Bir ülkenin yetişmiş insan kaynakları nasıl heba edilir? Bunu bir kez daha, açık ve net biçimde görmüş olduk.
Gençlerimiz hayalini kurdukları, bin bir zorlukla eğitimini aldıkları meslekleri yapmak yerine, akıllarından dahi geçirmedikleri işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu işleri bulamayanlar ise üniversiteli issizler ordusuna katılıp mutsuz ve perişan bir yaşam mücadelesi veriyor.
Geçtiğimiz günlerde, Ankara Büyük Şehir Belediyesi sınavla 133 zabıta alacağını duyurdu.
Zabıtalık için başvuranlar arasında; hukuk, siyasal bilgiler, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, bilişim sistemleri mezunları, mühendisler, öğretmenler, fizyoterapistler var. 5 günde 7 bin başvuru oldu.
Şu ana kadar, 26 gazeteci, 1464 öğretmen, 48 mimar, 3 uçak motor uzmanı, 796 mühendis, 179 maliyeci, 100 hukukçu, 78 psikolog, 10 kimyager, 6 fizikçi 30 veteriner, 37 hemşire, zabıta olmak için başvurdu.
Başvurular 11 Ekimde tamamlanacak. Adaylar için KPSS 2024'te P3 notunun en düşük 65 olması isteniyor. Boy şartı da var. Kadınlarda en az 1.60 cm., erkeklerde en az 1.67 cm olması gerekiyor.
Başvurular, Atatürk Spor Salonunda açılan stantta alınıyor. Başvuru sayısının 11 Ekime kadar 10 bini geçmesi bekleniyor.
İş bulamayan gençler ne iş olsa yaparım noktasında.
Basına yansıyan haberlerden kuryelik ve garsonluk yapan üniversite mezunlarını biliyorduk. Bu son tablo, insan kaynaklarımızın nasıl heba edildiğini adeta gözümüze soktu.
Her ile bir üniversite politikası ile geldiğimiz nokta budur. Plansız, programsız bir şekilde; ülke ihtiyaçlarını gözetmeden, nitelik yerine niceliği önceliklemenin sonucudur bu vahim tablo.
Türkiye'de her yıl yaklaşık 1 milyon genç üniversiteden mezun oluyor. Ancak üniversite mezunlarına istihdam yaratmakta zorlanıyoruz.
OECD'nin verilerine göre, ülkemizde 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 31.1'i ne eğitimde nede istihdamda yer alıyor.
Üniversite mezunlarının işsizlik oranında Türkiye yüzde 33.1 ile Avrupa'da sonuncu oldu.
Üniversite açmaktan daha önemlisi üniversite mezunlarını istihdam edebilmektir. Ülkenin ihtiyacı kadar mezun vermek yerine, plansız, programsız bir şekilde mezun verildiğinde sokaklar üniversite mezunu mutsuz insanlar ile doluyor.
Gençlerimiz meslek sahibi olabilmek umuduyla büyük hayallerle yüksek öğrenim görüyor. Aileleri onları okutabilmek için çok büyük maddi sıkıntıların içine giriyor.
Sonuç ise tam bir hüsran. Garsonluk yapan mühendisler, kuryelik yapan öğretmenler, asgari ücrete razı olan milyonlarca üniversite mezunu gencimiz var.
Bu çocuklar ülkemizin geleceği !
Bir ülke ancak bu kadar güzel yönetilebilirdi!
Sorumluluk makamında olan zat-ı muhteremleri ayakta alkışlıyorum!