Bizim toplumda ilginç ve nedeni açıklanamayan bir Batı hayranlığı var. Ders kitaplarımızda bile batı medeniyeti (Avrupa, ABD, Kanada, Avustralya vb) övüldükçe övülüyor. Çoğu muhabbette “Avrupa’da şöyle yapıyorlar, ABD’de böyle yapıyorlar” lafını duyuyoruz. Ama Avrupa’nın kanlı bir geçmişe, sömürgeciliğe, soyguna dayanan kökeni hakkında konuşulduğunu çok az duyuyoruz. Avrupa aşağı yukarı 300 senedir bizden zengin ama neden zengin? Kesinlikle ders müfredatına Batı’nın kanlı geçmişini, köle ticaretini, soykırımlarını, sömürgeciliğini işleyen bir sömürgecilik dersi konmalıdır.
Yıllarca Cristoph Colomb, Macellan, Vasco de Gama gibi kişileri büyük kaşifler olarak yutturdular. Halbuki bu kişiler bildiğiniz korsanlar… Hani gemileri ve şehir kentlerini yağmalayan korsanlar var ya onlardan… Cristoph Colomb, “Dünya yuvarlaksa hep batıya gidersek Asya’ya ulaşabiliriz” tezini savunarak kendisine gemi ve adam verecek hükümdar aramaya başlar. Asya’ya ulaşınca ne yapacak? Asya’da yaşayan halkı soyacak, soğana çevirecek ve malı götürecek. Sonra Asya’ya ulaştığını sanarak Amerika kıtasını keşfediyor. Kendisi Amerika’yı soyamıyor ama kendisinden sonra gelen diğer Avrupalılar bu işi layıkıyla yapıyorlar. Ateşli silahlar, mikroplu battaniyeler ile milyonlarca Kızılderiliyi öldürüyorlar. Onlardan boşalan topraklara da çöküyorlar. Ama yetiyor mu? Yetmiyor. Üzerine Hollywood filmleri çekerek Kızılderilileri “kötü, insanları öldürüp kafa dersini yüzen kişiler” olarak gösteriyorlar. Halbuki adamlar, atalarından kendilerine kalan toprakları savunmaya çalışıyorlar, bu nedenle de beyaz adamla savaşıyorlar. Roma İmparatorluğu da böyleydi. Kendisi dışında herkes (Gotlar, Cermenler, Saksonlar vb) barbar idi. Sonra Gotlar, Cermenler, Saksonlar kendilerine benzeyince barbar olmaktan çıktılar.
Başlangıçta Portekiz donanmasında görevli olan Macellan daha sonra İspanyollara çalışmaya başlıyor. Çünkü Portekiz’de hakkındaki yolsuzluk suçlamaları (Emeviler ile yasadışı ticaret, habersiz gemi kaldırmak vb) nedeniyle gözden düşüyor. İspanyol donanması ile Güney Amerika’ya gidiyor ve Güney Amerika’nın en güneyinden Büyük Okyanus’a ulaşıyor. Sonra sakinliğinden ötürü kendisinin “Pasifik” adını verdiği denizden Filipinler, Endonezya’ya ulaşıyor. Buralarda halkı soyuyor, saldırıyorlar. Ama Mactan adasında karşılarına cesur Lapu Lapu ve adamları çıkıyor. Silah ve teçhizat bakımından Avrupalılardan zayıf olmalarına rağmen Filipinliler, Macellan’ı öldürüyor. Macellan’ın emrindeki diğer korsanlar da canlarını zor kurtarıp kaçıyorlar. Günümüzde Lapu Lapu, Filipinliler için bir milli kahraman. Mactan eyalet adasının başkentine de Lapu Lapu adı verilmiş.
Bir diğer haydut ta Hernan Cortes. İspanya adına Meksika’yı işgal eden korsan… Küba’nın İspanyol valisinden ana kıtaya sefer yapmak için izin istiyor. Küba valisi kendisi anakıtayı soymak istediği için ona sadece ticaret izni veriyor. Tabi Cortes onu dinler mi? Azteklerin başkenti Tenochtitlan’a giderek kadın çocuk demeden 200,000 kişiyi katlediyor ve Aztek İmparatorluğu’nun altınlarına çöküyor. O zamanlar Tenochtitlan, Dünya’nın İstanbul’dan sonra en kalabalık kenti idi. Batı medeniyeti Aztek ve İnka gibi uygarlıkları tamamen ortadan kaldırarak tarihin en büyük soykırımlarından birini yapmıştır. Milyonlarca kişiden bahsediyoruz.
Batı’nın bu yaptıkları da merkantilist denen sözde batı aydınları tarafından temize çıkarılıyor. Merkantilizme göre ülkeler mümkün olduğunca çok ihracat yapmalı, mümkün olduğunca az ithalat yapmalıdır. Böylece altın biriktirmeli, biriken altınla güçlü donanma ve ordu kurmalıdır. Kurulan ordu sayesinde Asya, Afrika ve Amerika kıtasından ucuza hammadde elde etmeli yani bildiğimiz sömürü düzeni kurulmalıdır. Yani heriflerin aydınlarında (?) da iş yok.
Merkantilizmden destek alan İngilizler ne yapıyor? Doğu Hindistan Tekel şirketini kurarak Asya, Afrika ve Amerika’yı sömürmeye başlıyorlar. Kendi dokumaları satılsın diye binlerce Hintli dokuma ustasının parmaklarını kesiyorlar. Kendi vatandaşlarını afyondan korumak için afyonu yasaklayan Çin’e savaş açıyorlar. Çünkü afyon ticareti İngilizlerin elinde ve afyon ticaretinden bayağı altın kazanıyorlar. Milyonlarca Afrikalıyı köle olarak Afrika’dan alıp Amerika’ya götürüyor ve Amerikan çiftliklerinde köle olarak çalıştırıyorlar. Bu köle ticaretinden de malı götürüyorlar. Sırası gelmişken Alex Haley’in “Kökler” diye romanını okumanızı tavsiye ederim. Bunun sonradan filmi de çekildi. Alex’in dedeleri Afrika’dan köle olarak Amerika’ya getiriliyor ve Alex de büyüyünce atalarının romanını yazıyor. Hadi okumaya üşendiniz diyelim, Televizyonlarda yayınlanan “Köle İsaura” diye bir film vardı. Onu da internetten bulup izleyebilirsiniz.
Adamlar bugün bile Afrika’yı sömürmeye devam ediyor. Biraz daha modern teknikler kullanıyorlar. Afrika’dan elde edilen uranyumla kentlerini aydınlatıyorlar ama Afrika’da garibanlar karanlık içinde barakalarda, çadırlarda yaşıyor. Afrika’dan çıkarılan elmas, altınla Avrupalı sosyetikler birbirlerine hava atıyorlar ama Afrika’da madenlerde çalışan işçiler karnını zorla doyuruyor. Afrika kıtasında halen açlıktan ölenler var.
Afrika ve Asya halklarında uyanış olmuyor değil. Bizim komşumuz Karabük Üniversitesi’nde çok sayıda Çad’lı öğrenci var. Kastamonu ve diğer Türk üniversitelerinde okuyan çok sayıda Afrikalı genç var. Dünyanın diğer ülkelerinde (Avrupa ve ABD dahil) okuyan Afrikalı gençler var. Bunlar Avrupa’daki üniversitelerin müfredatını okusalar bile zamanla sorgulamaya başlıyorlar. “Altın, elmas, petrol, uranyum vb madenler nerede? Afrika’da. Bu kadar maden olan Afrika’da para var mı? Yok. Peki bu paralar nerede?” Günümüzde bazı Afrika ülkeleri Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin konsoloslarını ülkelerinden kovuyorlar ve bunun altında yatan neden artık Afrika’nın bazı şeyleri sorgulamaya başlaması…
Avrupalılar kendilerini nasıl savunuyor? “Biz oralara medeniyet götürdük. Roma İmparatorluğu da Frankları, Cermenleri sömürmüştü ama onlara medeniyet götürdü ve günümüz Fransa, Almanya gibi ülkeleri ortaya çıktı.” Diye savunuyorlar. Birincisi; Afrika’da insanlar açlıktan, susuzluktan ölüyor. Afrika’da halen kabile halinde yaşayanlar var. Güney Amerika’da insanların çoğu gecekondularda yaşıyor. Asya’da berbat koşullarda çok sayıda insan yaşıyor. Yani senin medeniyet götürdüğün külliyen yalan. İkincisi; Sen değeri 100 birim olan madenleri (uranyum, elmas, altın vb) 1 birime satın alıyorsun. Bununla senin medeniyet falan götürmen arasında ne alaka var? O madenin değeri neyse onu öde ondan sonra medeniyet falan götürürsün. Önce adam gibi aldığının parasını piyasa fiyatlarından öde. Adamların atalarını zincirlerle Amerika’ya zorla götürdün. Zincirlere vurdun, köle diye sattın, üç öğün yemek dışında bir şey vermedin. Halen siyahilere ABD’de, Fransa’da zulüm uyguluyorsun. Adamlar beyazlarla aynı otobüse 50 sene öncesine kadar binemiyordu. Bununla medeniyet götürmenin ne alakası var?
Kısaca gerek liselerde gerekse üniversitelerde kesinlikle “Sömürgecilik Tarihi” diye ders konmalı ve zorunlu olarak okutulmalı. Bakın “Zorunlu” kelimesinin altını çiziyorum. Böylece içimizde Avrupa’yı medeni zanneden kitle belki biraz uyanır, aydınlanır.