Sofralarımızın vazgeçilmezi pirinç hakkında ne kadar az şey bildiğimizi gösteren bir kitap ile tanıştıracağım bugün sizi.
Mesela çeltik tarımının Milattan Önce 3000 yıllarında Hindistan’ da başladığını…
Milattan Önce 285 yıllarında Anadolu’ ya merhaba dediğini…
Avrupa’ nın ise pirinçle 10’ uncu yüzyılda tanıştığını bu kitaptan öğrendim.
Çeltiğin, su içinde çimlenebilen ve kökleri suda erimiş oksijenden yararlanabilen tek tahıl cinsi olduğunu da bu kitapta okudum.
Osmanlı’ da çeltik serüveni de oldukça ilginç; hem saray hem sefer hem de zafer aşı olmak sadece pirince mahsus bir payedir Osmanlı’ da! Neden mi? Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız!
Türkiye’ nin “pirinç başkenti” Tosya’ ya çeltiğin gelişini Hamza Baba’ ya kadar götüren yazar Tosya Pirinci yani çeltik tarımı ile ilgili muazzam bir akademik bilgi şöleni sunmuş kitabın sayfalarında.
236 dipnot, 128 farklı kaynak eser, onlarca tarihe ışık tutan görsel ile Tosya Çeltik Tarihini kayıt altına alırken; bir tarih uzmanı olarak imza attığı ilk eserindeki titizlik, kalite ve bilimsel düzeyle de gelecekte çok büyük eserlere imza atacak potansiyelin ipuçlarını vermiş.
Tosya pirincinin kamuoyuna tanıtılması, prestijinin daha da arttırılması ve sadece Türkiye’ de değil dünyada bir marka haline gelmesi için önemli bir kaynak eser Tosya Çeltik Tarihi kitabı.
Türkiye’ deki ilk çeltik fabrikası olan Tosya Çeltik Fabrikası Anonim Şirketi ile ilgili de aynı şeyleri söylemek mümkün.
Aynı zamanda tarlada Tosya çeltiği, sofrada Tosya pirinci, fabrikada Tosya Çeltik Fabrikası A.Ş. ile ilgili şimdiye kadar yazılmış olan en kapsamlı, en akademik ve en tanıtıcı eser.
Başta Tosya Kaymakamlığı, Tosya Belediyesi, Tosya Ziraat Odası, Tosya Ticaret ve Sanayi Odası olmak üzere Kastamonu ve ilçelerinin tüm belediyelerinin, tarım, ziraat ve ticaretle ilgili tüm kuruluşlarının, odalarının bu esere teveccühü elzem diye düşünüyorum.
Sözü Tosya Çeltik Tarihi adlı eserin yazarı Tarih Uzmanı Ufuk Tidim’ in kitabının arka kapağında yer verdiği muhteşem tespiti ile bağlayalım:
“Tosya pirinci gücünü tarihinden almalıdır. Zira onun şanlı tarihi şahlanmasına yeter!”