Bu yazıyı on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’ in ilk gününde okuyorsunuz.
14 günlük, 33 günlük, 40 günlük üç isimsiz melekten selam getirdim…
Yine iki yaşında isimsiz bir bebek daha selam gönderdi İslam alemine…
Henüz yaşına girip girmediği belirlenemeyen, oğlumun adaşı Musab Ebu Asr iftar sofralarınıza hurmalarla geldi…
40 günlük Seher ez-Zubde sımsıcak çorbalarınızı ısıttı…
45 günlük Muhammed ez-Zayiğ fırından aldığı Ramazan pidelerini yetiştirdi top atışına…
2 aylık Abdülaziz Salim iftariyelik zeytinleri dizdi tabağa tek tek…
6 aylık Minnetullah Ebu Umeyra kompostolarınıza şeker kattı…
6 aylık Yusuf Sami et-Teramsi tulumba tatlılarını servis etti.
9 aylık Enver el-Hudari yaptı yemek duasını…
1 yaşındaki Mahmud Aben serdi seccadeleri…
2 yaşındaki mira Salih Abdunnebi bekledi abdest almanızı elinde havluyla…
2 buçuk yaşındaki Halid Ahmed Hicazi getirdi namazın kametini…
3 yaşındaki İbrahim el-Batş el bağladı 25 kişilik cemaatle birlikte…
Ve 10 yaşındaki Yezen el-Kefarne tekbir getirdi namaz için…
Akşam namazı sanmayın kılınan…
Cenaze namazıydı Yezen’ in imamlık yaptığı namaz!
İslam dünyasının cenaze namazını kıldı 25 masum çocuk!
Hemen yanı başında bir insanlık dramı yaşanırken gözlerini vahşete kapayan, kulaklarını feryatlara tıkayan, dilini gerçekleri haykırmamak için yutan, soykırıma dur dememek için kendi ellerini ve ayaklarını bağlayan 2 milyarlık kuru kalabalığın cenaze namazında saf tuttu 25 masum çocuk.
Yukarıda zikredilen isimleri iyi okuyun: BU MASUM ÇOCUKLAR İSRAİL ABLUKASI ALTINDA AÇLIKTAN ÖLEN ÇOCUKLAR!
Biz iftar sofralarımızda şen şakrak ibadet(!) hazzı yaşarken, yanı başımızda çocuklar açlıktan ölüyor!
Biz teravih namazları için camileri doldururken yanı başımızda yüzlerce cami yerle bir ediliyor!
Biz sahurlarda top atışını beklerken; Gazze’ de top, füze, kurşun sesi hiç kesilmiyor!
Biz iftar öncesi pide kuyruğunda orucun hazzını yaşarken; Gazze’ de ekmek kuyruğundaki sivillerin üzerine bomba yağıyor!
Ve iftar sofralarımızı Filistin’ deki masum insanların üzerine yağan vahşetin sponsoru içecekler süslemeye devam ediyor!
“8 milyonluk İsrail için, 1,5 milyar Müslüman Ebabil bekliyorsa; Ebabiller gelse İsrail'i değil bizi taşlar...” diyor ya Necmettin Erbakan; ne kadar da haklıymış!
Hiçbir şey yapamıyorsak; ateşe su taşıyan karınca da mı olamıyoruz?!
Çok mu zor soykırım ateşine benzin taşıyan firmaların ürünlerinden uzak durmak?!
Çok mu zor yerli ve milli ürünleri tercih etmek?!
Çok mu zor “Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın!” diyen Tolstoy olabilmek?!
Çok mu zor insan olabilmek?!
Ramazan-ı Şerif ayımız mübarek olsun!