Zafer Partisi İl Başkanı Özcan Büyükşen, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
"Cumhuriyet Halk Partisi ile fikir ayrılıkları olan müstakil ve ittifak dışı bir parti olmamıza rağmen bugün buradayız. Çünkü Türkiye' de hukukun askıya alınması konusunda aynı düşünüyoruz. Ülkemiz, demokrasinin ve hukukun askıya alındığı, baskıların her geçen gün arttığı zorlu bir dönemden geçmektedir. Ekonomik krizin derinleştiği, Terörsüz Türkiye diye pazarlanan ikinci açılım sürecinde,mili birliğimizi tehdit eden adımların atıldığı görülmekte, halkımız tarafından büyük bir endişeyle takip edilmektedir. Uzun süredir Cumhur İttifakı, bu gidişata karşı duran, ülkesinin menfaatlerini savunan kesimleri baskı altına almak için nobran ve aşağılayıcı bir dil kullanmaktaydı. Ancak sindiremediklerini gördüklerinde, baskılarını daha da artırarak hukuksuz yöntemlerle muhalefeti susturma yoluna gittiler.
"ÜMİT ÖZDAĞ’IN YAŞADIĞI HUKUKSUZ SÜREÇTİR"
"Bu baskıların en açık örneği, Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yaşadığı hukuksuz süreçtir. Antalya’da düzenlenen “Mehmetçik Katillerine Af Yok” mitingimiz öncesinde, bir toplantıda yaptığı siyasi konuşma bahane edilerek, kendisi Ankara’da gözaltına alınmış ve İstanbul’a götürülmüştür. Gece boyunca bir bankın üzerinde bekletilerek hukuka aykırı bir şekilde alıkonulmuş, ertesi gün ise tamamen düzmece bir raporla “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik” suçlamasıyla tutuklanmıştır. Bu süreçte hukukun temel ilkeleri açıkça ihlal edilmiştir. Normal şartlarda, hakkında herhangi bir iddia bulunan bir kişi savcılık tarafından ifadeye çağrılır. Bu yapılmadı ğı gibi Genel Başkanımızın göz altında olduğu sürede usule aykırı bir şekilde Kayseri Savcılığı değil, Kayseri Emniyeti devreye sokulmuş ve hiçbir somut delil olmaksızın, sadece sosyal medya paylaşımlarına dayanan bir rapor hazırlanmıştır. 1980 İhtilali dönemi hariç, ilk kez bir siyasi parti genel başkanı bu şekilde tutuklanmış ve bugüne kadar iddianame hazırlanmamıştır ."
"HİÇBİR BASKI, GERİ ADIM ATMAMIZA NEDEN OLMAYACAKTIR"
Bize uygulanan bu hukuksuzluğun iki temel nedeni vardır:Biri, Türkiye bizim vatanımızdır, sığınmacıları istemiyoruz dememiz. İkincsi ise, Mehmetçik Katillerine Af Yok diyerek ikinci açılım sürecine karşı çıkmamız. Genel Başkanımızın tutuklanmasıyla başlayan bu susturma girişimi, gazetecilerden iş insanlarına, belediye başkanlarından akademisyenlere kadar genişletilmiştir. Öyle ki, araya bir astrolog dahi eklenerek 16 milyonluk bir dünya başkenti olan İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına kadar varılmıştır. Bu tür baskılar, sadece bireylere yönelik değildir; halkın iradesini, demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü hedef almaktadır. Ancak bizler biliyoruz ki, hiçbir baskı, haklı mücadelemizden geri adım atmamıza neden olmayacaktır. Adaletin herkes için eşit olduğu, hukukun üstün tutulduğu, demokrasinin gerçek anlamda işlediği bir Türkiye için mücadelemize devam edeceğiz"