İki eski arkadaş sohbet ederler;
- Ya Mehmet benim kiracının tayini çıktı, iyi insanlardı yeni bir kiracı ile anlaştım, baktım alt dairedeki komşum 8 bin liraya kiraya vermiş evini bende 10 bin lira istedim etme gitme 9 bin liraya anlaştık.
- Vay be iyi kiraya vermişsin, benim kiracı 2 bin liraya oturuyor ben çok zarardayım o zaman, gerçi kiramı aksatmıyor eve iyi bakıyor üstelik senin dairen gibi değil güneş de görüyor.
- Sen de artır kardeşim bu devirde o paralara kiralık daire bulamazlar.
Bu konuşma böylece uzar gider Mehmet eve gittiğinde gece uyuyamaz sabahın ilk ışıkları ile kiracısının kapısını çalar ve “kontratınız önümüzdeki ay bitiyor, bittiği andan itibaren aylık 12 bin TL. kira vereceksiniz, ya çıkın ya artırın” der.
Kiracı yüzde 25 artış var hadi yüzde 50 yapalım dese bile ev sahibinin umurunda değildir, ya istenileni verecek ya da daha uygun bir fiyata başka bir eve taşınacaktır. Hadi ev buldu diyelim zor bulur da taşınma maliyetleri de işin başka bir boyutu.
Son zamanlarda sıkça gelişen ev sahibi-kiracı anlaşmazlığının sonucu maalesef yargıya taşınıyor, yargıya intikal etmeden de kiracı-ev sahibi arasında gelişen kötü olayları duyuyoruz.
Şimdi birde yargıya hemen gidemiyorsunuz arabulucu ile sorunu çözmeye çalışacaksınız, sorun çözülmez karşılıklı anlaşma olmazsa yargıya müracaat edeceksiniz.
Bu arada ev sahibiniz ile iplerin daha çok gerilmesi büyük bir olasılık zira artık araya para girmiştir ve onun evi şu kadar kira getiriyorsa benim evimin daha çok kira getirmesi lazım moduna girilmiştir.
Yani kısaca tüm geçimini alacağı kira ile karşılamak istemektedir, peki ya kirayı veren aldığı maaşın kaçta kaçını ev sahibine verecek geriye ne kalacak.
Bu işin kanunlarla arabulucularla falan çözüleceğini hiç sanmıyorum, bir şeyin sonucuna göre hareket edip onu çözmeye çalışıyoruz aslında sorunun nereden neden çıktığına bir türlü odaklanamıyoruz.
İnanın bana kiracıların çoğu bu durumu görüyor ve karşılıklı anlaşarak uzlaşarak sorunu çözmeye çalışıyorlar, bakıyorlar ki bu işin sonunda huzursuzluk olacak rahat edemeyecekler, güler yüzle kirada oturamayacaklar çok zorlansalar da tamam demek zorunda kalıyorlar veya başka bir ev arıyorlar.
Çünkü bu iş çığırından çıktı fahiş kira artışları durdurulamıyor, tek çare kalıyor ev sahibinin insafı, bu şekilde insaflı olanlar yok mu? Tabi ki var, evime bakıyor, çevresi komşuları ile arası iyi, kirayı aksatmıyor diyenler de var.
Geçenlerde bir köşe yazısında okudum, ev sahibini haklı bulmuş “bu pahalılıkta ev sahibi de geçimini sağlamak zorunda zaten emekli birçoğu” diyor, emekli ve ev sahibi ise ya bir evi daha var birinde oturup birini kiraya veriyor, ya da bazı ev sahiplerinin yaptığı gibi kendisi düşük bedelle kirada oturup kendi evini yüksek bedelle kiraya veriyor.
Asgari ücret belli, emeklinin maaşı belli, çalışanların maaşları belli, hayat pahalılığı ortada geçim sıkıntısı almış başını giderken geliri sadece kiracıdan beklemek insafsızlık, evine bakıyorsa kiranı aksatmıyorsa hadi yüzde 25 zaten bu şartlarda olmaz ancak önceki kiradan kat ve kat fazla kira istemek neyin nesidir.
Ev zaten sizin kira alıyorsunuz tapusunu vermiyorsunuz, asgari ücretin bile üstünde kira istemek için biraz daha düşünün empati yapın lütfen bu işler ancak bu şekilde sizlerin insafı ile düzelir.
Şimdi diyeceksiniz ki sen kiracısın herhalde, değilim babadan atadan kalma evimde oturuyorum kira derdim yok, ancak gördüklerim duyduklarım okuduklarım ile dertleniyorum.
Çözüm mü? Hani bankalar kredi verirken gelir durumunu istiyorlar ev sahipleri de istesin ve gelirin dörtte birini kira olarak alsın.
Benim daha da ağır gelecek cümlelerim var ancak söyleyecek acımasız insafsız bir kalbim yok.