Bu aralar Milletvekili Halil Uluay’ın açıklamaları gündemde.
Bu güzel bir şey.
Hep diyorduk ya, konuşan, sorunları dile getiren vekiller istiyoruz diye.
Ha şimdi o profil biraz biraz olmaya başladı.
Halil Uluay aslında hemen herkesin aklında olan ve çok dillendirmediği, belki de konuşsak da zaten olmaz diye düşündüğü bir konuyu daha Kastamonu gündemine taşıdı.
Bu yazıyı yazmak için biraz bekledim.
‘Acaba bu açıklamalara destek olacak kimse çıkar mı?’ diye bekledim.
Tabii ki kimse destek olmadı.
Neydi bu konu?
Kastamonu merkezde kalan kamu kurumlarının şehrin dışına taşınması olayı…
DSİ orada ancak Salı Pazarı artık sıkıştı.
Karayolları orada ancak Candaroğuları mevkii sıkıştı.
İl Özel İdaresi iki yerleşkesi ile hem sanayiyi hem de Kuzeykent tarafını büyük arazileri ile sıkıştırmış durumda.
Hal böyle iken ve hazır Sayın Halil Uluay alternatif de bulmuş iken neden kimse destek olmaz anlamadım.
Bir şey yapılacaksa öyle çok da beklenmemeli.
Beklenmemeli çünkü DSİ kendi mevcut alanı içerisine yeni ihaleye çıktı ve inşaata başlanıyor.
Yapılacak ise yeni yerinde yapılsın.
Peki sizce ne olmalı?
Şehrin nefes alması için, yeni alanların açılması için bu kurumlar şehrin dışına taşınmalı mı?
Bence taşınmalı.
Ancak buna ben bir şerh düşeyim!
Taşınmalı ancak öyle yerlerine hemen inşaatlar dikilmemeli.
Yeşil alanlar olmalı.
İnşaat yapılırsa bile yatay mimari ile yapılmalı.
Şehre iyilik yapalım derken bir ihanet de bu vesile ile yapılmasın.
Sevgili Kastamonu fikir ve siyaset öncüleri;
Bu iş öyle kulağımın arkasına yatıp bekleyeyim denilebilecek bir şey değil.
Kastamonu’nun önümüzdeki 100 yılının kurtarılması bu kurumların şehrin dışına taşınması ile mümkün olabilir.
Size soruyorum;
Salı Pazarında oturan Candaroğulları mahallesinde oturan insanlar 50 sene sonra ne yapacak?
Bu şehir nasıl nefes alacak?
Sahi bu kurumlar ne kadar daha şehrin göbeğinde kalacak?