Eskiden bankalardan kredi almak, deveye hendek atlatmaktan daha zordu. Kredi alacak kişi bankaya müracaat eder, yılsonu bilançosundan, mizanına kadar herşeyi ibraz etmek zorundadır.
Krediyi alacak olanın ve kefil olacakların ki 3 tane kefil göstermek zorundasınız noter onaylı imza sirküleri vb. tüm istenilen belgeleri bankaya teslim etmek zorundadır, sonra banka kredi verilebilecek bir durumda mısınız istihbarat yapacak kefilleriniz yeterli olmaz ise banka sizden ipotek isteyecek gibi birçok formalite ile boğuşmak zorunda kalırdınız.
Tabi bu arada kefilleriniz son anda kefil olmaktan vazgeçmezlerse, ne demişler “işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol” eskiden çok sık söylenirdi bu söz artık bankalar kefil de aramadığından onlara bir tuş kadar yakın olduk.
Artık bankalar adeta sokaklarda satış yapan pazarcılar gibi gel vatandaş gel kredi kartını al, kredin hazır, şu kadar onaylı krediniz sizi bekliyor, bir tuşla krediniz hesabınızda gibilerinden vatandaşı yormadan özendirerek borç batağına sürüklemekte.
Kredi almak kolay harcamak ise almaktan daha kolay hale geldi.
Herkesin cebinde en az iki kredi kartı var, harcarken iyi ödeme günü geldiğinde ise asgarisini ödeyebilmek için kartlar arası transfer yapmaya çalışarak gecikme faizine düşmemeye çalışıyoruz.
Kredi kartlarına bir sınırlama getirilse kredi almak bir parmağınızı oynatmak kadar kolay olmasa piyasa daralacak harcamalar mecburen düşecek sanki kendi paramız gibi farkında olmadan kullanılan kart ve kredi kullanıcıları haciz daireleri ile muhatap olmaya başlayacaklar.
Günümüzde bu kadar kolay kredi ve kartlara ulaşmak mümkün olduğundan harcadığımız paraların kendi öz sermayemiz olduğunu sanarak inanılmaz harcamalar yapmaya başladık ama sonuç nereye varacak çokta umurumuzda değil.
Çünkü başkalarına bakarak gelirimizi giderimizi dengelemeden onda var bende de olsun, onlar tatil yaparsa biz de yaparız egosuna kapıldık rüzgarda iki tarafa savrulan yapraklar gibi ne yöne savrulduğumuzu bilmeden hesapsız harcamalar yapmaya başladık.
Televizyonlarda izliyoruz bakıyoruz ara tatillerde kayak merkezleri yoğun, söylenenlere göre Uludağ’da bir çorba, tost 500 TL. 2 kişilik kahvaltı 1500 TL. Pizza 1250 TL. Dana Yanak 2000 TL. Kayak kirası bilmem kaç TL. Bir saatlik kayak eğitimi 2000 TL. gibi fiyatlarla insanlar tatil yapıyor.
Kendi kredisiz kartsız tatil yapıyorsa kimseye bir şey söylemeye hakkımız yok ancak birçok aile bunları gördüklerinde ilerisini düşünmeden tatil kredisi veya bireysel kredi gibi seçeneklerle kredi kullanıp tatil yapmaya çalışıyorlar.
Tatil beldeleri, marketler, alışveriş merkezleri dolu bazı yerlerde kasalarda neredeyse sıra gelmiyor, sanırsınız ki tüm ülke insanları olarak paramızı koyacak yer bulamıyoruz.
Enflasyon her geçen gün sırtımıza biraz daha binerken seçimlerden sonra kredi kartlarına ve kredilere sınırlama geleceği söyleniyor, öyle bir şey olursa o zaman göreceğiz kim ne kadar harcama yapıyor, yüzde kaçımız tatil beldelerine gidebiliyor.
Bir taraf yiyeceği ekmeği zor alabiliyorken, bir taraf ise tatil beldelerinde lüks araçlarla sefa sürüyorlar ve bunları dakikalarca izleyerek insanlar özendiriliyor ve harcamaya yönlendiriliyorlar.
Eskiden para yönlendirirdi, şimdi kredi kartları ve krediler yönlendiriyor bizleri.