Haziran ayı karne heyecanın sınav stresine, diploma gururunun arkadaşlarla veda hüznüne karıştığı bir aydır.

Üniversiteler, liseler, ortaokullar, ilkokullar ve hatta anaokulu ve kreşler!

Evet yanlış okumadınız; mezuniyet törenleri artık kreşlere kadar inmiş durumda!

Cılkını çıkartmakta üstümüze yoktur vesselam…

Üniversite mezuniyeti tamam, Lise mezuniyetini bir nebze anlarım ama ortaokul, ilkokul ve anaokulu – kreş mezuniyet törenleri nedir Allah aşkına!

Bu törenler için velilerin girdiği maddi külfet, daha kreşten başlayan cübbe giyme, kep fırlatma ritüelleri ile mezuniyet töreninin içinin tamamen boşaltılması ve ne yazık ki daha ortaokulu yeni bitirmiş çocuklarımızın bol makyajlı ve yaşlarına hiç uymayan tarzda kıyafetlerin içine sokulmaları…

Gösteriş ve israf hayatımızın tüm damarlarını öylesine işgal etti ki; dar gelirli aileler de bu cendere içinde ezildikçe ezildi ve eziliyor. Üniversite mezuniyeti, mezuniyet töreni ve cübbe giyme olayı dışındakilerin gösteriş, özenti ve israftan öte bir mana taşıdığına inanmıyorum!

Sırf bu gösteriş için dar gelirli aileler kurban veriliyor!

Tek tahterevallimiz bu değil ne yazık ki!

Son yıllarda kapitalist sistem paramızı cebimizden almak için öyle saçma sapan icatlar çıkardı ki, kimsenin kral çıplak demeye cesareti yok!

Misal, cinsiyet belirleme partileri adı altındaki saçmalık! Binlerce liralık masraf yapılarak, görmemişin çocuğu olmuş türünden saçma sapan usullerle anne karnındaki çocuğun kız mı erkek mi olduğunun ilan edildiği partiler de her geçen gün çıtayı zıvananın üst katmanlarına taşıyor!

İçmeye ayranımız yok ama tahterevalli her daim emrimize amade!

Tıpkı düğün merasimlerinin artık iyice cozutmaya başlaması gibi!

Sırf gösteriş olsun diye ya da “komşumdan, akrabamdan neyim eksik” mantığıyla yapılan düğün törenleri, evlenen yeni çiftlere ya da ailelerine yıllarca ödemek zorunda kaldıkları kredi borcu hediye ediyor!

Dış mekan özel fotoğraf ve video çekimi, iç mekan özel çekimi, stüdyo özel çekimi, düğünden bile görkemli nişan töreni, şatafatın, israfın, lüksün ve havaya saçılan paranın hesabının olmadığı düğün törenleri artık son bulmalı!

Zenginseniz  şatafatınızı, gösterişinizi ve israfınızı başka türlü yapın!

Orta direkseniz, havaya saçacağınız o masrafları kısıp yeni evlenen evlatlarınızın evine destek verin!

Fakirseniz, “elalem” adı verilen topluluğun ayıplamasından korkarak hem kendinizi hem de çocuklarınızı yıllarca ödemek zorunda kalınacak borçların altında ezmeyin!

Toplumsal olarak silkinmemiz lazım! Bu kadar israf, bu kadar gösteriş, bu kadar görmemişlik toplumsal yapımıza zarar veriyor!

İki Cihan Serveri, Sevgililer Sevgilisi Hz. Muhammed (sav) Efendimiz, kızı Hz. Fatıma’ yı Hz. Ali ile evlendirirken çeyiz olarak kadife bir örtü, bir su kabı ve içerisi izhir otuyla doldurulmuş bir minder verdi.

Hz. Ali de zırhını rehin vererek aldığı yarım ölçek arpa ile yaptırdığı düğün yemeğini misafirlerine ikram etti.

Düğünün ana gayesi; çiftin evlendiğinin kamuoyuna ilan edilmesidir. Peygamber Efendimizin de bu tören ile ilgili tavsiye ettiği şey; gelen misafirlere yemek ikramıdır ki, yemekten kast ettiğimiz de bizzat kendi kızının düğününde Hz. Ali’ nin verdiği yemek gibi mütevazi olanıdır.

Lütfen tahterevallilerimizi depoya kaldıralım!