACAKTIR.

Şimdi, eskisinden çok daha güçlü bir ordumuz var.

Bu berbat dünyada varlığımızın tek teminatı şanlı ordumuzdur.

Allah devletimize, milletimize ve ordumuza zeval vermesin.