Arslan, soruşturma sürecinde, bazı idareciler ve onları destekleyen siyasi çevrelerin, hukuki zeminde cevap vermek yerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti suçlayarak ülkeyi kaos ve şiddet girdabına sürüklemeyi amaçladığını belirtti. Ayrıca, bu çevrelerin yerli ve milli markaları boykot ederek ekonomik saldırılar düzenlediklerini ve güvenlik güçlerine yönelik saldırılarda bulunduklarını ifade etti.
Arslan, Gazze'deki soykırıma karşı tepki gösterenleri boykot ederken, milli şirketlere karşı boykot çağrısının oldukça manidar olduğunu vurguladı. "Bu çevreler, savunma hakkına ve yargı bağımsızlığına saygı duymak yerine vandalizmi tercih etmekte, hatta kutsal mabetlerimize zarar vermekten dahi geri durmamaktadırlar," dedi.
Bu süreçte, 28 Şubat, Gezi kalkışması ve 15 Temmuz’daki benzer saldırılara atıfta bulunan Arslan, "Demokrasiye, hukuka ve millet iradesine kasteden bu zihniyete karşı mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Türkiye’yi savunma noktasında, "Galib et, çünkü bu son ordusudur islam’ın!" şiarıyla hareket ettiklerini belirten Arslan, hukuktan, demokrasiden, adaletten ve hakikatten yana dik duruşlarını sürdüreceklerini söyledi.
Son olarak, "Milletimizin birliğini ve dirliğini hedef alan her türlü saldırıya, tuzağa ve oyuna karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz. Dün olduğu gibi bugün de Cumhurbaşkanımızın yanındayız. Asla geri adım atmayacağız!" şeklinde son sözlerini tamamladı.