IMG-20230930-WA0020

Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Milletvekili Ganire Paşayeva hayatını kaybetti. Azerbaycanlı doktorlar ve Türkiye'den gelen uzman doktorların titizlikle yürüttüğü tüm tedavi çabalarına rağmen, milletvekilinin hayatı kurtarılamadı.

Maleself, kaynağı bilinmeyen hipotonik durum tanısı ile 24 Eylül'de başkent Bakü'de hastaneye kaldırılarak yoğun bakımda tedavi altına alınan Ganire Paşayeva, 28 Eylül’de yaşamını yitirdi.

Yaşam için mücadele ettiği günlerde onun için dua ediyor ve iyileşmesini bekliyorduk. İster Azerbaycan vatandaşlarının, isterse de Türk dünyasından olan diğer insanların sosyal şebekelerde ona olan büyük sevgisine şahit oldum; Herkes onun için dua ediyor, acil şifalar diliyor, sevgi ve saygıyla yaptığı iyiliklerden, ihtiyaç sahiplerine yardım etmesinden bahsediyordu. 

Ganire Paşayeva, bizim aziz dostumuz çok gayretli ve çalışkan, değerli bir insandı. Karyer hayatına gazeteci olarak başlamıştı. Başarılı gazeteciydi. Sonra Milletvekili oldu. Hayatını milletine ve devletine adamıştı; Gece gündüz çalışıyordu. Her yerde devletinin, Türk dünyasının milli çıkarlarını en üst düzeyde savunuyordu. Böylece, insanların derin saygısını ve sevgisini kazanmıştı! 

Ganire hanım, Ermenistan'ın Azerbaycan’a karşı işgal politikası, Hocalı soykırımı, işgal olunan topraklarımızda Ermenistan'ın yaptığı vandalizm eylemleri, 1 milyon Azerbaycanlı mültecinin olduğunu, uluslararası kuruluşların bu konuda resmi Erivan'a herhangi bir baskı yapmamasını ve çifte standartlardan çokça söz etmiş bir isimdi. Katıldığı bir televizyon programında Ermeni milletvekiline söyledikleri ise bu günlerde yeniden gündem oldu: “Bizim dinimiz öldürün deseydi zaten sizi çoktan bitirmiştik!.. Çok az kaldı sizi Karabağ'dan çıkaracağız, öyle çıkarırız ki bakarsınız!”

Ganira hanım sanki Azerbaycan'ın tüm bölgelerinin milletvekiliydi! Sadece kendi seçmenlerine değil, ihtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışıyordu. Nerde hakı çiğneyen vatandaş varsa, onun yanına herkesten önce koşan yardımsever, merhemetli bir insandı. Vatandaşların sorunlarıyla yakından ilgileniyor, şehit aileleri, gaziler ve öğrenciler konusunda son derece hassas davranıyordu. Cesareti, gayreti, eğitimi, bilgisi, insanlığı ve şefkatiyle örnek bir insandı. “Aziz Kardeşim”, “Güzel Bacım” hitabları ile kalplerde taht kurmayı becerdi, Ganire hanım! 

Ganire hanım, ayni zamanda gerçek bir Türk dünyası aşığıydı. Türk dünyasının kanayan yaralarını birçok uluslararası platformda gündeme getirmesi, düzenlediği konferanslar ve hayata geçirdiği projeler nedeniyle Türk devletlerinde büyük sevgi kazandı. O Türk dünyası üzerine çok sayıda yazılar yazdı, konuşmalar yaptı. "Türkiye'nin güçlü olmasının Türk dünyasının güçlü olması" anlamına bulunduğu tüm uluslararası toplantılarda savundu. Türk halkları arasındaki ilişkilerin, dayanışmanın ve birliğin gelişmesi için özveriyle hizmet etti. Türk dünyasına olan sevgisi ve bağlılığı, Türk halkından ona büyük sevgi, saygı kazandırdı. Bu onun ayrıcalığı oldu.

Elbette, Ganire hanımla ilgili bu yazıda cümleleri geçmiş zamanda kullanmam çok zor. Hala onun fiziksel yokluğuna inanamiyorum. Belki de inanmak istemiyorum. O bize umut veriyordu. Başarılı, eğitimli gençlerle gurur duyduğunu her fırsatta dile getiriyordu. İnsanın çok çalışması sayesinde başarılı olmasının mümkünlüğü konusunda güzel örnekti. Keşke daha çok yaşasaydı...

...Erken öleceğini biliyormuş gibi bir televizyon programında düşüncelerini şu cümlelerle anlatmıştı;

"Hepimiz 10 gün içinde ne olacağını bilmiyoruz. 10 gün içinde belki hiçbirimiz hayatta olmayacağız. Belki bir yıl sonra... Bu dünyadan ayrılırken yanımızda ne götüreceğiz? herşeyi burada bırakacağız. En sevdiklerimiz bile bizi toprakta bırakıp geri dönecek. Onlar da bizi terk edecekler. Geriye nemiz kalacak? Bir şey; bir yıl, iki yıl, üç yıl sonra birisi hatırladığında, onun erkek gibi bir adam olduğunu söyleyecektir. Allah bana ne kadar zaman verdi bilmiyorum. Belki 50 yaşıma ulaşmadım. Ben sufilerin düşüncesini kabul etmiş bir insanım. Benim için bugün ve bu an var. Kıymetini bilerek yaşamak istiyorum. Çünkü bilmediğim şey benim değil."

Yazdığı bir şiirde ise;

"Ben artık o kız değilim

Acı ve gözyaşlarıyla

Ben büyüyen bir kadınım...

Anne, hatırlıyor musun?

Kabe yolunda yürüyorduk.

Sessizce dua ediyordun.

Aniden senden

Kime dua ettiğini sordum.

Yüzüme baktın:

"Anne olunca anlayacaksın" dedin.

Ben anne olmadım, anne...” diyen gurur yerimiz Ganire hanımı çok erken yaşında kaybettik! Onun vefatı bizi derinden etkiledi!.. 

Eminim, fiziksel yokluğuna alışmak onu sevenler için, ailesi için çok zor olacak! Ancak onun Türk dünyasının idealleri uğruna mücadelesini büyük bir sevgi ve kararlılıkla bizler sürdüreceğiz! Biz Ganire Hanım'ı her zaman düşüncelerimizde yaşatacağız!..

Ona Allahdan rahmet diliyorum!..

Şehla Aslan,

Araştırmacı Gazeteci,

Gazi Üniversitesi, doktora öğrencisi