Şu son birkaç yıldır, yaşadıklarımız bize gıdanın ne kadar önemli olduğunu  gösterdi.

Kendi kendine yetemeyen ülkelerin çoğunun 2050 yılına kadar yeryüzünden silinip gideceği öngörülüyor. Kendi kendine yeten, suya ve gıdaya hükmeden ülkelerin ise dünyanın efendisi olacağı konuşuluyor.! Dünyanın en bereketli toprakları Anadolu coğrafyasında. Ülkemizin önünde çok büyük bir fırsat var!

Kendi kendine yeten bir ülke olmanın da ötesinde dünyanın gıda üssü olmamamız için hiç bir neden yok!

Bunun için, gücümüzü, enerjimizi modern ve bilinçli tarıma yoğunlaştırmaktan başka çaremiz yok.

Ülkemizde; tarımın milli gelirdeki payı %6 buna rağmen milli gelirden tarıma ayrılan destek birkaç yıl öncesine kadar %0.3 (binde 3) seviyelerinde idi.

Ülkeyi yönetenlerde, bir farkındalılık oluşmuş ki,  2023 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak 133.7 milyar TL. olarak belirlenmişti. Yanılmıyorsam bu rakam bütçenin binde 9’una denk geliyordu. Önceki yıllarla kıyaslandığında, aşağı yukarı 3 katı.

2024 bütçesinde ise tarım destekleri 384 milyar TL olacak. Tarımsal destek programları için 91.6 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 100.6 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 191.8 milyar lira ayrıldı. Görüldüğü gibi tarıma ayrılan kaynak memnuniyet verici şekilde sürekli artıyor.

Fakat bu artış maalesef yeterli değil. Tarım ürünlerinin ithalatını azaltmak, hatta sıfırlamak zorundayız.

Tarıma ayrılan kaynağı ne kadar artırırsak, tarımın milli gelirdeki payıda o oranda artar.

Doğal olarak tarımda istihdam artacağı için işsizlik de azalacaktır.

Hollanda’nın 2021 yılı tarım ihracatı 118 milyar Avro. Yüz ölçümü bizim 18 de 1’imiz olan bu ülke tarımsal ihracatta bizi 5’e katlamış! Ülkemizin potansiyeli düşünüldüğünde utanç verici.

Neden Hollanda’yı örnek almıyoruz?

Tarımı çok ihmal ettik ve bunun faturasını millet olarak acı bir şekilde ödüyoruz!

Çok geç kalmadan  topyekün bir tarım seferberliğini derhal başlatmalıyız.

Ata tohumlarımızı toprakla buluşturup, genetiği değiştirilmiş GDO lu tohumlardan hızla kurtulmalıyız. Organik ve sağlıklı ürünlere yönelmeliyiz.

Bir zamanlar, dünyada kendi kendine yeten ülkeler arasında biz de vardık. Neden tekrar başarmayalım? Bunun için herşeye sahibiz.

Sokakta elini sallasan ziraat mühendisine çarpıyor! Genç nüfusumuz. bereketli topraklarımız, güneşimiz ve suyumuz(!)…

Bunlar elimizi güçlendiriyor.

Su konusunda şimdilik büyük bir sıkıntı yaşamasak da,  kaynaklarımızın hızla azaldığı da bir gerçek.Tabiki dünyayı etkisi altına alan küresel ısınmadan biz de etkilendik. Bu konuda önlemler almak adına güzel işlerde yapıldı. 20 yılda 585 baraj daha yapıldı. Araştırdığım kaynaklara göre; ülkemizde 861 baraj işletmede. Su hayat! Suyu kontrol altına almak çok önemli.

Umutsuzluğa hiç gerek yok! Ülkemizin önü çok açık!

Tabii, vizyon sahibi, akıllı politikacıların, liyakat sahibi yöneticilerin iş başına gelmesi ve doğru politikaların izlenmesi şartıyla…

İlyas Erbay