Bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten ender ülkeler arasında idik. Bereketli topraklarımız, güneşimiz, suyumuz, çalışkan, cefakar çiftçilerimiz en büyük güvencemizdi. Üretiyorduk, ürettiğimizi gururla tüketirken, fazlasını ihraç edip, gelir elde ediyorduk.
Türkiye gibi tarım potansiyeli çok yüksek olan bir ülke ne oldu da ithalata bağımlı hale geldi?"
İklimi, toprağının verimliliği, ürün çeşitliliği ve tecrübesiyle öne çıkan Türkiye'nin "üreten ülke" konumundan "ithal eden ülke" durumuna geçişine "yanlış tarım politikalarının" neden olduğu görüşü hakim. Aslında başka şeylerde var. Köyden kente göç adeta teşvik edildi. Ardından köylerde nüfus azaldı gerekçesiyle köy okulları kapatıldı. Çocuğunu okutmak için köylü şehre göç etmek zorunda kaldı. Anormal şekilde artan yem, gübre ve mazot fiyatları tarıma büyük darbe vurdu. En önemlisi ise, ithalat yolu ile büyük paralar kazanma heveslileri türedi. Meydan bunlara kaldı. Daha doğrusu bunların önü açıldı!
Mesela, Sırbistan ve Macaristan'dan et ithal ediyoruz. Çünkü onlarda çok ucuz. Bizde ise malum nedenlerle çok pahalı. Kaçtan alıp kaçtan satıyoruz acaba?
1 kg zeytin yağı 600 TL 1 litre motorin 33 TL. Bak petrolden kaç kat değerli. İnşaat yapmak, maden aramak için, rant uğruna dünyanın en kıymetli ağaçlarını katlediyoruz. Sadece zeytinde mi? Tarım arazilerinin üzerinde şehirler kuruyoruz. Gidin bakın, Eğe'de narenciye bahçelerinin üzerindeki yazlıklara.
Bir zamanlar üretip, ihraç ettiğimiz tüm tarım ürünlerini şimdi büyük paralarla ithal ediyoruz. Cari açığımız ve dış borcumuz neden sürekli yükseliyor? Neden enflasyon belasından bir türlü kurtulamıyoruz? Tabii ki üretmediğimiz için.
Enflasyonla mücadele etmenin elbetteki bir bedeli var. Bu bedeli her zaman olduğu gibi yoksul millet ödüyor.
Tasarrufa gidilecek, piyasalar denetlenecek! Fırsatçılara göz açtırılmayacak! Cek, cak, cek, cak! Millet kör değil. Her şeyin farkında. Üst üste alınan yada kiralanan makam araçları...Altın varaklı lüks makam odaları...
Üç dört yerden alınan maaşlar...
Özel uçak seyahatleri...
Daha dün Audi A8 kiralamış muhteremin biri. Bizim TOOG umuz yok mu? Neden Audi? Neden A8? Bildiğim kadarıyla Audinin A4 ü de var! İlla Audi A8 Quatro olacak.
Gazeteler 3 koltuklu, 3 yerden maaşlı, 3 makam araçlı başka bir muhteremi daha yazıyordu.
Bakan bey emretmiş.500 makam aracı satışa çıkarılmış! İnsanın gözleri doluyor. O araçları kullananlar alışmışlardır. Yazık ne yapacaklar şimdi? 130 bin makam aracı olduğu söyleniyor.
500 ünü satınca 129 bin 500 kalıyor. Süper tasarruf! Almanya' da 9 bin makam aracı varmış. Yazık satacağınıza onlara hediye edin. Sevinsin garipler!
Ne diyordu Neyzen?
"Ekmek herkese yetecekti aslında...(Devamını yazmaya gerek yok
Siz biliyorsunuz.)