İş yaşamımdan kalma, analitik düşünme gibi bir hastalığım var! Analitik düşünmek güzel de, bendeki biraz abartılı. O yüzden hastalık diyorum. Aslında bu, insanı rahatsız eden bir takıntı.

Dün gece yine bir habere takıldım. Aldım elime hesap makinesini. Bir takım hesaplar yaptım. İşte bu yazının konusu da oradan çıktı.

60 lı yıllardan buyana, düzenli olarak, evimize, farklı siyasi görüşte 2 gazete girer. Bu rahmetli dedemin ve babamın bize kazandırdığı güzel bir alışkanlık. Gece el ayak çekilince günün haberlerini gazetelerden hızlıca gözden geçiririm. İnternet'ten ve TV lerden de ülke ve dünya gündemini takip etmeye gayret ederim.

Dolar milyarderi (dikkatinizi çekerim. Dolar milyoneri değil, milyarderi ) ünlü bir zenginimiz 100 bin lira bağış yapmış ve basınımız bunu haber yapmış. Birde güzel poz vermiş !

Tam serveti kaç milyar dolar bilmiyorum. 3 milyar dolar diyorlar. Eğer öyle ise, TL ye çevirdiğimizde milyonda birini bağışlamış oluyor. Daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek vereyim; 1 milyon lirası olan birinin 1 lira sadaka vermesi gibi! Aynı oranda ben yardım yapsam ne kadar vermem gerekir diye hesapladım. Keşke hesaplamasaydım. Moralim bozuldu. Üç beş lira seviyesinde bir şey çıkıyor.

Dinimizde zekat 40 ta 1, yada yüzde 2.5 olarak tanımlanmış!

Dinimizin tanımladığı oranda bağış (yada zekat) yapmaya kalksam; bu züğürtlüğüme rağmen, hayır severimizin verdiği 100 bin lirayı benim vermem gerekiyor. O'nun payına düşen ise 1 milyar TL.

Bu hayırsever zenginimizin bugüne kadar yaptığı yardımların toplamı; servetinin tamamının 40 ta 1'i yani bizim paramızla yaklaşık olarak 1-2 milyar TL seviyesinde de olabilir. Bilemiyorum. "Bir elinle verdiğini diğer elin görmeyecek"  ilkesine uyarak, basında haber olmayan yardımlar da yapmış olabilir. Şayet öyle ise helal olsun.

Bu konuyu değerli dostum, bankacı Tevfik beyle aramızda  konuştuk. "Haksızlık yapma, aslında çok yardım yapıyor. Sen 100 bin TL lik habere denk gelmişsin" dedi. Tevfik beyle konuştuktan sonra yazımın bazı kısımlarını yeniden düzenleme gereği hissettim.

Ne diyeyim? Allah kabul etsin.

Allah hayır severlerimizin sayılarını artırsın.

Ben, sadece, varlığının büyüklüğüne rağmen bu kadar küçük miktarda bir yardım yapmasını ve

basın tarafından bunun haber yapılmasını yadırgadım.

Şimdi, paraya kıysam, varlığımın küçüklüğüne rağmen bonkör davransam, 3-5 lirayı geçtim, tam 100 TL. bağış yapacak olsam. Aynı basınımız bunu haber yapar mı?

Açık konuşmak gerekirse, dolar milyarderi zenginimizin yerinde olsam; basını çağırmaya yada haber vermeye utanırdım. Bir şekilde duyup gelmiş olsalar bile o haberi yaptırmazdım. Reklama ihtiyacım varsa da; param çok nasıl olsa. TV lere gazetelere istediğim reklamı verirdim. Veriyor da zaten.

Basına reklam verirken de hakkaniyetli davranmak gerekiyor! Geçtiğimiz hafta bir yerel gazetemizin yayın hayatına son vermek zorunda kalmasını üzüntüyle öğrendik. Reklam alabilseydi belkide kapanmayacaktı.

Matematik önemli, hemde keyifli, değil mi?

Benim gibi analitik düşünme takıntınız varsa, insanı biraz yoruyor.

100. Yıl Maarif Modelini İşte bu yüzden destekliyorum! Müfredattan çıkarsınlar şu matematiği! hesap kitap yapmaktan, yorulmaktan  kurtulsun çocuklar.!

Bize; düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, analiz yapmayan sadece tevekkül edip, biat eden  insanlar lazım !

Ne demişler?

"Zenginin malı züğürdün çenesini yorar mış"

Çenem değil ama yazıyı yazarken parmaklarım yoruldu. Bilgisayarım yok. Telefon ekranında yazıyorum.

İlerlemiş kataraktım da var. Belkide ondandır. Bu şekilde, son 1 yılda 410 köşe yazısı yazıp 3 ayrı gazeteye gönderdim. Sağolsunlar hepsini de yayınladılar. Sanırım bu bir Türkiye rekoru. Şanslıyız, güzel  ülkemde yazacak o kadar çok şey var ki.