Batının aşağılık yüzünü Olaf Scholz'un şahsında bir kez daha gördük!
Ülkelerin de karakteri vardır. Bunu da yönetenlerin karakteri belirler. Önemli olan ülke çıkarları ve halkın menfaatidir. Ancak, bunu gözetirken; tutarlı ve güvenilir ülke imajına da zarar vermemek, insani değerleri kaybetmemek gerekir. Bazıları için zordur bu dengeyi tutturmak!
Sessiz kalırsak tarihe hesap veremeyiz, biz holokost cenderesinden geçmedik!" Bu sözler Cumhurbaşkanımıza ait.
Holokost; 6 milyon yahudinin Nazi Almanyası döneminde, sistemli bir şekilde öldürüldüğü soykırıma verilen isim.
İki gün önce, Cumhurbaşkanımız Almanya'da idi. Alman şansölyesi Olaf Scholz ile kameralar karşısına geçti. Batıya insanlık dersi niteliğinde, çok net ve sert mesajlar verdi. Soru soran Alman gazeteciye de haddini bildirdi.
Bizi Eurofighter ile tehdit etmeyin - Savaş uçağı üreten tek ülke Almanya mı? - Susarsak tarihe hesap veremeyiz - Biz holokost cenderesinden geçmedik - Çocukların ölümüne sessiz mi kalalım?" Erdoğan'ın konuşmasının ana başlıkları bunlardı.
Olaf scholz'un konuşmasında ise Batının aşağılık yüzünü bir kez daha görmüş olduk. Bu Olaf efendi herkesten önce, alelacele İsrail’e gitmiş ve desteğini açıklamıştı.
Tamamen ABD'nin ve İsrail'in güdümüne girmiş zavallı bir Almanya görüyoruz.
Olaf scholz'un konuşması bizi hiç şaşırtmadı.
Hatırlayınız, Almanya'nın aşağılık yüzünü 8 ay önce, farklı bir konuda bir kez daha görmüştük.
Geçtiğimiz Şubat ayında; Baden Württember eyaletindeki Ulm Üniversite Hastanesi'nden yapılan yazılı bir duyuruda; ülkemizdeki deprem bölgelerine, son kullanma tarihi geçmiş veya çöpe atılacak malzeme gönderilebileceği belirtilmişti!
Söz konusu duyuruda, “Süresi dolan veya çeşitli nedenlerle çöpe gidecek olan her şeyi Türkiye'ye ve Suriye'ye göndermek üzere toplayabilirsiniz” ifadeleri yer alıyordu “Hala kullanımda olan ve son kullanma tarihi geçmemiş malzemeler hariçtir” diye de eklemişler.
Duyuru şöyle devam ediyordu;
“Bandajlar, mide tüpleri veya sondalar gibi son kullanma tarihi geçmiş, ancak tamamen işlevsel, yüksek kaliteli ve orijinal ambalajlı malzemeler hastane istasyonlarında toplanmaktadır. Herhangi bir ilaç içermeyen bu malzemeler, deprem bölgelerine destek amaçlı gönderilebilir. Son kullanma tarihi geçmemiş materyaller ve hasta bakımı için gerekli olan malzemeler ise hastane tarafından üçüncü şahıslara verilemez” yani onlar hastanede kalacak. Tarihi geçenler Türkiye'ye demişler!
Tepkiler üzerine, hastane yönetimi tarafından yapılan yazılı açıklamada;
Bu bir iç yazışmadır. Resmi bir yazı değildir. Yanlış anlaşılma için üzgünüz” deniyordu.
Açıklamayı, sosyal medyadaki yoğun tepkiler üzerine yapmışlardı.
Özürleri kabahatlerinden büyük. Kendilerinin asla kullanmayacaklarını Türk halkına layık görüyorlar.
Almanya kadar zengin değiliz. Fakat, biz, Alman halkına böyle bir şeyi aklımızdan bile geçirmezdik.
Yazıklar olsun!
Bu ülke dünyanın en zengin 4. ekonomisi. Fakat, değişen dünya düzeninde, şimdilerde, şaşkın ördek misali yönünü arıyor. Henüz bulabilmiş de değiller!
Yeni şansölye Olaf Scholz'un Merkel'in yerini dolduramadığı konuşuluyor.
Rusya'ya karşı ABD atına oynamışlardı kaybettiler. Rusya'nın burnunu Ukrayna'da sürteceklerini ummuşlardı, olmadı.
Şimdi, ABD’nin baskılarına direnmeye çalışıyorlar.
Münih Güvenlik Konferansının toplandığı sırada, sokaklara çıkan binlerce Alman batı liderlerine Ukrayna'ya silah sevkiyatına son verme çağrısı yapmıştı. ABD ise bunun tam tersini dayatıyor.
Alman eliti ve sağduyulu halk son yıllarda ciddi bir muhasebe sürecine girdi. Hükümetin politikaları sert şekilde eleştiriliyor.
Alman ekonomisinin lokomotif şirketlerinde de durum çok farklı değil. Onlarda ABD kıskacında.
2008 yılında, uluslararası ihalelerde rüşvet dağıtmakla suçlanan Alman Siemens grubu, Amerikan ve Alman adaletine yaklaşık 1 milyar 200 milyon Euro ceza ödemeyi kabul etmişti.
O dönem, bu karar Siemens'in patronu Peter Löscher tarafından memnuniyetle karşılanmıştı. Löscher, şirkete çok daha pahalıya patlayacağını düşündüğü soruşturmaların bu yolla kapatılmasını ''en güzel Noel hediyesi'' olarak gördüğünü Bild gazetesine söylemişti. Alın bir karaktersizlik örneği daha Yüzsüzlüğü bakar mısınız!
Ders almamış olacaklar ki, ülkemizde de yakın tarihte şirketin ismi yine rüşvetle anıldı. Bu olay basına da yansımıstı. Olayın Türkiye ayağı çok karışık, uzun hikaye... Takipsizlik verilmişti diye hatırlıyorum.
Siemens benim emekli olduğum bir şirket. O yüzden hem Almanya hem de Siemens ilgi alanıma giriyor.
Özellikle, Siemens AG CEO su Roland Busch ve Şansölye Olaf Scholz'un twitlerini takip ediyorum. Bir ara yazışmalarım da olmuştu.
Almanya pandemi sonrası krizden Çin pazarı sayesinde çıkmıştı. Sadece volkswagen'in bile toplam cirosunun % 40'ından fazlasını Çin pazarı oluşturuyor.
Almanya'nın Çin’le olan ticareti ABD’yi çok rahatsız ediyor. CIA ajanları Almanya'yı kısaca aldı. Alman gazetecileri para ile satın aldıkları konuşuluyor.
Merics Araştırmacısı Thomas des Garets Geddes; Çinli bilim adamlarının Olaf Scholz'u zayıf gördükleri için Macron'da yeni bir Merkel aradıklarını yazmıştı.
Çinlilerin Macron'un çapsız olduğunu anlamaları çok sürmedi.
Rusya'ya yaptırımlar konusunda ilk “U” dönüşü Almanya'nın Saksonya Eyaleti Başbakanı Michael Kretschmer den gelmişti.
Kretschmer; Ukrayna savaşının ardından Rus Doğalgaz sevkiyatının yeniden başlaması gerektiğini söylemişti.
Bir yandan ABD baskısı, diğer yandan Rusya'nın gazı, Çin'in ticari cazibesi...Kafa karışıklığı had safhada. Dünya ne hale geldi! Almanya gibi bir ülke bile yönünü arıyor! Türkiye ise kararlı duruşuyla dünyaya insanlık dersi vermeye devam ediyor.
İLYAS ERBAY