Tembellik ve vurdumduymazlığın sonucunu olanca şiddetiyle dramatize etmek için kullanılan bir ifade “çördük ile iftar açmak” deyimi ilimizde, evvel zamanın yokluk devirlerine gönderme yaparak ihtar vermek, “çördük” ile göz korkutmak bir nevi…
“Kuru ekmek bile bulamazsın” ile eş değer.

Kastamonu’nun “varlık” içinde “yokluk” çekmesinden “yakınmak” ve ileri güzergahta karşılaşılacak çok daha katmerli sıkıntılara karşı “uyarmak”…
Gelin farkına varalım.

“Çördük”…
Kuru soğandan da acı.

Zenginlik fışkıran şu coğrafyayı kendimize zindan etmeyelim…
Birlik olalım gelin.

Bir el atın…
Omuz verin.

“Tembellik” nasıl bir meziyettir?..
Vatandaşın gözünün belediye seçiminde olmasından belli değil mi, iş bekleyen bir tümen “iş beğenmeyen” sırada, “masa başı” olacak illa.

“Sahada çalış” denilmesin aman…
Aşağısı kurtarmaz.

Önceki alınanların altına sandalye konulamadı ki henüz…
Yenilere masa nasıl bulunacak? 

Şu an, ilimizin vizyon projesi, “Kastamonu-İnebolu” karayolu inşasında “400” işçinin çalıştığı ifade ediliyor…
Heyecan vermiyor kimseye.

Vatandaşın yokluktan, yoksulluktan, çaresizlikten bıçak kemiğine dayandı desek…
Yine de tam ifade edemez Merkez ve İnebolu baştan olmak üzere ilimizdeki vatandaşların “heyecan duymamasını” bu kamu yatırımdan.

Kırık Barajı’nın bir an önce hizmete girecek olması yönündeki sıkı mesai de heyecan verici değil kamuoyunda…
Oysa “içme suyu” hayati.

“Kastamonu aidiyeti” eksildi mi?..
“Kastamonululuk” bilinci kıymetini yitirdi mi?

“Şehirli” bilinci de mi kayıp gitti yoksa?..
Azgın bir “bencillik” nasıl da sardı dört bir yanımızı?

Şehrin kalkınma ve gelişme kanalları kimsenin umurunda değil mi?..
Dışarıya göç nasıl önlenecek?

Kastamonu’da doğanlar…
Kastamonu’da doymasın mı?

İş ve aş başta olmak üzere, sosyal hayatın tüm kılcal damarlarında dahi, gürül gürül kan devir daim etmesin mi?..
Her gün bayram tadında olmasın mı Kastamonu?

Dar ideolojilere saplanıp kalmayı anlamak mümkün değil…
Şehirler ideolojiler ile değil ortak akıl, bilim ve imece ile kalkınır ve gelişir.

Şehirler yokluğu paylaşmaz…
Varlıkta buluşur.

Topyekun kurtuluş mümkün ancak…
Yok tek başına kurtuluş.

(Kastamonu’nun Orta Avrupa ile Orta Asya ve Körfez ülkelerini “lojistik” olarak birbirine bağlayacak ortak nokta olabileceğini yazalı seneler oldu…
Evvel zaman bu tür “normal” cümleleri Kastamonu kamuoyu “satın alıyordur”.

“Serbest bölge”…
“Lojistik merkez”.

Hükmü kalmadı artık “vizyonun”…
“Proje” lafı bile unutuldu nerdeyse.

Dar kafaların mahkumu olamaz Kastamonu…
“Misyon” bile unutuldu gitti nerdeyse.)

Not: Hanönü’nde bir okulun bahçesindeki ağaçların kesileceğine dair haberler çıkmıştı basında…
Epey yaşındaki onbeş civarı ağaçtan söz ediliyordu.

Neyse…
İtiraz yazıları yazdık bu sayfalarda.

Maarif oralı olmadı haliyle…
Duyduğum bir açıklamada olmadı.

Geçtiğimiz günlerde sordum bir öğrenciye…
“Kesildi ağaçlarımız” dedi.

Yine de kulaklarıma inanamadım…
Okul bahçesindeki ağaçların kesileceğine inanamamıştım, kesildiğine de inanamıyorum, nasıl olur?

Maarif bunu yaparsa…
Akıl alır değil.