Bu hafta yazımızda uluslararası öğrenci piyasasını konuşacağız ama öncelikle Siyonist markalara boykot uygulamasını hatırlatalım. Marketlerden alışveriş yaparken markanın Siyonizm ile bağını, İsrail’in uyguladığı soykırıma destek verip vermediğini araştıralım.

Tanım olarak kendi ülkesi dışında eğitim gören öğrenciye uluslararası öğrenci denmektedir. Uluslararası öğrencilerin misafir oldukları üniversiteye, ülkeye ve şehre çok önemli ekonomik katkıları olmaktadır. Bu katkıları aşağıdaki biçimde sıralamak mümkündür.

1-     Üniversitelere harç ücreti ödenmesi suretiyle ülkenin bilim kurumlarının sürdürülebilirliğine katkı sağlanmaktadır.

2-     Bu öğrenciler konaklama, yiyecek, giyecek gibi ürünler için harcama yapmakta şehir esnafı ve bu ürünleri üreten sanayi iş yapmaktadır. Örneğin; Türkiye’de okuyan bir üniversite öğrencisinin peynir, ekmek, makarna, tişört, pantolon, kitap vb alması perakendeciler (marketler, butik), gıda ve tekstil sanayisinin gelişmesini sağlamaktadır.

3-     Bu öğrencilerden başarılı olanların bir kısmı ülkede kalıp çalışmakta ve ülkenin kalifiye işgücü ihtiyacını karşılamaktadır.

4-     Bu öğrencilerden bir kısmı kendi ülkelerine dönmekte ama kurdukları iş ilişkileri ile öğrenim gördükleri ülkelere fayda sağlamaya devam etmektedir. Örneğin; Afrikalı bir öğrenci ülkesine döndüğünde dış ticaret şirketi kurmakta ve Türkiye’den mal getirip ülkesinde satmaktadır.

5-     Bu öğrencilerden ülkelerine geri dönenler öğrenim gördükleri ülkenin temsilcisi olmakta ve uluslararası ilişkilerde ülkenin yumuşak gücünü oluşturmaktadır.

Bu nedenlerden ötürü de gelişmiş ülkeler uluslararası öğrencileri kendi ülkelerine çekmek için rekabet etmektedir. Unesco’ya göre 2020 yılında Dünya’da 6.4 milyon uluslararası öğrenci bulunmaktadır. 2023 yılı için bu rakamın 7 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor.  Uluslararası öğrencileri ülkesine çekmekte en başarılı ülkeler ABD, İngiltere, Avustralya, Almanya, Kanada ve Fransa’dır. Yani batı ülkeleri yabancı ülkelerden öğrencileri kendi ülkelerindeki üniversitelere çekmekte ve bundan önemli paralar kazanmaktadır. Hatta ABD, İngiltere, Avustralya ve Kanada gibi ülkeler İngilizce dil okulları kurarak da para kazanmaktadırlar. Bu ülkeler Türkiye’den de öğrenci çekmek için her yıl İstanbul, Ankara gibi şehirlerde fuarlar kurmakta ve üniversitelerini tanıtmaktadır. Türkiye’den de çok sayıda öğrenci bu ülkelere eğitim görmek için gitmektedir.

Uluslararası öğrenci pazarında önemli atılımlar yapan ülkeler incelendiğinde Çin ve Türkiye öne çıkmaktadır. Türkiye 2020 yılında en fazla uluslararası öğrenciye eğitim veren ilk on ülke arasına girmiştir. 2018-2019 döneminde 150,000 uluslararası öğrenciye ulaşan Türkiye, 2022-2023 döneminde ise 300,000’den fazla uluslararası öğrenciye eğitim vermiştir, yani  son 4 dönemde %100’e yakın bir artış görülmektedir. Uluslararası öğrencilerin yaklaşık %70’i devlet üniversitelerinde eğitim görmektedir. Türkiye’de eğitim gören yabancı öğrenciler arasında Suriye, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak, Somali, Kazakistan, Mısır, Afganistan vb ülkelerden gelen öğrenciler başta gelmektedir. Diğer bir ifadeyle Türki Cumhuriyetler ve Müslüman ülkelerden gelen öğrenciler ağırlıklıdır. Bu açıdan bakıldığında uluslararası öğrenci piyasasında rakibimizin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğu görülmektedir. Avrupa’dan öne çıkan ülkeler ise Bulgaristan ve Almanya’dır. Bu arada Türkiye’de eğitimini tamamlamış Abdirahman Ahmed Hasan isimli bir öğrencimiz Somali’de bakan olmuştur.

En fazla uluslararası öğrenci barındıran şehirler sırasıyla İstanbul, Ankara, Eskişehir, Karabük, Erzurum ve Sakarya olarak göze çarpmaktadır. Komşu ile Karabük’ün kendisinden daha büyük İzmir, Adana, Bursa gibi illeri geçmesi göze çarpmaktadır. Bu başarılarından ötürü Karabük Üniversitesi rektörleri Burhanettin Uysal, Refik Polat ve Fatih Kırışık takdir edilmelidir. Karabük’te şu anda 12,000 civarında yabancı öğrenci eğitim görmekte, şehir ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Kastamonu Üniversitesinde de 55 farklı ülkeden 1774 uluslararası öğrenci bulunmaktadır. Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan ve Afganistan’dan gelen öğrencilerin çoğunluğu oluşturduğu görülüyor.

Türkiye’nin son yıllarda uluslararası öğrenci piyasasında başarısı elbette piyasadaki diğer rakipleri rahatsız etmektedir. Piyasalarda rekabet her zaman etik kurallar çerçevesinde işlemez. Gelişmiş ülkeler, diğer ülkeler içerisindeki ajanları vasıtasıyla bazen çeşitli müdahaleler yapabilirler. Başarılı olmuş kurumlara operasyon çekebilir, iftiralar atabilirler. Ne idüğü belirsiz sosyal medya hesaplarının Karabük Üniversitesi’ne attığı iftiraları bu açıdan değerlendirmek gerekli. Karabük il sağlık müdürlüğü de ilde HIV vakalarında anlamlı bir değişiklik olmadığı yönünde açıklama yapmıştır. Bu açıklama Karabük ilinde en fazla birkaç HIV vakasının olduğunu belki de hiç olmadığını göstermektedir. Karabük’te tanıdıklarımız da Müslüman Afrikalı öğrencilerin çok efendi olduklarını, beş vakit namaz kıldıklarını, etraflarına saygılı ve çalışkan olduklarını belirtmektedir. 12,000 öğrencinin içinden birkaç tane hatalı iş yapan öğrenci çıkabilir (“Çıktı” demiyorum, “çıkabilir” diyorum. Çünkü hatalı öğrenciler olduğuna dair bir delil yok). Bu birkaç öğrenci nedeniyle toptancı bir yaklaşımla tüm Afrikalı öğrencileri suçlamak ne derece doğru? Şöyle düşünün! Bu öğrenciler Türkiye’ye gelmese Batı ülkelerine gideceklerdi ve Batı ülkeleri bu öğrencilerden bayağı iyi para kazanacaktı. Yani bu öğrencilere Türkiye’de iftira atılması ve Türkiye’de bu öğrencilere tepkilerin artması kimin işine gelir? Uluslararası eğitim piyasasında Türkiye’nin rakibi olan ülkelerin işine gelir. Az önce dediğim gibi piyasalarda rekabet her zaman etik kurallara göre yapılmaz, bazen Batı ülkeleri etik dışı yollarla da rekabet eder. Arap Lawrence ve Gertrude Bell gibi ajanları unutmayalım, eğer okumadıysanız da kim olduklarını ne yaptıklarını okuyun.

Türkiye ise uluslararası öğrenci piyasasında kısa dönemde önemli başarılar sağladı ama piyasada daha yeniyiz. Daha geliştirmemiz gereken yönler var. Birincisi; Türk dili eğitimini vermekte daha etkin olmalıyız. Yabancı öğrenciler TÖMER aracılığıyla Türkçe hazırlık okuduktan sonra üniversite eğitimine başlıyor. Kastamonu’da bu yönde önemli gelişimler sağladık. Ama bazı üniversitelerde halen yeterli Türk dili eğitimi almayan uluslararası öğrenciler oluyor, öğretim üyeleri bu nedenle derste seviyeyi düşürüyorlar. Seviyenin düşmesi sonucunda Türk öğrenciler de gerektiğinden daha düşük seviyede eğitim alıyorlar. Bazı üniversitelerde görülen bu sorun çözülmeli. Diğer yönden daha seviyesi yüksek öğrencileri de Türkiye’ye çekmeye yönelik stratejiler uygulamalıyız.

Kısaca Türkiye, Uluslararası öğrencileri üniversitelerimize çekmekte kısa dönemde önemli başarılar sağlamıştır. Bu başarıların devam etmesi gerekli ama diğer yandan Türkçe eğitimini daha etkin vermek ve seviyesi yüksek öğrencilerin de ülkemizi tercih etmesine yönelik stratejiler uygulanmalıdır. Daha yapacak çok iş var, çünkü piyasada daha yeniyiz ve piyasada ABD, Avustralya, İngiltere, Kanada, Almanya ve Fransa gibi işin kurdu rakipler var.

Prof. Dr. Serkan DİLEK

Kastamonu Üniversitesi