Ahşap işçiliğinde "tasarım" farkı ile sektörde yer almak istiyorduk bir zamanlar, ki yöremizin geçmişten gelen kültürüydü bu, konaklarımızdan çeyiz sandıklarına kadar her ahşap imalatımızda gidilen "güzergah"...

Güzergahımızı kaybettik.

Ahşap sektöründe kendine özgü bir "tali yol" idi bizimkisi...

Keçi yolundan devşirmiştik.

O da kalmadı nerdeyse...

Tipi üzerini örttü gitti.

"Çeyiz sandığı" yapılan derme çatma atölyenin üstündeki evde geçti çocukluğum...

Kıymetini bu yüzden pek bilirim.

Yumru haline getirilmiş bez parçalarının bandırılarak atılan cilanın kokusu hala burnumda...

Kına yakmışçasına turunculaşan eller.

Turuncu...

Renk listemizde yok artık.

Çeyiz sandıkları da yok...

Somut kültür mirası mı soyut kültür mirasını yerle bir etti yoksa tersi mi müsebbib oldu?

Bir vali dertlenmişti tam da bu mevzuya...

İlaveten "hazır hammaddeye dayalı yerel kalkınma" üzerine kafa yorduğunda "fikri bütünlük" tamamlanmıştı.

Valilikteki odasının penceresinden baktığında şehrin batı yamacına...

Daha ilk günden zihninde şimşek çaktığına eminim.

"Birbirinden kıymetli ve farklı plandaki konakları kimler yapmıştı?"..

"Kastamonulu ahşap ustaları".

"Torunlarının torunlarından aynı mesleği sürdürenler yok mu?"..

"Çok da olmasa var".

"Bir olandan çok çıkar"...

Yola koyuldu.

Hem "istihdam" hem de "kültür mirasının korunması" mücadelesiydi...

İkisinin birliğinde "yerel kalkınma hamlesi".

Evvela "baktığımız ama görmediğimizi" gösterdi...

Kıymetini anlattı.

Tasarım ile ahşabı bambaşka hale sokmak...

Asırlardır zaten emekçisi olduğumuzu gün yüzüne çıkardı.

Ahşap ustalarını topladı...

Toplantı üstüne toplantı.

Ülkemizin önde gelen ahşap mobilya firmalarını şehrimize getirdi...

Yerel işletmelere iş olanakları yarattı.

Hatta...

Ünlü bir marka şehrimizde atölye açtı ve hala da devam ediyor.

Takvimde 12 yıl mı geçti o günlerden bu yana?..

Daha dün bana göre.

İşletmelerin emeklerinin bir arada görülmesi sektörün gelişimi namına önemliydi...

"Fuar" düzenledi.

Logosu "ağaçkakan" mıydı?..

Hatırlayan var mı?

Kamu kurumlarını seferber etti...

Meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları imece oldu.

Kastamonu "fuar" kazandı...

"Ahşap fuarı".

Görev süresince başından hiç ayrılmadı...

Üzerine titredi.

Ahşap hammddesinin en gelir getiren yolunu bulmuştu...

Üstelik bu yolda trafik azdı.

Kastamonu'yu çok rahat tek başına ekonomik alanda şaha kaldıracak bir enstrümandı...

İnandı.

Pandemi vesaire...

Ahşap fuarı tedavülden kalktı.

"Ahşabın başkenti" iddiamızın yerinde yeller esiyor şimdi...

Mazide bir kederli hatıra sadece.

Aylardan Eylül...

Tam da bu zamanlardı fuar.

Ardından su bile dökmedik...

Sırtımızı döndük gidene.

Daha acısını söyleyeyim...

O vakitki işletmelerin epeycesi bugün nerede?

Kaçı kapandı?..

Çırak ve kalfa bile yok belki.

En son "Nerede hata yaptım?" diye sordu...

Üzgündü.

Hata yapmamıştı...

"Vakti merhun" gelmemişti belki de.

Tüm şartlar elbet tarihin bir anında bir araya gelecektir...

Ve o gün Kastamonu "yine" turuncu ellere kavuşacaktır.

O turuncu eller sayesinde...

Ahşap yine hak ettiği zirvedeki yerini alacaktır.