Haksızlıklar karşısında  tepkisiz ve sessiz kalan milyonlarca insan var. Ülkeyi ve yaşadığı kenti yönetenlerin yanlış politikalarına...Hergün aldığımız şehit haberlerine...Kadına şiddete ve kadın cinayetlerine...Çocuk istismarlarına...Hayvanlara yapılan eziyetlere...Bu liste uzar gider.

Bunun örneklerini yaşamın her alanında görmek mümkün. Sosyal medya platformlarında da dikkatinizi çekmiştir. İnsanlar tepki göstermekten, fikir beyan etmekten çekiniyor.

Buna, Social loafing' ( Sosyal kaytarma) diyoruz. Sosyal kaytarmanın hergün değişik örneklerine şahit oluyoruz.

Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir meselede dahi iktidarıyla ve muhalefetiyle tek yumruk olamıyoruz.

Sanırım bu sadece bize özgü birşey!

Neden bu kadar duyarsız bir toplum olduk? Alıştık mı? Alıştırıldık mı? Kanıksadık mı? Nedir bu vurdum duymazlığın nedeni?

Nasıl olsa birileri tepki gösteriyor, ben göstermesem de olur. Öyle mi?!

1913’te beygirlerin performansını araştıran Fransız mühendis Maximilian Ringelmann şunu keşfetti: Bir faytonu çeken iki koşum hayvanının performansı tek bir beygirin performansının iki katı değildir.

Bu sonuç karşısında şaşkınlığa uğrayan Ringelmann araştırmalarını genişletip bunlara insanları da dahil etti. Bir grup erkeğe halat çektirip her birinin harcadığı gücü ölçtü. Ortalamada, birlikte halat çeken iki kişi, tek başlarına çekerken harcadıkları gücün sadece %93’ünü, üç kişi çekerken %85’ini, sekiz kişi birlikte halat çekerken de ancak %49’unu harcıyordu.

"Ringelmann Etkisi" denilen bu fenomen, bireylerin performansları doğrudan görülemez olduğunda, bir gruptaki birey sayısı arttıkça gruptaki her bireyin verimliliğinin düşeceğini gösterir.

Öğrenci olduğunuzu ve öğretmeninizin sizin diğer 10 arkadaşınız ile birlikte bir proje yapmanızı istediğini düşünün. (Öğretmen yerine iş yerinizdeki bölüm müdürünü de koyabilirsiniz.) Bu işi tek başınıza yapmak zorunda kalsaydınız, işi öncelikle bölümlere ayırır ve hemen çalışmaya başlardınız. Bununla birlikte, bir grubun parçası olduğunuz için muhtemelen bir miktar kaytaracaksınız. Sonuçta projenin her kısmıyla ilgilenmenize artık gerek yok. Gruptan bir başkası bu işi sizin yerinize zaten yapacak. İşte bu sorumluluğun dağılması durumuna Sosyal kaytarma (social loafing) denir.

Hiç dikkat ettiniz mi? Ortak bir davada, hak arama mücadelesinde hep birileri öne çıkar ve sorumluluk alır. Kahramanca tüm gücüyle mücadele eder. Diğerleri onu izler, az sayıda birileri de gerçekten destek olur. Hep bir lidere ihtiyaç duyarız.

Neden örgütlenemiyoruz ? Neden çok olamıyoruz? Neden birlik olmayı, tek yumruk olmayı, güçlü olmayı beceremiyoruz ?

Ne dersiniz? Yaşadığımız olay bir "Social loafing" mi acaba?