Dünyada söz sahibi, dünyaya hükmeden ülkeler ve küresel ölçekteki şirketler 50 yıl hatta 100 yıl sonrasını dahi planlarlar. İngilizcesi "Teams Planning the Future" olan "Geleceği Planlayan Ekipler"i vardır. Bu ekipleri oluşturan uzmanlar titizlikle seçilir.

Bunlar; herbiri kendi alanında en üst seviyede; ekonomi, finans, hukuk, siyaset ve teknoloji alanlarında iyi yetişmiş kişilerden oluşur. "Feature team" lerin görevi; farklı senaryolara göre strateji geliştirmektir.

Faaliyet gösterdikleri ülkelerde ve pazar alanında, gelecekteki 5-10 yıl ve daha uzun dönemlere göre planlar yaparlar. Büyük şirketler açısından baktığımızda; yakın ve uzun vadede hedef ülkede hangi siyasi eğilimin hakim olacağı, demokratikleşme adına, hukuk adına hangi adımların atılacağı, yasal düzenlemelere kadar mercek altına alınır. Hatta başbakanın, cumhurbaşkanın. bakanların kimler olacağına kadar senaryolar üretilir. Bunların karakter analizleri bile yapılır. Mesela, para ile satın alınabilir mi? Rüşvet yer mi? geçmişine bakilıp, araştırılır. Tabii şirketlerin faaliyet alanları ile ilgili pazardaki gelişmeler, daralmalar, borsa, yatırımlar, ihaleler, para birimlerinin hareketleri, teknolojideki gelişmeler vs. hepsi masaya yatırılır. Bir çok senaryoya göre ayrı ayrı planlar ve stratejiler geliştirilir. Bunlar firma üst yönetimine sunulur. Yönetim, buna göre A - B - C...planları yapar.

Profesyonel yapıdaki, kurumsal kimliği olan büyük firmalar varlıklarını sürdürebilmek için böyle yönetilirler. Dünyaya hükmeden, yön veren emperyal güçler de benzer şekilde yönetilirler.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ise uzun vadeli planlar yapmazlar. Onlar günlük politikalarla, zaman zaman da gündem değiştirerek günü kurtarma derdindedir. Onların A B C planları yoktur.

Daha düne kadar biz de böyle idik!. Memnuniyetle gözlemliyorum. Artık yavaş yavaş uzun vadeli planlar ve stratejiler geliştirmeye başladık.

Birde şu menfaat peşinde koşan karaktersiz ve onursuz siyasetçilerden kurtulabilirsek...

Liderinin bir işaretiyle parmağını kaldırıp indiren, eğitimsiz, kişiliksiz, onursuz, siyasetten nemalanıp, köşeyi dönmekten başka bir düşüncesi olmayanları kasdediyorum. Bu tür siyasetçilerin ve yöneticilerin çoğunlukta olduğu ülkeler emperyal güçlerin oyuncağı olurlar. O ülkelerin halkları da gelecek kaygısı içerisinde hep korkuyla yaşarlar.

Cahil bırakılmış, okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, hakkını aramayan, yanlışlığa, adaletsizliğe karşı sesini yükseltemeyen milletler yok olmaya mahkumdur.